5

2.1K 199 27
                                    

"Nerdesin Minho ya?" 13. aramadan sonra sonunda telefonu açmıştı.

"Yataktayım canım gelir misin?"

"LAN GERİZEKALI KAPIDAYIZ ÇIKSANA AMINA KOYAYIM."

"Hasiktir bugün okul vardı değil mi amk?"

Changbin tam 'Evet amına koyduğumun malı.' diyecekken telefon yüzüne kapanmıştı. "Girip siksem nolur? Hem yataktaymış."

Kolları göğüsünde iğrenir gibi Changbin'e bakan Jeongin tabiri caizse çemkirerek konuştu. "Kuzenimi aldatma oç." Seungmin onlarla aynı sınıfta olmadığı için gayet memnundu. Her saat bunları çekemezdi değil mi? Küçük çocuklar gibi didişip duruyolardı.

Beş dakika daha Minho'nun evinin önünde bekledikten sonra Changbin dayanamadığını hissetti. "Bakın zaten uykum var bi de bu sik kafalıyı bekleyemem daha fazla." Sonunda Minho kapıyı açmıştı. Ayakkabısını onların yanına gelirken giymeye çalışıyordu. Saçı başı dağınık, gömleğinin düğmeleri yanlış iliklenmişti. "Günaydın."

"Sabah sabah ne günaydını amına koyayım." Changbin oları beklemeden önden önden okula doğru yürümeye başladı. Sabahın köründe okul mu olurdu? Şimdi gidip uyuyacaktı, neye yarıyordu kargalar bokunu yemeden okula gitmek?

Seungmin kafasını iki yana sallayarak Minho'nun yanına ilerledi. "Küçücük çocuklar doğru yapıyor şunu." Gömleğini düzgünce ilikleyip elleriyle saçlarını düzeltti. İşleri bitince hızlı adımlarla Changbin'i takip ettiler.
Okul bahçesine girene kadar herkese kötü bakışlarını yollamıştı Changbin. Yüzündeki kocaman gülümsemeyle Minji Changbin'in yanına geldi. "Güüünaydııın." dedi. Sevgilisinin koluna girip diğerlerine de başıyla selam vermişti. "Naber Jeongin?"

"Sus kadın." Yüzüne bakmadan Minho ve Seungmin'n kollarına girip o ikisini arkada bıraktı. "Ona ne ya naberse naber?" Minho onun bu hâllerine gülmeden edemedi. Tamam çocukken pek anlaşamıyorlardı ama sevmemesinin ya da tavırlı olmasının tek sebebi bu değildi.

Yani ikisi de çocuktu sonuçta, çocuk aklıyla yapılan şeyleri sineye çekebilirdi değil mi? Sebeplerden biri de Changbin'i kısıtlamasıydı. Deli oluyordu bu konuya. 'Sen kimsin be?' diye çemkirmek istiyordu bazen. Başka sebep sayacak olursak... Nefes alıyordu? Evet nefes alıyordu gayet yeterli bir sebep değil mi?
"Sinirlenme hayatım. Az kaldı bak diyorum. Ayrılırlar."

"Ya gördün mü geçen postuna kedili yorum yapmış." Minho Jeongin'in bu hallerine gerçekten bayılıyordu. "Gördük, senin yorumunu da gördük."

"Şerefsiz Changbin silmiş yorumumu."

***

"Yongbok, bak herkesle muhatap olmana gerek yok zil çalınca direkt yanıma tamam mı?"
Felix abisine göz devirip kafa salladı. Sınıfa gireceği sırada tekrar arkasını döndü. "Bana Yongbok deme."

"Gir be içeri." Kardeşini sınıfa iterek Jisung'un yanına gitti. "Hyunjin nerede?"

"Gerizekalı sabaha kadar uyumamış yine. Uyandırdım zorla ilk ders bitmeden gelir." Beraber yeni sınıflarına girdiler. "Jisung köşe de ben oturayım."

"Olmaz sus."

"İyi cam kenarına geçiyorum, kal tek başına."

"Dolu canım orası."

"Rica edersem kalkar belki."

Jisung başını iki yama sallayıp kolunu Chan'ın omzuna attı. "Ah Chaniiim, rica falan yok çıkar onu aklından. Gel bu derslik otur." Chan gerçekten Jisung'un kafasının içini merak ediyordu. Ne içip gelmişti bu sabah sabah?

inattendu, stray kidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin