1.5

1.4K 76 130
                                    

selamlar, yıldıza basıp bol yorum yapmayı ihmal etmeyin, berk ve aybike için 🥺🤍

ömer: berk
ömer: neredesin?
ömer: arıyorum arıyorum açmıyosun
ömer: on kere aradım seni

berk: sahile geldim ömer
berk: iyiyim yok bi şeyim sağ ol

ömer: iyiyim'i hiç bi zaman gerçekten iyi olanlar söylemez

berk: edebiyat yapmak için mi yazdın bana?

ömer: hayır
ömer: gerçekten endişeleniyorum senin için

berk: ömer'im
berk: merak etme beni iyiyim ben
berk: ilk defa canım yandı, bilmiyorum ki nasıl bir şey
berk: geçer herhalde
berk: unutmam ama geçer/

ömer: yanına gelmemi ister misin?

berk: hayır hayır gerek yok
berk: yalnız kalmak istiyorum

ömer: peki

.

kayalıklarda oturuşunu dikleştirirken telefonunu kapattı berk. geçen aybike'nin geldiği yere gelmişti, yanına geldiği o yere.

genç kız deniz havasını seçmişti, iyi geliyordu belli ki, o da bunu tercih etti. hem babasıyla tartıştığı zamanlarda da genelde deniz kenarına gelirdi.

burada kızı öptüğü an canlandı gözünde tekrar. ilk öpücükleri değildi, son da değildi. ama en özel öpücüklerinden biriydi kesinlikle.

sigarasını çıkarıp dudakları arasına yerleştirdiğinde arkasından gelen ayak seslerine aldırış etmedi. her zaman içmezdi, uzun zamandır da hiç içmemişti ama şuan içmesi gerektiğini düşünüyordu.

ayak sesleri yaklaştığında da umursamadı bunu, genç kız gelip yanına oturana kadar. onun geldiğini görmeden de anlamıştı, kokusundan. hemen yanına oturduğunda rüzgarla yüzüne gelen kıvırcık saçlarına da aldırış etmemeye çalışarak sigarayı yaktı.

sigaranın, aybike'nin ela gözlerinden daha zehirli olduğunu düşünmediği dumanından bir nefes çektiğinde genç kız elindeki sigaraya uzanıp aldı. ses etmedi berk. aybike yanına yaklaştığında ilk kez yüzünü döndü ona.

gözlerinde kırgınlık vardı, kırılmışlık. öfke değil ama içinde bir yerlerde kırılmışlık vardı işte. kahve gözlerinde görmekten korktuğu duyguyu da gördü aybike, nefret.

neyden olduğundan emin olamasa da nefret vardı işte. isimlendiremedikleri ilişkilerinin en başından beri var olan nefret vardı derin gözlerinde.

berk hissizce kızın yüzüne bakarken tuttuğu göz yaşları da kendiliğinden inmişti birkaç damla, sessizce. daha önce yapmadığı bir şey değildi sonuçta onun yanında ağlamak. genç kızın kendisine biraz daha yaklaşmasına izin verdi. kaybedecek bir şeyi kalmamıştı.

kıvırcık kız, çocuğun ince parmaklarının arasından aldığı sigarayı kendi dudaklarına yerleştirdi. bir daha öpemeyeceği dudakların tadını bu şekilde hissetmek istiyordu kendince.

kızılın gözlerine bakarak beceriksizce bir nefes çektiğinde hafifçe gözleri kısılmıştı çocuğun. genç kız çektiği dumanı yavaş yavaş çocuğun dudaklarına doğru bıraktığında da gözlerini kapadı berk.

arada içse de hep nefret etmişti sigaradan ama şuan genç kızın üflediği dumanın dudaklarını nazikçe okşaması hissi her şeyi baskılıyordu, bütün nefretleri de.

aybike'nin dudaklarından çıkmıştı çünkü o duman, o yüzden bu kadar güzel geliyordu. o yüzden nefreti baskılanıyordu.

genç kız sigarayı tekrar dudaklarında konumlandıracağı esnada elinden çekip aldı berk, kendi dudakları arasına koydu.

aybike ise hoşlanmamıştı bu durumdan. çocuğun elinden sigarayı hırsla alırken söylendi.

