''S-siz?''
Şaşkınlıkla uzun boylu esmere bakıyordu.
Gözleri şuan kocamandı.
Saygısızlık yaptığını anlayınca başını tekrar yere eğdi.
''Özür dilerim majesteleri.
Böyle konuşmamam gerekirdi.''
Prensin elleri hala arkasında bağlı haldeydi.
Odada yavaşça Jaejoong'a ilerledi.
Önünde dikildi.
''Başını kaldır.''
Kafasını kaldırdı ve prensin önceden ona söyledikleri aklına geldi.
'...başın dimdik durmalısın tamam mı?..'
İstemsizce yutkundu.
Bunu seslice yaptığı için prensin bunu duymasından utandı.
Yanakları pembeleşiyordu.
''Jaejoong.''
Gözlerini korka korka prensin yüzüne çevirdi.
Kirpiklerini sık sık kırpıyordu.
''Sarayıma hoşgeldin.
Bir sıkıntın olursa bana söyle.''
Jaejoong eğildi.
''Teşekkür ederim majesteleri.
Gerçekten çok teşekkür ederim.''
Ürkekçe,yapılı prense bakarken prens gülümsüyordu.
Kapıdaki yaşlı saray hanımı tekrar bağırdı.
''Majesteleri!
Hizmetli Ren geldi!''
Prens kapıya doğru bakıp bağırdı.
''İçeri gelsin lütfen.''
Kapı seslice açıldı ve içeri sıska bir çocuk girdi.
Kapının eşiğinde önce selam verdi.
Sonra da yeni hizmetliye baktı.
Jaejoong'a.
İlginç bir şekilde biraz benzedikleri söylenebilirdi.
İkisi de beyaz tenliydi ve büyük gözleri vardı.
Ama Ren'in Jaejoongtan küçük olduğu çok belliydi.
Prens yine gülümsüyordu.
''Ren,yeni saray hizmetlisine işleri senin öğretmeni istiyorum.
Ona yardımcı ol.''
