1.2

643 62 18
                                    

...

" Nerede bu Hyunjin ya?Arayın biriniz şunu gelsin hemen !"

Christopher koltukların arasında bir sağa sola yürüyor, şakaklarına masaj yapıyordu. Yüz kilometreden bakan herhangi biri bile çok sinirli olduğunu anlayabilirdi.

" İyi de telefonları açmıyor ki. Bir haftadır sürekli arıyorum. Telefonu hep kapalı."

Bir anda yüksek sesle konuşmaya başlayan Yeonjun, Chris'in kendine dönen bakışları ile korkudan son sözlerini fısıltı gibi tamamlayabilmişti. Celallenerek kalktığı koltuğa geri oturmuş ellerini birbirine kenetleyip dizlerinin arasına almıştı.

" Şu kapıdan girdiği ilk gün onu öldürücem."

Christopher hala çok sinirli ve gergindi. Son bir kaç haftadır her şey üst üste geliyordu ve çetenin bir üyesi tam o hafta ortadan kaybolmuştu. Tama Hwang'ın bir anda ortadan kaybolmalatına alışıklardı ama böyle önemli zamanlarda bu kadar uzun süre kaybolduğu hiç olmamıştı. Chris hem çok sinirli hemde çok endişeliydi. 'Ya başına bir iş geldiyse. Neden telefonlarını kapatıyorsun ki aptal!' diye düşünmeden edemiyordu.

" Selam, ben geldim. Üzgünüm Yeonjun kapıda olduğum için açmadım telefonu. "

Hwang gülümseyerek depoya girdiğinde tam kafasının üzerine bir terlik fırlatıldığını görünce şok oldu. İyi ki bu terliklerden nasıl kaçacağına alışmıştı.

" Ulan var ya sen bir gün benim elimde kalacaksın, ama hangi gün daha belli değil. "

Chris ayağından çıkardığı ikinci terliği de Hyunjin'e doğru fırlattı

" Sakin ol yiğidim, ne bu şiddet bu celal. "

Hyunjin gelir gelmez şoka uğramıştı. 'Acaba bu sefer ne yaptım da bu kadar sinirlendi, hayır ortalıkta yoktum ki kötü bir şey yapayım. Bu adam da her şeye sinirleniyor. Manyak herhalde.' diye düşünmeden de edemiyordu tabii.

" Şaka gibi ya. Karşı çete açık açık bize göz dağı veriyor, çatışmaya girmeye çalışıyor, bizim salak hala yiğidim diye geziyor. Rahatlığa bak! "

Chris sinirle bağırıyor, etrafta atacak bir şeyler arıyordu. Diğer tüm çete üyeleri oturdukları koltuklara sinmiş, hiç bir şey söylemeden öylece bekliyorlardı.
Chris en sonunda eline bir beyzbol sopası alınca Yoongi oturduğu yerden kalktı ve Chris'in bileğini tuttu ve atmasına engel oldu.

" Chris yeter, abartma. Geç lan sende şu koltuklardan birine adam akıllı konuşalım." Chris sanki birilerinin kendisini yönlendirmesini bekliyormuş gibi elindeki sopayı hemen bırakmıştı. Hyunjin kıyafetlerini düzeltti -terliklerden kaçarken oldukça kırışmış ve tozlanmış olmalı tabii- ve Yoongi'nin gösterdiği kırmızı koltuğa oturdu.

" Anlat şimdi mal kafa, niye yoksun ortalıklarda?"

Yoongi elindeki kutu biradan bir yudum daha aldı ve az önce kalktığı kırmızı tekli koltuğa yeniden oturdu. Chris hala ayaktaydı ve olanı biteni izliyordu. Yoongi'nin kendisine gözleriyle işaret ettiği koltuğa oturmaya karar vermişti sonunda.

" Büyükannemin yanındayım, orada telefonlar çekmiyordu."

Bu Dünya'daki herkes kabul etmeliydi ki Hwang Hyunjin profesyonel bir yalancıydı. Bu konuda eline su dökebilen tek bir kişi bile yoktu. Ama söylediği her bir kelimenin yalan mı yoksa doğru mu olduğunu anlayabilen, Beomgyu adında bir arkadaşa sahipti.

" Sana tek bir şey soracağım?"

Diye başladı Beomgyu söze. Kendinen çok emin konuşuyordu ve bu durum Hwang'ı tedirgin ediyordu.

" Sen hiç bir akrabanı yanında bir hafta gibi uzun süre kalacak kadar sevmezsin, hayırdır nereden çıktı bu büyükanne aşkı ?" dedi.

" Sanane arkadaşım, sanane! Keyfim ve kahyası öyle uygun gördü. Size ne ayrıca benim büyükannemden ya."

Hyunjin sahte bir sinirle ayağa kalkıp konuşmaya başlamıştı. Cümlenin sonuna doğru kendisine bakan bir çift sinirli -Min Yoongi- göz gördüğünde eski yerine oturdu.

" Bu mal kesin mirastan pay çıkarmak için gitmiştir, kadıncağızın evine. "

Bir anda tüm gözler Minho'ya dönmüştü. İşin garip yanı herkes Minho'nun böyle durumlarda salak saçma konuştuğunu bilirdi fakat bu sefer hiç kimse karşı çıkmak için bir adım bile atmamıştı.

...

Ice Mafia ~HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin