x56

4.2K 185 91
                                    




Ay arkadaşlar 106k okunma 6k like olmuşşş çok teşekkür ederim hepinizeee bol bol kalp

Gece 3'te yazdım kontrol etmeden atıyorum şimdiden hata varsa sori
//

iki yıl önce

Ogeday

//

Sonraki sabah spor salonuna geldiğimde kahvemi hazırlayıp kenardaki sandalyeye oturdum. Nisa ile bugün dersimiz vardı. Geleceğini umuyordum çünkü haber vermemişti, normalde gelmeyeceği zaman haber verirdi. Dünkü arabadan kaçışından sonra emin olamasam da, yine bir şekilde haber verirdi sanırım.

Dün o arabadan indikten itibaren aklımdaki tek şey o andı. Sabahın erken saatlerine kadar uyuyamamış, sürekli onu düşünmüştüm. Konser beklediğimden çok çok daha güzel geçmişti. İlk belini tuttuğumda benden kaçmamıştı. Sonrasında ellerimizi o kenetlemişti. Konser boyunca sarılarak durmuştuk, sonunda onu omzuma almıştım. Ve evine bırakmadan hemen önce, öpüşmüştük. Aklıma geldiğinde elimdeki kupayı tezgaha bırakırken tekrar gülümsedim. Dün olacağını asla düşünmediğim, ve tahmin edemeyeceğim bir şeydi bu.

Dün bu anı yaşadıktan sonra birkaç saat çok mutlu olsam da, sonrasında aklıma gelen soru ile gerilmiştim. Şimdi ne olacaktı? Dün arabadan öyle inip gitmesi pişman olduğunu mu gösterirdi? Derse gelmeyip kaçacak mıydı? Derse gelse bile, nasıl davranmam lazımdı?

"Ahoj!" Her sabah olduğu gibi salonda Nisa'nın sesi yankılanınca geldiği için rahat bir nefes versem de, ne yapmam gerektiğini bilmediğim için biraz da gerilmiştim. Nisa'nın geldiği tarafa dönüp gülümsedim.

"Ahoj."

Çantasını yere bırakıp buzdolabından onun için her sabah koyduğumuz portakal suyunu aldı ve yanıma oturdu.

"Günaydın."

"Günaydın."

İkimiz de gülümseyerek birbirimize bakarken utanıp gözlerini kaçıran o oldu. İkimiz de sessiz bir şekilde, yüzlerimizde gülümsemelerimizle elimizdekileri içerken içeri İpek girdi. Karşımızdaki tezgaha yaslanıp bize baktı.

"Günaydın gençler?"

"Günaydın İpek." İkimiz de aynı anda konuşunca göz göze geldik ve gülüp başımızı eğdik. Resmen liseli gibi davranıyorduk.

"Sizde bir şey var."

"Ne var?"

"Bilmem, anlamadım. Bir değişiksiniz. Ama ben çözerim bunu."

"Değişik bir şey yok İpekcim." Kahvemin kalanını da kafaya dikip oturduğum yerden kalktım. "Hadi Nisa. Başlayalım."

Kafasını sallayıp elindeki şişenin kapağını kapattı ve tekrar buzdolabına koydu. "Başlayalım kaptan."

--

"Ogi, bittim." Nefes nefese kendini bıraktığında güldüm.

"Abartma, çok ağır bir şey yapmadık." Söylediğim şeyle kafasını yerden kaldırıp yüzüme baktı.

"Sen canavarsın. Valla bak."

Kalkması için elimi uzattım. O elimi tutup kalkarken, ben de aynı anda kalkması için kuvvetle çektiğimde oturduğu yerden fırladı. Fazla hızlı çektiğimden dengesini kaybetti, düşmemek için omzuma tutunduğunda gülümseyerek yüzünü inceledim. Yakınlığımızın farkına vardığında gözleri kaybolacak kadar gülümsedi.

patience // ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin