2 yıl sonra
Xu Minghao için son zamanlarda rutine binmiş hayatından bir parçasını yaşamak gibiydi o gün. Diğerlerinden farkının ne olduğunu bilmiyordu kendince.
Son bir senedir başarılı bir şekilde çalıştığı otelin hizmetli şefliğine terfi edilmişti dün. İlk defa bir işte bu kadar yükseldiğine şahit oluyordu. Wonwoo ile çalıştığı zamandan sonra en düzenli işi buydu.
Kendine şaşırıyordu aslında. Otelde çalışmaya başladığı ilk andan itibaren otel çalışanları için özel ev ayarlamıştı aslında ancak Minghao iyice para kazanmaya başladığı zaman kendi evine çıkmıştı.
Evini, işini ve tüm hayatı inadına bu kadar düzene girmesine rağmen Hao ne onu unutabildiğini söyleyebilirdi ne de içindeki hüznü atabildiğini...
Zaman geçtikçe, onu özledikçe daha iyi anlıyordu ki Wonwoo'ya olan aşkı su götürmez bir gerçekti ve bundan kurtulabileceğini hiç sanmıyordu. Her ne kadar tek taraflı sevilse de bu aşktan vazgeçebileceğini de sanmıyordu.
O gün işten sonra hem terfisini kutlamak hem de aylardır buluşmak için ısrar eden Soonyoung ile buluşmak için dışarı çıkmıştı.
Minghao aslında her şeyi son verip beyaz bir sayfa açtığına inanmak istiyordu ancak Soonyoung onun peşini bırakmamakta ısrarcıydı. Bu arkadaşlığa son vermemek istiyordu bu yüzden kıyamıyordu ona.
Neredeyse bir senedir görüşmemelerini hesaba katarlarsa gittikçe artan ısrarına daha fazla katlanabilmesi mümkün değildi. O akşam saatinde bir kafede sakince buluşmayı kabul etmesi de bu yüzdendi.
Soonyoung ile anlaştığı saatten daha erken geldi Hao. Kendisi için bir şeyler sipariş edip eski anılarını yad etmek adına uzun zaman önce Soonyoung'un verdiği kamera görüntüleri elindeydi.
Siyah beyaz fotoğraflara baktığında birçok anı gözünde tekrar tekrar canlandı. Hepsinde kendi gülümsemesine karşı Wonwoo'nun gördüğü o sakin yüz kalbinin üzerindeki ağırlığı gittikçe artırıyordu. Onu bu kadar özlediğine inanamıyordu.
"Fotoğraflara mı bakıyorsun?"
Bir anda tepesinde duyduğu ses ile irkildi Minghao. Telaşlanıp fotoğrafların üzerine ellerini koyup kapatmaya çalışmıştı. Soonyoung tepesinde gülümseyerek bakıyordu.
"Hâlen aynı Hao'yu görmek sevindirdi."
Karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Anlaşma saatinden daha erken gelmişti ve adeta basılmıştı. Minghao o kadar her şeyi arkamda bıraktım nutukları üzerine böyle yakalandığı için utandı.
"Görüşmeyeli uzun zaman oldu."
Soonyoung sanki onu böyle bulması çok normalmiş gibi gülümseyerek tepki veriyordu. Minghao utanmanın verdiği tutukluğu geride bırakıp gülümsedi.
"Evet."
Yaklaşık yarım saat sonra derin bir muhabbet sarmıştı. Minghao görüşmedikleri süre boyunca ne yaptığını anlattığında Soonyoung bu başarısını içtenlikle kutladı.
Sıra Soonyoung'a geldiğinde ise Wonwoo'nun yanında çalışmaya devam eden Jihoon ile mutlu bir ilişki süren biriydi. Onun adı açıldığı an aklına düşen soruyu sormadan duramadı.
"O nasıl? İyileşti mi?"
Soruyu sorurken tamamen duran kalbi alacağı cevabı duyana kadar deli gibi hızlanmış kulaklarını bile uğuldatmıştı. Soonyoung ise geçiştirir gibi cevap verdi.
"Öncekine göre çok daha iyi."
Tüm hevesi kursağında kaldığına da çok uzun zaman sonra ondan haber alamadığına da üzülmek istemedi. Yine de içten içe buna feci şekilde üzüldü. Bu hale nasıl geldiğini bilmiyordu. Üzüntüsünü atamadan Soonyoung acil bir telefon aldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kidult | Wonhao
Hayran KurguÇocuk ruhlu Xu Minghao güç bela yeni bulduğu işte gönüllü denek Wonwoo ile tanışır.