...
"Hyunjin hadi geç kalacağız." Felix çantasını eline almış, odasındaki sevgilisine sesleniyordu.
" Onlar bizi her seferinde bekletiyor. Biz niye erkenden gitmek zorundayız ki?". Hyunjin elindeki siyah çorabı sağ ayağına giymeye çalışıyordu ama aynı zamanda yürüdüğü için bu basit şey oldukça zor hale gelmişti.
" Bir kere de şikayet etme be. Ne var sanki erken gitsek, arkadaşımız onlar bizim. ". Felix derin bir nefes aldı sakinleşmeye çalıştı. Sert ve hızlı adımlarla dış kapıya kadar yürüdü ve son kez sert bir şekilde arkasına bakıp dışarıya çıktı.
" Arkadaş dediğin pazar günü kahvaltıya değil mangala çağırır." Hyunjin hızla ayakkabılarını giyerken Felix'e yetişmek için gerçek anlamda çok büyük bir çaba sarf ediyordu.
Felix bşr den arkasına döndü ve Hyunjin olduğu yerde kala kaldı. Felix iğneleyici bakışlarını Hyunjin'in üzerinde gezdirdi.
" Sen mangal sevmezsin Hyunjin." dedi.Hyunjin masum bir şekilde dudaklarını aralamadan gülümsedi ve gözlerini hızla kırpıştırmaya başladı. " Ehehe sadece şaka yapmıştım. Geçen hafta Kai böyle söylemişti ya..."
" Tanrı aşkına Hyunjin, beni daha fazla sinirlendirmeyi bırak ve çık artık şu evden." Felix omuzunda düşen çanta çsını düzeltti ve bakışlarını Hyunjin'den ayırarak yürümeye başldı.
" Tamam bak çıktım." Hyunjin, Lix'in görmeyeceeğini bildiği halde büyük adımlarla evden çıkmış ve kollarını iki yana açarak konuşmuştu. Üzerinde hissettiği hafiflik hissi ile ceplerini aramaya koyuldu. Tüm suratını bir korku kaplamıştı.
" Lan telefonumu unuttum.""İyi olmuş. Vermiyorum anahtarları, yürü arabaya, bir gün telefona bakmazsan ölmezsin sonuçta. " Felix sahte bir sinirle konuşmuştu. Elini hemen çantasına attı ve anahtarları aramaya başlamıştı. Arkasından kendine sarılan Hyunjin ile tüm dikkati dağılmış ve onun suratını görebilmek için sağ tarafına dönmüştü ama o tarafta değildi, sol tarafına döndü ve aşık olduğu adamı orada bulmuştu.
" Tamam ya kızma hemen. Gerek yok telefona, arama anahtarları. "
Felix tüm sınırı geçmiş gibi kocaman ve sıcacık bir gülümseme sundu Hyunjin'e. Aynı şekilde Hyunjin'de kocaman gülümsedi ve el ele tutuşarak arabaya doğru yürümeye başladılar....
" Ee Felix sen nasılsın neler yapıyorsun bu aralar. Malum en son sakatlanmıştın." dedi tam da Hyunjin'in karşısında ki sandalyede oturup kahvaltısını yapan iri yarı genç.
" Sorduğun için teşekkürler Taehyung, gayet iyiyim ve sevgilimle birlikte güzel günler geçiriyorum. " dedi Felix yine en içten gülümsemesini suratına yerleştiriken. Bu konu hakkında fazla konuşmak istemediği için hemen gözlerini Kim Taehyung'dan çekti ve kendi tabağına indirdi.
" Halbuki sevgilin yüzünden sakatlanmamış mıydın? " dedi Kim Taehyung ağzının içinde geveler gibi. Kimsenin duymasını istemiyor gibi sessiz söylüyordu ama herkes duysun da istiyordu.
Masada oturan herkes duymasına rağmen kimse hiç bir şey söylememişti. Kimse Kim Taehyung'la uğraşmak istemiyordu çünkü. " Senin yerinde olsam terk ettikten sonra suratına bile bakmazdım. Bakılacak gibi de değil zaten." dedi Kim Taehyung, sona doğru sesini iyice azaltmıltı. Gerçekten kimsenin duymasını istemiyor gibiydi. Ama çok geç çünkü Hyunjin bunları çoktan duymuştu.
" Seni öldürürüm Kim Taehyung. Kalk Felix gidiyoruz buradan yoksa elimden bir kaza çıkacak. Ben dedim gelmeyelim diye." Hyunjin oturduğu sandalyeden bir hışımla kalktı ve Felix'in kolunu tutup onu da kaldırdı. Masadaki herkes onlara hayretle bakarken Felix ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Hyunjin, Felix'in kolunu bıraktı ve elini tuttu, son kez Taehyung'a alev saçan bakışlar atarak kahvaltı yaptıkları restorandan hızlı adımlarla çıktı. Felix hala olayın şokundaylen Taehyung'un yüzünde sinsi bir gülümseme yer almıştı bile.
...
Yazmakata en zorlandığım bölüm olabilir? Ama neden, gerçekten bilmiyorum. Umarım hoşunuza gitmiştir.
Yazım hataları için üzgünüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ice Mafia ~HyunLix
FanfictionHyunjin, sevgilisinin düşündüğünün tam tersi bir adamdı. Sadece buz patencisi değil aynı zamanda bir mafyaydı