Bismillah 2. Bölümü yazıyorum ve Albedo'ya sövebileceğinizi şimdiden hissediyorum.- Maki
-02
Eve vardığımda saat 22.35'ti, herhalde Kaeya çoktan gideceği yere varmıştır diye düşündüm. Sucrose ve Klee birbirlerine sarılarak uyumuşlardı, sadece masanın orada loş bir ışık vardı. Eşyalarımı ve geri kalan elmaları masanın üzerine düzensizce bıraktıktan sonra odama gittim ve kapıyı kapatıp iç çekerek yatağımın üstüne oturdum, ardından dizlerimi karnıma doğru çekip başımı yasladım.
Geceleri insanlar için uyuma vakti olsa da benim için kafamdaki yoğun düşüncelerle sessizlik içinde boğuşmak için iyi bir zamandı fakat bugünkü düşünceler kendim hakkında değildi... Şimdiden kafamın içinde birsürü soru canlanmıştı bile fakat bu soruların çoğunun nedeni nezaketim ve isteklerim doğrultusundaki ikilemden kaynaklıydı ve ben her zaman kendimi yok sayan bir insan olmuştum, kendimden önce başkalarını düşünmek ve kırılmamalarını sağlamak benim için kişiliğimin bir parçası haline gelmişti resmen ve doğru şu ki herşeyin fazlası zarar.
Bugünkü sorular ise şunlardı: "Resmi ona vermekle iyi birşey mi yaptım?", "Fazla mı soğuk davrandım, onu kıracak birşey yaptım mı acaba?", "O da beni aynı bu şekilde düşünüyor mudur?", "Yanındaki kişi kız arkadaşı mıydı?" Tüm bunlar kafamın içinde dolanırken birden sorularım fazla özel hayata mı giriyor diyerekten kafamı dizlerimin üzerinden çektim ve derin bir nefes aldım.
Sadece yıldızları izlemeyi sevdiğini bildiğim birisi hakkında neden bu kadar çok düşünüyordum? Benim için çok fazla da önemi olmamalıydı mantıken. Benimkisi imrenmek miydi, kıskançlık mıydı yoksa birisini idolize etmeye başlamak mıydı anlayamıyordum, tek bildiğim şey çok fazla düşündüğümdü. Yeniden derin bir nefes almamın ardından arkadan bağladığım saçımdaki tokayı çıkarıp yatağımın yanındaki masa lambasının yanına koyup yorganı üzerime çekerek uyumaya çalıştım.
Ertesi sabah yine fazla dalgındım, tabağımdaki yemeği bile sürekli çatalımla itip duruyordum, yemek yiyemiyordum resmen. Sucrose bunu farketmişti, Klee'nin ağzına kaşıkla yemeği verirken bana dönüp sordu. "Albedo, dün birşey mi oldu?" Sorusuyla irkilmiştim fakat "yoo, hayır yani bilmiyorum." Diye cevap vererek sorusunu geçiştirmemin ardından Sucrose hiç de tatmin olmuşa benzemiyordu, yüzünde kuşkucu ve somurtkan bir tavır vardı Klee ise kendi halinde yemeğini yerken birden yüzüme meraklı bir ifadeyle baktı. Yalan söylememin pişmanlığını bastırmak için konuyu değiştirmeyi düşündüm ama aklıma hiçbirşey gelmedi.
Sucrose birşeyler olduğunun farkındaydı ve sürekli masadan göz ucuyla beni kesiyordu, bakışları rahatsız edici gelmeye başlayınca masadan kalktım ve odama gidecektim ki birden bana seslendi. "Albedo, bu arada dün söylemeyi unuttum ama Mondstad'da bir resim sergisi olacakmış işin yoksa sende gelip katılmak ister misin? Bu senin kendini gösterilmen adına büyük bir firsat." Dedi. Sucrose'un sesi çekingendi bu sefer, sanki kızmamdan korkuyor gibiydi.
"Üzgünüm Sucrose, fakat sanatı kendim için yapıyorum." Dedim ve odama girip kapımı kapattım. Sucrose kapımın yakınına geldi, sesinde hâlâ istekli bir ton vardı. "Albedo gelseydin eğer sergi akşamı Tavern'da eğlenmeye de gidebilirdik, lütfen." Diye yalvarırmışçasına kapımı çaldı. Tavern kelimesi bir şekilde tanıdık gelmişti ve dünü düşündüm, sonra birden Rosaria'nın Tavern'e gitmekten bahsettiği geldi aklıma. Kapımı geri açtım ve Sucrose'a sordum. "Sergi ne zaman?" Bu sefer tek kaşını kaldırmış halde bana bakan bir Sucrose vardı karşımda, çok geçmeden sorumu cevapladı. "5 gün sonra." Yine elimi boynuma götürerek Tavern hakkında soru sormak üzere Sucrose'a baktım. "Bu arada Sucrose, Tavern nerede biliyor musun? Yani ben Mondstad'a çok gitmedim de..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
picture of him| Kaebedo
FanfictionFandom için adam akıllı hikaye yazmaya geldim. (Askiya alindi) İnsanlarla iletişimi pek iyi olmayıp kendini küçüklüğünden beri kendini resim çizmeye adamış Albedo'nun tanımadığı birisinin resmini çizmesi hayatının yeni bir dönemine giriş yapmasını s...