Hayatımızın yarısından çoğunu çalışarak geçirdiğimiz bir nesilde doğmuştu Minghao. Önce ders çalışarak sonra da türlü türlü işlerde çalışarak bu akıma ayak uydurmaya çalışıyor diğer insanlardan geri kalmamaya çalışıyordu.
Tekrar tekrar beğenilmese de denediği her türlü işten gönderilse de başka şansı olmadığını biliyordu. Yaşamak istiyorsa çalışmalıydı ancak kendisi başkalarının gözünde korunmaya muhtaç bir çocuk gibiydi.
Herkes gibi ortalama bir zekaya sahip olmasına karşı tamamen duygularıyla hareket eden karakteri onun şimdiye kadar ki tüm işlerinin elinden kayıp gitmesine sebep oldu. İnatçı bir çocuk gibi pes etmekten vazgeçmeyen Minghao ise yeni işi için büyük bir özenle geç kalmamak için kalabalık cadde aralarında koşturuyordu.
Kıdemli bir ilaç şirketinde personele ihtiyaçları olduğunu ilanını görmüştü. Uzun süre iş aradığı ve bu ortamlarda çok usta olan Minghao daha önce defalarca o şirketten birilerinin kaçıp gittiği haberini duymuştu.
Tanınmış isminden dolayı herkes koşa koşa gidiyor ancak bir ay sonra gittikleri gibi geri kaçıyorlardı. Bu kadar kaçmalarına sebep olan neymiş merak ediyordu doğrusu. Biraz merak biraz da işsizlik onu bu raddeye getirmiş kendini.
Şehir merkezinden uzakta geniş bir manzara açısına sahip kocaman binaya baktı. Buna bina demek ne kadar doğruydu emin değildi. Derin bir nefes alarak içeri adım attı. Girişte şık masasında duran danışman onu ilk görüşmeden dolayı hemen tanımıştı.
Çalışacağı yeri görmesi için zemin katta olmalarına rağmen iki kat aşağıya indiler. Asansör eksi iki de açıldığında bu biraz ürkütücüydü çünkü kapıda dikilen iki görevli vardı. Danışman yabancı olarak Minghao'yu tanıttı.
"Yeni bakım personelimiz."
Görüşmenin tam aksinde ilerleyen ilk iş günü diğer başvuranların neden kaçtığını gösteriyordu. İşe başvurmak için geldiğinde çok aydınlık ve güzel bir manzara karşısında nazik insanlarla tatlı bir mülakat geçirmişti. Şimdi ise kendini pis işlere bulaşmış gibi hissediyordu.
Sakin ve masa sandalyeden başka bir şey bulunmayan dar odaya geçtiklerinde içeri beyaz önlüklü biri ile takım elbiseli biri girdi. Danışman onları baş başa bıraktı. Takım elbiseli adam gülümsedi.
"Bakım personeli olarak başvuru yapan geç sensin demek."
Sıkışmak için elini uzattı.
"Ben Choi Seungcheol, bakımını üstleneceğin kişinin amiriyim. Bu kişi de Doktor Lee Jihoon."
Bakım işinin aslında biri hatta bir insan olabileceğini hiç düşünmemişti. İlk görüşmede de böyle bir şeyi hiç belirtmemişlerdi. Hem doktorun ne işi vardı burada? Kendisine uzatılan eli sıktı.
"Xu Minghao."
Lee Jihoon isimli doktor yanında getirdiği kalabalık kelimelerle dolu kâğıdı kalemle birlikte masanın üzerine bıraktı.
"Bugün ilk iş gününüz olduğunu biliyoruz ve tam olarak ne yapacağınızı size göstermeden önce bu sözleşmeyi okumanızı ve imzalamanızı istiyoruz."
Masanın üzerindeki formu eline alıp kabaca okudu. Gizlilikle alakalı bir şeydi. Çalışırken veya çalıştıktan sonra hiçbir şekilde içeriden bilgi sızdıramayacağına aksi takdirde tazminat ödemesi gerektiğine dair bir yazıydı.
Tazminat bedelini gördüğünde ise dili uçukladı resmen. Şaşkınlıktan gözleri büyüdü. Bu miktarda bir parayla sahil kasabalarından kendine üç tane ev alabilecek kadar büyük bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kidult | Wonhao
Hayran KurguÇocuk ruhlu Xu Minghao güç bela yeni bulduğu işte gönüllü denek Wonwoo ile tanışır.