"bırak şunu, kendini zehirliyorsun."

"senin kadar zehirlemiyor o."

yutkunamadı genç kız, boğazı düğümlenmişti. işin kötüsü ağlayamadı da. gözleri dolmuştu ama her şey gibi yaşlar da ona inat akmıyordu. berk titreyen sesiyle tekrar zorla konuşmaya çalıştığında da inatçı göz yaşları bile direnememişti kızılın titrek sesiyle.

"acıtmıyor en azından."

bakışlarını da yeniden aybike'den çektiğinde aybike de elindeki sigarayı atıp döndü önüne. titreyen alt dudağını dişleriyle tutarken yumruklarını sıktı. konuşmadılar uzunca bir süre. hep konuşmadan anlamamışlar mıydı zaten birbirlerini?

"fotoğrafımızı çektiğin gün sana hiç kızmadım, hak etmiştim çünkü. ama ikinci kez beni kırmanı hak etmedim ben aybike."

"özür dilerim, çok özür dilerim." diyebildi güçsüz çıkan sesiyle genç kız sadece. başka ne söyleyebilirdi ki?

"özür dileme. özür dilenecek bir şey yapmadın. tolga'yı seviyorsun, onu seçtin." durdu. dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. sigara dumanıyla karışık aybike'nin dudaklarının tadı duruyordu hala. daha birkaç saat öncesine kadar dilini üstünde gezdirmeden bile nefesini kesen kırmızı dudaklar artık sadece canını yakıyordu aralandığında.

"tek bir soru soracağım sana aybike, neden? tolga'yı severken neden beni öptün? neden bana dokundu tenin?"

tolga'yı sevmiyordu. bunu kızıla da haykırmak istiyordu, tolga'dan ne kadar tiksindiğini, berk için böyle davrandığını haykırıp sonra kızılın dudaklarına kavuşmayı istiyordu. oysa ne kadar da yakışıyordu teni kızılın beyaz tenindeki çillere, başkasına asla bu kadar yakışamazdı.

yeniden bakışlarını kızıla çevirdi, bir şey söyleyemedi. sadece ağlayabiliyordu. çocuğun bakışları elalarını bulduğunda ıslak kirpiklerini kırpıştırdı. iç çektiğinde kızılın da gözlerinin kızarık olduğuna dikkat etti.

aybike cevaplamayacaktı anlaşılan, devam etti berk. "biliyor musun aybike? ben sadece senin yanında ağlayabiliyorum."

burukça gülümsemeye çalıştı, gözünden inen bir yaşı da yok saymaya çalışarak.

"ben sadece senin yanında ağlayabiliyorum ama sen kimsenin yanında ağlama, ağlatılmayı hak etmiyorsun."

genç kızın sessiz ağlayışı hıçkırıklara dönüştüğünde tek elini yavaşça kaldırdı berk, genç kızın yüzüne yaklaştırdı. parmağıyla göz yaşını sileceğini düşündüğü için gözlerini kapattı aybike. ağlaması da sakinleşmişti, çocuğun birazcık bile çekimine girse sakinleşip huzur buluyordu.

yüzüne dokunmayan parmaklarla gözlerini açtığında berk ellerini çekti ve yumruklarını sıktı. silemezdi artık göz yaşlarını. onun yanında bundan sonra tolga vardı, berk dokunamazdı, göz yaşlarına bile.

"üzülüyor muydun bilmiyorum ama sana kinli değilim merak etme, affettim ben seni."

en çok da bu acıtmıştı aybike'yi. belki bağırsa, kavga etseler iyi gelecekti. ama onu affetmesi... tolga'yla onu kabul etmesiydi ve aybike berk'in onu hiç affetmemesini tercih ederdi.

yeniden bakışlarını buluşturduğunda kızıl da ağlıyordu tekrar, sessizce.

"deniz havası serin olur biliyorsun, hadi tolga'nın yanına git artık, üşüme."

aybike bir şey diyemediğinde çocuktan beklentisi var gibi bekliyordu sadece, ne beklediğini bile bilmeden. kızılın hiçbir şey yapmamasıyla umudunu keserek kalktı yanından.

affettim, hevesim kursağımda...

hate n passion | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin