Bölüm 13

1.1K 85 78
                                    

Yeni eklediğim bir not : bölüm fotoğrafını sonradan koydum. Bu fotoğrafı çok önceden bulmuştum ve bana Jaejoong'u anımsatıyordu. Diğer bir resimin de linkini koyuyorum buraya,bakabilirsiniz.

http://i.hizliresim.com/5Vza7D.jpg

resimler hakkında da yorum yapar mısınız :) bulmam bazen çok kolay olmuyor. Çok uzattım görüşürüüüzz


Jaejoong sıhhıyede dört gün geçirmişti. Ilk gün ağzını açmasa da ikinci günün sonunda kendini sıhhıyedeki 7 çocukla konuşurken bulmuştu. 3'ü hekim, 2'si hekim yardımcısı ve geriye kalan diğer 2'si de kalfaydı. Ayak işleri yapıyorlardı.

Jin genç yaşına rağmen başhekimdi. Yoon Gi ve Ho Seok'un uzmanlık alanları iç hastalıklar ve enfeksiyonlardı. Hekim yardımcısı Nam Joon'un gelecekte iyi bir doktor olacağı belliydi. Jimin de gelecek vaat eden bir hekim yardımcısı idi. Geçenlerde ateşli humma hastalığı bir köyde baş verdiğinde iyi iş çıkarmıştı. Taehyung'un biraz aklı havadaydı ama bir kalfa olarak iyi hekimlerin yanında çok şey öğreniyordu. İçinde yardımsever bir melek yatıyordu. Jungkook dilsiz olmasına rağmen satırları çok değerliydi. Arada şiir de yazardı.

Jaejoong sıhhıyedeki son saatini geçiriyordu. 7 genç aralarından birisi gidiyormuş gibi üzülmüşlerdi.
Herkes geçenki rahatsızlanan saray hanımımın yanına gitmişken o da Jungkookla konuşuyordu.

"Doğuştan mı dilsizsin?"

Jungkook gülümsedi ve cebinden defterini çıkardı. Genelde notlaşarak anlaşıyordu.

"Hayır. Bir günahkar olarak doğduğum için dilimi benden aldılar."
Jaejoong yüzü beyaza dönerken başını kaldırdı ve Jungkook'a tekrar soru sordu.

"Nasıl yani? Kim...Neden yaptı?"

Saman kağıt mürekkepten ıslanıyordu. Kendine çevrilen kağıda baktı.

"Annem kralın cariyesiydi. Kraliçeye göre bir günahkar olarak doğdum. Merhum kralın başka cariyeleri de vardı. Benden büyük çocukları vardı. Hepsi kraliçenin adamlarının kılıçlarından geçtiler. Ben ise Prens Jongin sayesinde hayatta kaldım. Ama Kraliçe dilimi kestirdi."

Yüzü kireç kesildi.

Jungkook aslında damarlarında kraliyetin kanını taşıyordu. Tahtın varislerinden biriydi. Diğer prensler gibi yaşamalıydı.

"Jungkook...sen...bir prenssin."

Jungkook burukça gülümsedi.

"Hiçbir şeyde gözüm yok. Burada çok mutluyum. Şükürler olsun. Ve şükürler olsun ki o gece seni de gördüm."

Jaejoong kağıdı okuduktan sonra Jungkook yine kağıdı dizleri üstüne koydu ve yazmaya başladı.

"O gün seni veliaht prens ile gördüm. Sana yaptıklarını gördüm... Karşı koymalısın Jaejoong. Sen de bir insansın. Her hayat değerlidir."

Jaejoong'un yanağından süzülen gözyaşı kağıda düştü.

Yanağını elinin tersiyle sildi.

"Mesele de bu ya. Ondan uzak duramıyorum. Karşı koyamıyorum. Beni incitse de onu istiyorum..."

Burnunu çekti.

"Özlüyorum..."

Sanki büyük olan Jaejoong değildi. Jungkook onu kucaklarken küçük omuzlarda ağladı.

Kırgın olsa da onu deli gibi özlüyordu.

- - - - - - -

Veliaht Prens Yunho'nun sarayına döndüğünde direkt koğuşa gitti. Herkes sadece zatürre olduğunu sanmıştı ama Jaejoong'un kalbinde kanayan bir yara vardı. Bastırdıkça acıyordu. Derin bir yaraydı. İlacı,dermanı da neydi bilmiyordu.

N.O.Y.EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin