Prens Yunho bir nefes verdi.
Okuduğundan bir şey anlamıyordu.
Aynı satırı 5 kez okuduğuna yemin edebilirdi.
Kaşlarını çatarak kitabı yer masasında biraz öne doğru ittirdi.
Konsantre olamıyordu.
Her dakika aklını meşgul eden bir şey vardı.
Bu,damgalanmış köle Jaejoong'tan başkası değildi.
Düşündü.
'Ben bir prensim...'
Günün birinde veliaht olabileceğini düşündü.
Eğer erkek kardeşi Jongin seçilmezse.
Gücünü düşündü.
Küçüklüğünden beri etrafında dolaşan hizmetlileri.
Hepsi onun ağzının içine bakıyor söyleyeceği şeyi bekliyorlardı.
Kollarını önünde birbirine bağladı ve
koltuğu andıran yer minderinde geriye doğru yaslandı.
Kapıya doğru seslendi.
''Nöbetçi asker var mı!?''
Kapı anında yavaşça açıldı ve eşikte bir muhafız eğildi.
''Sizi dinliyorum majesteleri.''
Yunho sinirli gibi görünüyordu.
''Jaejoong'un buraya gelmesini istiyorum.
Hayır.Emrediyorum.''
Muhafız başı eğik beklerken Yunho farkında değildi ki
adam biraz şaşkındı.
Yunho'yu hiç böyle görmemişti.
Bütün saray ahalisinin bildiği Yunho güler yüzlü ve nazik bir prensti.
Muhafız tekrar eğildi.
''Peki majesteleri.''
Odadan çıktı ve çıktığı gibi hızla Jaejoong'u aramaya gitti.
Jaejoong erkek hizmetlilerin kaldığı ortak odadaydı.
Yer yatağında bağdaş kurmuş Renle konuşuyordu.
Üstünde pijamaları vardı. Birazdan herkes uyuyacaktı.
Odaya bir muhafızın hızla girdiğini görünce herkes ayağa kalktı
ve selam verdi.
Muhafız yan yana duran çocuklara göz gezdiriyordu.