0.0

4.6K 102 417
                                    

bu kurgu için çok heyecanlıyım, umarım beğenirsiniz. şimdiden uyarayım bu kitapta genel olarak çok fazla hot sahne bulunacak. bir de kurgu berk'in çektiği o fotoğraf olayından sonrası şeklinde ama pilav arabası ve orhan olayları hiç olmamış, o şekilde yazdım.

yorum yapıp yıldıza basarsanız çok mutlu olurum, keyifli okumalar.

yine bir sabah her zaman olduğu gibi kalkıp okula hazırlanmaya başlamıştı aybike. ama bu sefer farklıydı. okula adımını attığı ilk günden beri kalbini yakan kızıl saçlı çocuk için okula heyecanlı heyecanlı gitse de malum olayın üstünden yalnızca bir gün geçmişti ve artık eski heyecanı yoktu.

eskiden aşka kesinlikle inanmazdı aybike. midede uçan kelebeklermiş, kalplermiş hepsi komik gelirdi ona. kızıl bombayla tanışana kadar. okulda onu ilk gördüğü an on yedi senelik hayatında belki de gerçekten yaşadığını, nefes alabildiğini hissetmişti, ilk kez. arada atışsalar da çocuğun ondan hoşlanmadığını bilse de onu sevmek aybike'ye iyi geliyordu, kızılın dün çektiği o fotoğrafa kadar.

çocuk ona yakınlaştığında bir anlığına kendisini öpeceği için o kadar heyecanlanmıştı ki kız, kalbi boğazında atmak sözünü her hücresiyle hissetmişti o bir kaç saniyede. sonra da her zaman ve her konuda olduğu gibi enkaza uğramıştı tabi. kadir abisi gerekeni yapıp zorla özür diletmişti ve sonrasında da hiç konuşmamışlardı ama berk rahat durmazdı, aybike bunu çok iyi biliyordu. kesin yine bir şeyler yapar düşüncesiyle tedbirli olmalıydı.

aynada açık ve hafif de dağınık bıraktığı saçlarına bakış attıktan sonra beyaz çorabını çıkarmaya karar vermişti. kaç yaşındayım hala ilkokul çorabı giyiyorum, diye düşünüp çıkardıktan sonra aynadaki görüntüsüne hızlıca bakıp oğulcan'ın sabırsız seslenmeleriyle çıktı odasından.

🍂

okula geldiklerinde etrafına göz gezdirdi genç kız. sınıfta illa karşılaşacaklardı ama ne kadar geç karşılaşırsak o kadar iyi diye düşünüyordu. ve maalesef ki korktuğu başına gelmişti.

kızıl çocuk karşıdan pis pis sırıtarak aybike'ye doğru geliyordu, her zamanki alaycı tavrı vardı üstünde. aybike endişeye kapıldı, eğer yanına gelmeye çalışırsa oğulcan ve ömer kavga çıkarırdı çünkü. en azından laf yapacaksa bile ben tekken konuşsun düşüncesiyle oğulcanları sınıfa gönderip kimse görmeden koridorun tenha bi köşesine geçti.

berk memnuniyetle kızın kendisi için geçtiği kuytu köşeye doğru adımladı. genç kız boynunu hafifçe sola yatırıp umursamazca "ne istiyorsun?" bakışlarını takınırken berk de klasik şerefsiz gülüşüyle kızı süzerken yanağının iç kısmını hafifçe ısırıyordu. "o aptal çoraptan kurtulmuş" diye düşünmeden edemezken gözleri bir kaç saniyeliğine kızın bacaklarına takıldı. yanına geldiğinde adeta dibine girmişti, birbirlerinin nefeslerini duyacak kadar yakınlardı.

kızıl, aybike'nin göz çevresini dikkatle inceleyip sordu.

"çok uykusuz görünüyosun tatlım, tüm gece beni mi düşündün yoksa?"

göz kırparak sormasına karşılık aybike yalnızca alaylı bir gülümsemeyle yetindi. kızdan cevap alamamak berk'i sinirlendirse de bunu kıza çaktırmadan devam etti.

"ha yoksa rüyanda mı gördün beni? neler yapıyoduk mesela, anlatsana biraz?"

kızıl çocuk yaramazca dudaklarını ıslatırken aybike'nin aklına bu soruyla bir kaç gündür berk'le ilgili gördüğü rüyalar gelince yutkundu. ama altta kalmayıp bi cevap vermesi lazımdı.

