Minghao gördüğü o an karşısında kanı o kadar donmuştu ki böyle bir şeyi gerçekten beklemiyordu. Birisinin böyle acı çektiğini görebileceğini sanmıyordu. Durumu sadece bu kötü yapmıyordu tabiki de. Wonwoo o halde o kadar acı çekerken diğerlerinin tamamen tepkisiz kalması kendisi için korku filminde gibi kötü ve iğrenç bir his vermişti.
Chan onun elini yüzünü yıkaması için lavaboya getirdiğinde sakinleşmeye çalışsa da Doktor Lee Jihoon'un tepkisiz yüzü aklından bir türlü çıkmıyordu. Soğuk suyu yüzüne çarptığında bile bu suratı ve Wonwoo'nun bağrışı tekrar tekrar kafasında dönüyordu.
"Daha iyi misin?"
Başında onu bekleyen stajyere baktı. O da diğerleri kadar olmasa da oldukça sakin duruyordu. Ona yüzündeki tiksinç ifadeyi saklayamadan baktı.
"Bunu neden yapıyorsunuz?"
Chan bu soruya karşılık derin bir soluk çekti içine. Minghao tüm bu olanlar karşısında ilk defa o an sıkıntılı bir yüz ifadesiyle gördü onu.
"Bundan ben de hoşlanmıyorum ancak iyileşmesi için bu önemli bir şey."
Minghao bunu yargılamadan edemedi. Böyle acılı bir yönteme muhtaç olmaları çok saçmaydı. Bu yüzden bir şey demek istemedi.
"Wonu aslında o acıyı gerçekte hissetmiyor. Sinirlerinin eski haline birebir dönebilmesi için ona uyarıcılar veriyoruz ve beyni sanki sinirlerinden bu tepkiyi alıyormuş gibi tepki veriyor. Ne kadar acılı olsa da pilleriyle birebir uyum göstermesi için bu önemli."
Chan cebinden bir paket peçeteyi çıkartıp ona uzattı.
"Çok kötü olduğunu biliyorum ancak inan Wonwoo'nun ilk geldiği hallerinden çok daha iyi bir durumda ve giderek daha iyi oluyor."
Minghao peçeteyi aldı ve ellerini kuruladı. Ne kadar mantıklı bir sebep verseler de yine de kabullenmesi çok zordu.
"Sen de gitmek veya kalmak arasında hızlıca bir seçim yapsan iyi olur."
Duraksadı. Gitmekten kastının ne olduğunu anlamadı o an.
"Gitmek mi?"
Chan eski bir anıyı hatırlarmış gibi burukça gülümsedi.
"Şanslısın ki senden öncekiler daha kötü sahnelere şahit oldukları için sonunda koşa koşa kaçtılar buradan. Bu testten sonra herkes bunu yapamayacağını düşünüyor."
Hao bir daha böyle bir sahneye katlanabileceğine inanmıyordu. Yine de gidebilmesi mümkün değildi. Böyle bir şeyi kendisi gitse bile devam edeceklerdi ve eğer kendisi giderse Wonwoo'nun yanında kimsenin kalmayacağının da farkındaydı.
"Daha fazla geç kalmadan Wonwoo'nun yanına gitsen iyi olur. Bu gece fazlasıyla ağrılı olacaktır onun için."
Chan lavabodan çıkmadan önce bunları gülümseyerek söylemişti. Minghao ayna karşısında tepkisini düzeltmeye çalıştıktan sonra Wonwoo'nun odasına gitti. Laboratuvarda bilincini kaybettikten sonra odasına taşınmıştı ve halen baygındı.
Yanı başına bir sandalye çekip oturdu ve ona baktı. Biraz önce olanlar aklında canlanmaması için sakin kalmaya çalışıyordu. Wonwoo'yu o haliyle hatırlamak istemiyordu. Üzerine örtülen ince örtünün üstünde kalan ellerine baktığında bileğindeki kayış izlerini gördü.
Çırpınmasına karşı onu yattığı yatağa kayışlarla bağlamışlardı. Şimdi iki bileğinde de kalınca izleri vardı. Görmemişti ancak büyük ihtimal ayak bileklerinde de bu izlerden vardı. Hao kendini daha kötü hissetti. Kafasını önüne eğip burnunu çekti. Yanında ağlamamalıydı ancak buna dayanabileceğini hiç sanmıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kidult | Wonhao
FanfictionÇocuk ruhlu Xu Minghao güç bela yeni bulduğu işte gönüllü denek Wonwoo ile tanışır.