0.1

2.1K 97 348
                                    

bu kurguyu yazın yazmayı düşünüyodum ama sabredemedim bol bol yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz, keyifli okumalar.

gün içinde hiç konuşmamışlardı. zaten yanıma gelip benimle konuşmaya çalışması da muhtemelen yine dalga geçmek için falandı diye düşünüyordu genç kız. o yüzden tekrar konuşmamaları çok normaldi. baktı istediğini alamıyor, eğlenemedi benimle sonrasında da bozuldu tabi, diye düşünüyordu genç kız.

ertesi gün yataktan kalktığında abisinde ekstra bi neşeli tavırlar gördü. sebebini merak etmişti, asiyelerin yanına gittiğimizde zaten kendiliğinden dökülür diye de bir şey sormadı.

"good morning gençler, nasılsınız bugün? beni soracak olursanız varya şahaneyim ben şahane."

"hayırdır kuzen? zengin falan mı oldun?"

ömer'in sorduğu soruyla aybike çatık kaşlarıyla oğulcan'a dönüp merak ettiği cevabı beklemeye başladı.

"yok oğlum daha iyisi, ben aşkta kazanıyorum. wonderfull'umla bugün okul çıkışında buluşcaz."

gözlerini devirdi aybike. önceden zenginlikle beraber zengin insanları da sevdiğini sanırdı, gerçek yüzlerini görene kadar. diken saçlı kızıl berk başta olmak üzere oğulcan'ın wonderfull'u ve doruk da dahil tüm zengin tayfasından iğreniyordu. abisinin mutluluğuna sevinse de bir iki şey söylemeden de rahat edemeyecekti.

"kız basbaya senin olmayan paranı kullanıyor, parmağında oynatıyor seni işi bitince de kenara atıyor; sen hala wonderfull wonderfull diye sayıklıyosun oğulcan ya."

"kıskanma sister."

aybike yeniden göz devirip söylenerek önden gittiğinde ömer yanına yetişip kimsenin duymadığından emin olduğunda kısık sesle sordu.

"aybike o günden sonra çok konuşmaya fırsatımız olmadı, daha iyi hissediyor musun kendini?"

gözleri dolmuştu aybike'nin. bu aralar yoğun olaylar yüzünden sürekli gözleri doluyordu ve aybike bu durumdan nefret ediyordu. ömer'in her zaman ve her konuda en büyük destekçisi olduğunu bilmek ise onu çok rahatlatıyordu.

"iyiyim iyiyim ömer, bir şeyim yok benim. eskisinden de daha iyiyim hatta."

"o kızılcık seninle konuşmaya falan çalıştı mı hiç?"

konuşmaya çalışmasından da ziyade çok farklı bi anın içine girmişlerdi dün. ama bunu tabiki de ömer'e söyleyemezdi, onun da oğulcan'dan çok bir farkı yoktu sonuçta.

"yok ne konuşacak sanki? hem o konuşmak istese de ben konuşmam zaten."

ömer anlayışlı biçimde kafasını salladı. bakışlarını yere sıkıntıyla sürttüğü ayakkabısına indirdi. bir şey sormak istiyor ama soramıyor gibiydi. kelimelerini seçmeye çalışarak konuştu.

"aybike, sen berk'e karşı bir şeyler hissediyor musun? ya da o güne kadar hissediyor muydun diye sormalıyım sanırım."

"nefret ediyorum ondan ömer. ona karşı başka hiç bir duyguya yer yok içimde, olamaz da."

"haklısın kuzen, ben merak ettim sadece."

aybike tepkisiz kaldığında oğulcan ve asiye'nin de onlara yetişmesiyle beraber otobüs durağına gitmişlerdi.

🍂

okula vardıklarında ilk bir iki ders gayet sakin geçmişti aybike için. berk'le konuşmamışlardı çünkü. berk'le konuşmamak onun için sakinlik demekti, konuştukları zaman ya kavga ediyorlar ya birbirlerini kırıyorlar ya da dünkü gibi... olmaması gereken şekilde birbirlerinin çekimine giriyorlardı.

hate n passion | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin