Yunho yavaşça gözlerini kırpıyordu.Elleri mindere gömülüydü ve artık kolları bedenini taşıyamıyordu.Yavaşça Jaejoong'un bacaklarının arasından çıktı onun sağına yattı. Yan yatmıştı. Vücudu hala yabancı olduğu ağırlıktan dolayı mayışıyordu. Bir elini boynunun altına koydu ve yan dururken beyaz tenliye baktı. Jaejoong,Yunho yan yatınca o da yan yattı. Gerçi yaptıkları şeyden utanıyordu. Böyle bir şeyin zevk vermesi aklında soru işaretleri bırakıyordu. Ama ona sırtını dönemezdi ki. Gözlerini açmakta zorlanıyordu.
Yunho alçak sesiyle konuştu.
''Sanırım aşk yapmış olduk...''
Jaejoong alt dudağını ısırdı ve gözlerini kaçırdı. Alt dudağını ısırınca üst dudağı istemsizce daha da öne çıkıyordu.
Yunho hala başında duran saç bandı ve topuzundan rahatsız oluyordu. Bir türlü bunlarla yatmaya alışamamıştı. Eli,Jaejoong'a,bir köleye dokunan elleri saçındaki şeyleri çözmeye çalışıyordu. Jaejoong,kendisine dokunan ellerin kirli olduğunu düşünüyordu. Ama kendi dokunduğu bedense çok kutsaldı,saftı. Hafifçe doğruldu ve kalçaları üzerine oturdu. Prensin saçlarını açarken Yunho üzerindeki beyaz bedeni inceliyordu. İkisinin de karnı parlıyordu. Çünkü her zevk aldıklarında vücudun bıraktığı şeffaf sıvı birbirlerinin vücuduna sıçramıştı.
Jaejoong bir şey söyleyemiyordu. Sadece bu şey ne kadar çabuk olup bitmişti bunu düşünüyordu. Çabuk olup bitmişti ama bıraktığı hisler kesinlikle devam ediyordu. Prensin saçlarını açtı ve ellerini ensesine atıp uzun saçları minderin üzerine bıraktı. Prensin upuzun saçları lavanta kokuyordu.
Beyaz tenli olan minderde kalçaları üstünde durmaya devam ederken Yunho büyük elini beyaz tenlinin ince bileğine doladı. Jaejoong hemen prensin yüzüne baktı.
''Yine ortadan kaybolmayacaksın değil mi?''
Küçük,bademe benzeyen gözleri parlıyordu. Güzel bir cevap almak için.
Jaejoong utanarak baktı. Yanakları hala kıpkırmızıydı. Alçak sesle cevapladı.
''Teca isterse...kalırım...''
(Teca : Veliaht prens )
Prens Yunho minderde doğruldu ve boştan kalan eliyle de Jaejoong'un diğer bileğini kavradı.
''Teca kalmanı istiyor.''
Jaejoong gözlerini kaçırdı. Prensin,ince bedenini mindere yatırmasına izin verdi. İkisi de yan yattı ve birbirlerine baktılar.
Yunho gülümsüyordu. Parmak uçlarını beyaz tenlinin kollarında gezdirdi. Sonra da yüzüne baktı.
''Çok çabuk kırmızı oluyorsun...Yanakların...''
Cümleyi tamamlamadı ve gülümseyerek Jaejoong'un bir yanağına dokundu. Ensesine doğru parmaklarını götürürken baş parmağıyla da yanağı okşuyordu. Jaejoong gözlerini kapamıştı.Prens fısıldadı.
''Nasıl hissediyorsun?''
Jaejoong gözlerini açtı.
''Önce majesteleri cevap versin.''
Yunho elini Jaejoong'un yanağından çekti ve dudaklarını birbirine bastırdı. Küçük gözlerini birkaç kez kırptı.
''Kendimi çok rahatlamış hissediyorum. Ama çok heyecanlıyım da...''
Jaejoong prensin verdiği cevaptan rahatladı çünkü kendisi de aynı şeyleri hissediyordu.Alçak sesle konuştu.
''Sanki...Sanki göğsüm buradan ikiye ayrılacak da kalbim dışarı kaçacakmış gibi hissediyorum.''