..." Yine lunaparka mı gideceğiz?" dedi Felix heyecanlı bir sesle olduğu yerde sekerek.
" Evet, gitmek istemez misin?" dedi Hyunjin sesini üzgün tutmaya çalışarak.
" Hyunjin manyak mısın tabii ki isterim." Felix'in içi içine sığmıyordu. Aylar sonra ilk defa sevgilisiyle gerçekten bir şeyler yapacak olmanın heyecanı vardı içinde ve bu heyecan dünya üzerindeki en sevdiği yer olan lunaparkla ilgiliydi. Gondol, dönme dolap, atlı karınca, pamuk şeker, balonlar... Sadece bunları düşünmek ile ona heyecan vermeye yetiyordu. Felix'in içinde asla büyümeyen bir çocuk vardı çoğu zaman ve bu çocuk duygularını açık açık belli etmekten asla çekinmiyordu.
" O zaman hemen hazırlan ve gidelim."
Felix ellerini sevgilisinin beline doladı ve heöne yatak odasına koştu. Hyunjin ise heyecanla odaya koşan sevgilisinin ardından onu sırıtarak izliyordu. Arka cebinden çıkardığı telefonunu eline aldı ve kendini koltuğun yumuşak minderlerine attı. Hayranlarından gelen tebrik mesajlarını okudu, yanıtladı ve şakaklarını sıkarak arkasına yaslandı.
Gelen kötü yorumlar Hyunjin'in umurunda bile değildi, umurunda olan tek şey er yada geç sevgilisinin bu yorumları görüp üzüleceğiydi.
Tam da sinirlenmeye başlamışken karşısında ellerini beline koymuş, süpermen duruşuyla kendine bakan Felix'i gördü.
İlk bahar gelmiş kiraz çiçekleri yollara dökülmeye başlamıştı. Hava rüzgarlı ama güneşliydi aynı zamanda. Yani güzel (?) sayılırdı.
Felix pastel kırmızı tüylü bir kazam, siyah kot ve bere takmıştı. Utanmasa göğsüne süpermen logosu yapıştıracak durumdaydı.
Felix başlarda Kai ve Kai'nin platonik olduğu çocuğu da çağırmayı planlamıştı ama sonunda bu anın onlara özel olmasına karar vermişti. Çünkü uzun süre sonra ilk defa gerçekten güzel bir gün geçireceklerdi.
Hyunjin gözlerini hiç ayırmadan Felix'i inceliyordu, ve...
" AHHAHAHAH tanrı aşkına bu çoraplar da ne?" sonunda kendine engel olamamış ve kahkahayı basan Hyunjin sadece Felix'in çorapların bakıyordu.
" Ne var yani batman'lı çorap giyen kimseyi görmedin mi?(!) " dedi Felix sahte vir sinirle. Ellerini belinden çekmiş ve koltukların üzerinde zıplamaya başlamıştı. Artık ikiside kahkahalarla gülüyordu. Hyunjin koltuktan tutmuş gülmekten ağrıyan karnını tutuyordu, Felix hala koltuktan koltuğa zıplıyor beyaz saçlarından düşmüş olan siyah beresini havada yakalamış, bir sağ bir sol eline arıyordu.
" Hyun kalk sırtın atlayacağım!"
...
" Cidden lunaparkı çook özlemişim. İlk önce neye binelim ki, korku tüneline mi girsek yoksa dönme dolaba mı? Ama benim yükseklik korkum var o ypzden atlı karıncaya binelim." Lunaparka gelmelerini üzerinden 10 dakika geçmiş ama Felix hala kendi kendine sorular soruyor ve sorularına kendi cevap veriyordu.
" Böyle zamanlarda yedi yaşında bir çocuk gibi oluyorsun. " dedi Hyunjin kolunu Felix'in omzuna atarak. " Ama en çok bu hallerini seviyorum."
Felix diş etleri görünene kadar kocaman gülümsemsemiş, Hyunjin'i bir o yana bir bu yana sürükleyip duruyordu.
...
" Biliyor musun Felix, atlı karıncaları çok severim. Buradaki her bir at, özgürlüğünü kazanmış çocukları hatırlatıyor bana. Her biri çok önemli benim için. Manevi bir değeri var." dedi gözleri dolu şekilde, bakış açısını hiç değiştirmeden, sadece karşısına bakarken. Felix kasvetli ortamı fark etmiş ve dağıtmak istemişti. Hyunjin geçmişinden pek söz etmezdi, Felix'dde çok üstüne düşmemişti, kendisi de hatırlamak istemiyordur belki diye.
" Peki ben de geliyor muyum aklına, bir atlı karıncaya bakınca?" sağ elini yanındaki atın üzerinde oturunca Hyunjin'i uzattı ve onun sol elini tuttu. Hyunjin sıcacık bir gülümseme sundu ve konuştu.
" İlk sen geliyorsun aklıma. Sırf seni hatırlamak için bile atlı karıncaya geliyorum çoğu zaman. "
...
İkinci defa bu kadar uzun bir kitap yazıyorum ve bölüm yamzka çok zor geliyor.
Yazım hataları için üzgünüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ice Mafia ~HyunLix
FanfictionHyunjin, sevgilisinin düşündüğünün tam tersi bir adamdı. Sadece buz patencisi değil aynı zamanda bir mafyaydı