—Nisa—
Neredeyse buraya geleli 1 ayı geçmişti. Hayatımın en ama en uzun 1 ayı olmuştu. İletişim oyunları henüz başlamamıştı, yemek ödülleri ufak ufak ödüllerdi, normal deniz kenarındaki adamızdan bizi alıp daha küçük bir kampa getirmişlerdi. Çok küçük bi kampa. İnsanlardan uzaklaşmak istediğinde uzaklaşacak yerin yoktu, ki benim her dakika buradakilerden uzaklaşmak istediğimi düşünürsek kafayı sıyırmak üzereydim.
Barakaya yatmış tavanı izliyordum. Dışarıdaki hayatımı çok özlemeye başlamıştım. Burada Cemal ve Yasin'le anlaşmaya başlamıştım. Yasin bana abilik yapıyordu. Yemem için bana ayrı balık tutuyor, ayrıca pişiriyordu. Ağlamak istediğimde de hep yanımda oluyordu. Onların tersine Evrim'le hiç anlaşamıyorduk. Bir kere kavga etmiştik, sonra da hiç yıldızımız barışmamıştı. Sürekli alttan alttan laf atıyordu. Parkurlardan ve açlıktan daha çok yoran şey onunla uğraşmak oluyordu. Türkçemin yettiği kadar cevap vermeye çalışıyordum ama Türkçemin çok da yettiği söylenemezdi.
Cemal yanıma oturunca ona döndüm.
"Bugün iletişim var Nisooo. Sence ne olur ödül?"
"Mail falan herhalde ne bilim?"
"Offf mail kime yeter ya." Omuz silktim. İyi olduklarını bilmek bile bana iyi gelecekti emindim.
"Olsun, bi' kazanalım da. Mail de olur."
Söylediğime karşılık kafa salladı.
"Senin mailin Çekçe mi olur Türkçe mi?"
"Bilmem. Türkçe olur herhalde."
"Sevgilinden gelir mi sence?"
Gülümsedim.
"Gelir umarım. Kızlarımı merak ediyorum."
Kaşlarını çattı.
"Kızların?"
"Kedilerim. Lucky ve Minnoş."
"Ay Niso ya, şok oldum bi an."
Kahkaha attım.
"Çocuğum mu var sandın Cemo yuh."
— Ogeday —
Fragmanı gördüğümden beri içim içimi yiyordu. Bugün iletişim oyunu oynayacaklardı. Fragmanda Nisa'nın ağladığını görmüştüm. Neden ağlıyor, iyi mi, bir sorunu mu var soramadan dayanmaya çalışmak çok zordu. Akşama kadar kendimi meşgul etmeye çalışmıştım ama edemiyordum. Aklım ondaydı.
Bölümün başladığını görünce kucağımda Lucky ile beraber ekrana odaklandım. Barakasında yatmış Cemal Can ile konuşuyordu. İyi anlaştıkları belliydi, çok yakınlardı. Orada kafasına göre birini bulduğu için mutluydum ama her sarıldıklarında kıskanmamı durduramıyordum. Benim kollarımda olsun istiyordum.
"Çok özledin mi kız sevgilini?" Gizem'in sorduğu soruyla Nisa'nın gülümsediğini gördüm.
"Çok özledim."
"Ay nasıl biri anlatsana." Cemal de merakla sorduğunda Nisa güldü.
"Böyle masmavi gözleri var. Saçları sarı. Ben bıraktığımda hafif sakalı vardı ama n'aptı bilmiyorum, keseceğim diyordu. Orada olsam engel olurdum kesmesine ben öyle daha çok seviyorum, gidince uzattırırım tekrar."
Söylediği şey ile güldüm. Sakallarımı kesmemiştim, hala sevdiği boydaydı. Belki bir iletişimde fotoğraf isterlerse sevdiği gibi olayım diye uzadıkça onun sevdiği boyda traş ediyordum. Konuşmaya devam ettiğinde dikkatimi tekrar ona verdim.
"Bi' de böyle kocaman kolları var. Zaten spor antrenörü. Öyle tanıştık."
Onlar gülüşmeye devam ederken ünlüler adasını göstermeye başladıklarında telefonumu alıp Twitter'a girdim.
xx: Kızın gözleri parladıııı bu nası aşk 🥺 #survivor2020
yy: Ay kızın aklı sevgilisinin aklında şaka mı 😂 Ogeday sakallarını kestiysen seninle kişisel sorunlarım olacak.
—> ogedaygirisken replied: Kesmedim merak etmeyin, o nasıl seviyorsa hala öyle :)
—> yy replied: aşkınıza ölmüşüm gerçekten ogee çok güzelsiniz.
******
Bölümler çok hızlı hızlı oluyo sanki arka arkaya kaç bölüm attım ne diyonuz aşzöağzösls
ŞİMDİ OKUDUĞUN
patience // ognis
Fanfictionnisa survivor'a gidiyor, ogeday istanbul'da sevgilisini bekliyor