Onu ilk gördüğünde darmadığındı.
Uzun kahve saçları birbirine girmişti.
Ağzının kenarındaki kurumuş kan hafifçe parlıyordu.
İki muhafızın kolları arasında iki büklüm haldeydi.
Dağınık saçlarının arasından görünen kanlı gözleri kayıyordu.
Uzun boylu olan şaşırarak iki büklüm halde durmaya çalışan çocuğa baktı.
Ayakta kalmak için direniyordu.
Savaş veriyordu.
Ama bu yetersizdi.
Bahçenin öbür tarafında dizlerinin üstüne yığıldı.
Muhafızlar onu tekrar ayağa kaldırdı.
Ardından ceza bahçesine (hani özel cezalandırma yeri vardır.Bilirsiniz.
Oradan söz ediyorum.) yaşlı adam girdi.
Muhafızlar çocuğu tutmaya devam ederken yavaşça başlarını eğdiler.
Yaşlı adam elleri arkasında muhafızlarına doğru ilerlerken
uzun boylu çocuk da bahçenin öbür tarafında,onların kendisini görmeyeceği bir
yerden onları izliyordu.
Yaşlı adam yüzü kanlı çocuğa ilerledi ve saçlarını sertçe çekerek yüzünü kaldırdı.
Çocuk biraz bağırmıştı.
Adam kanlı surata baktı.
Sonra da muhafızlarına.
''Bu mu?
Suikastçı mı?''
İri olan muhafız cevap verdi.
''Bilmiyoruz majesteleri.
Kendisi Moğol askerleriyle birlikteydi.''
Yaşlı kral yüzü bembeyaz olan çocuğa baktı.
Çocuğun hiç hali kalmamıştı.
Çocuğa bizzat kendisi sordu
''Suikastçı mısın?
Beni öldürmek için mi tutuldun?
Moğollardan mısın?''
Çocuk derin derin nefes alıyordu.
Cevap veremiyordu.
Tartaklanmaktan konuşmaya hali yoktu.
Yine kendini tutamadı.
Yere yığılırken muhafızlar onu tutmak için
yere eğildi.
Kral baygın çocuğa sertçe baktı.