"yaa, tüm gece seni düşündüm biliyo musun? acaba berk'i nasıl öldürsem diye düşünmekten uykusuz kalmışım işte."

ikinci sorusuna cevap vermemesi berk'in dikkatinden kaçmamıştı, benden nefret ettiği için umursamadı herhalde diye düşünerek kestirip attı. ama konuşmayı burada bırakıp sınıfa gitmek değil devam etmek istiyordu. kıvırcık kızla uğraşmak berk'e her şeyden keyifli geliyordu çünkü.

parmaklarının üst tarafıyla kızın yumuşak yanaklarını okşadı usulca. bu hareketiyle aybike her ne kadar mayışıp gözlerini kapatmak istese de yapmadı, çocuğun ona aşık olduğunu düşünmesini istemiyordu çünkü. yanağını okşadıktan sonra baş parmağıyla çenesini tutup sevdi bu sefer de. aralarındaki mesafenin iyice kapanmasıyla aybike bir şeyler söylemesi gerektiğini hissetti.

"amacın ne? farklı açılardan da fotoğrafımızı çekip koleksiyon falan mı yapacaksın?"

dudaklarına doğru konuşmuştu genç kız, berk'in ise hafifçe kaşları çatılmıştı. dünkü olaydan bahsediyordu, normalde berk her ne kadar melek olmayı sevmese de böyle bir şeyi de yapacak biri değildi ama olmuştu işte. yine de geri adım atmaya niyeti yoktu. kızın kıvırcık buklelerinin bir tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı.

"benden delicesine etkileniyosun değil mi aybik? hadi itiraf et."

çocuğun tek elini duvara yaslamasıyla köşeye sıkıştığını hissetmişti aybike. kalbi de hızlı hızlı çarpıyordu bu anlık yakınlaşma karşısında ama berk'in keyiflenmesine izin veremezdi. aralarında sanki mesafe varmış gibi olmayan mesafeyi de kapattı aybike, ellerini çocuğun omzuna koydu ve tırnaklarını acıtmadan boynunda gezdirdi. çıplak bacağının tekini de yavaşça berk'in bacağına yasladığında çocuğun yutkunup bakışlarını ciddileştirdiğini gördü.

"bence etkilenen tek bir taraf var, o da sensin berk. yanılıyo muyum yoksa?"

genç kızın sesinin fısıltıya dönüşmesi berk'in damarlarındaki kanın deli gibi akmaya başlamasına sebep olmuştu. buna rağmen aklından geçenlere tezat biçimde konuşması gerekiyordu.

"ne saçmalıyosun kızım ya? hayaller aleminde yaşıyosun galiba aybik. beni etkilediğini falan mı düşünüyosun cidden?"

ama aybike gayet kendinden ve tavrından emin duruyordu. gözlerini hiç kaçırmadan cevapladı.

"etkileniyosun berk, dün bana nasıl baktığını gördüm. tek amacın fotoğraf çekmek değildi, ikimiz de biliyoruz bunu. senin benden etkilenmen benim hiç işime gelmez, yanlış anlama. ama tükürdüğünü yalaman çok hoşuma gider işte."

berk anın etkisiyle boşta kalan eliyle kızın belini okşadığının da farkında değildi. genç kız da ona karşılık kızılın boynunda tırnaklarıyla hafif ve ince yollar çiziyordu. berk zorla ellerini ayırmaya çalıştı kızdan.

"ne diyosun aybike ya? senden etkilendiğim falan yok tamam mı? boş boş hayallere kapılıp üzülme sonra."

çocuğun boynundaki ellerini yanaklarına getirip okşayan taraf aybike olmuştu bu defa da.

"melisa'yla çektiğin fotoğrafta bile amacın sevdiğin kızla fotoğraf çekmek değil, fotoğrafı bana atıp beni kıskandırmaktı. kimi kandırıyorsun ya? kendine bile söyleyemesen de benden etkileniyosun ve etkilenmeye de her zaman devam edeceksin."

ellerini yeniden kızın belinde konumlandırdı berk, cüretkar olmalıydı.

"böyle konuşuyosun ama sonunda bana aşık olacakmışsın gibi geliyor bana bebeğim."

"çok beklersin sen."

yine şovunu yapıp çocuğun dudaklarına üfleyerek ve fısıldayarak söylediğiyle çocuğun yanından ayrılmıştı aybike. kız gidince berk dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. bu kızla konuşurken ne kadar da çok dudakları kuruyordu böyle? kız salına salına giderken alt taraflarında yanma hissetti kızıl çocuk.

"göreceğiz aybike eren, göreceğiz."

İLK BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ?

birbirine meydan okuyan ayber çok hoşuma gidiyor hatta bu bölüm bana kurnaz vezirin prensesinin ilk kurgusunu anımsattı, okumadıysanız profilimden okuyabilirsiniz. konusu güzeldi bence ve tek partlık bir kurguda kalmamalıydı.

sizi seviyorum, görüşmek üzere. 🧡

hate n passion | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin