Bölüm 12

1.4K 89 114
                                    

Prens Jongin,bedenini Güz Çiçeği'nin bedenine yaslamıştı.

Sarayın taştan duvarlarının önünde duruyorlardı. Jongin'in ani sarılması üzerine Güz Çiçeği'nin de Jongin'in de nefesi hızlanmıştı.

Birkaç dakika öncesinde akıllarında saraydan kaçıp pazar meydanına gitmek vardı. Hatta Jongin tebdili kıyafetlerini ve Güz Çiçeği için de bir kıyafet ayarladığını söylemiş,küçük bir ipli bohçaya giysileri koymuştu. Planları dışarı çıkabilince üzerlerini değiştirmekti. İpli bohça Güz Çiçeği'nin sırtındaydı. Bohça şuan taş duvara sürtünüyordu.

Hava alma bahanesiyle bahçeye çıkmışlardı. Muhafızlar yine,her zaman olduğu gibi diplerinden ayrılmıyordu.

Duvarın önünde biraz tuhaf bir atmosfer oluşunca da Jongin,Kyungsoo'ya sarılmıştı.

Kyungsoo fısıldadı.

''Acaba...vaz mı geçsek?''

Jongin'in gülümsemesini gördü.

''Asla.''

Arkasını döndü ve muhafızlara bağırdı.

''Bizi yalnız bırakın! Emrediyorum!''

Muhafızlar kendilerini zor tutuyorlardı. Prens Jongin'i yalnız bırakmak demek başına bir şey gelirse kendi sorumlulukları olduğu anlamına geliyordu. Ve bu da Güz Çiçeği geldiğinden beri sürekli başlarına geliyordu.

Hepsi aynı anda eğildi ve bahçenin ilerisine gittiler. Gözden kaybolduklarında da Jongin önündeki beyaz tene bakmaya kesip biraz sağa ilerledi. Eğildi.

''Sırtıma çık ve duvardan atla.''

Kyungsoo gözlerini büyüttü.

''Ne?''

Eğildiği yerden sessizce konuştu.

''Sırtıma çık işte. Bu boyla duvara nasıl çıkacaksın?''

Güz Çiçeği gülümsedi ve geri çekildi. Koşarak duvara çıktı. Eteği sıyrılmıştı. Duvarın üstünde oturuyor ve kıkırdıyordu.

Jongin'in dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı ama bir yanda da afallamıştı. Nasıl çıkabilmişti ?

Öte yandan kahve eteğin altından beyaz bacaklar görünüyordu. Güz Çiçeği bacaklarında gezinen gözleri fark etmeden bacaklarını karnına çekti ve duvarda kendini döndürdü. Aşağı atladı.

Jongin de duvarı geçince birlikte dizlerine kadar gelen çimenler arasında koşturdular. Pazar meydanı çok da uzakta sayılmazdı.

Yolda boş bir ev gördüler. Duvarında ''Hayalet'' yazıyordu.

Güz Çiçeği ''Hayalet mi?'' demişti.

Jongin duvara baktı.

''Yazıyı okuyabildin yani?''

Güz Çiçeği yutkundu ve başını eğdi. Jeogorisinin ipiyle oynamaya başladı.

''Yani şey evet...Size yalan söyledim. Okumayı biliyorum,yazmayı da. Hatta yalan söyledikten sonra da çok pişman oldum.''

Jongin'in aklına bir şey gelmiş gibiydi. Gözlerini hafif şaşkınca yukarı dikti.

''O zaman...yazdığım şiiri de mi okudun?''

Güz Çiçeği bu seferde eteğindeki işlemelerle oynuyordu.

''Niyetim bu değildi. Yanlışlıkla oldu ama okumuş oldum. Özür dilerim majesteleri.''

N.O.Y.EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin