Albedo'nun bakış açısına comeback.-Maki
Tüm bu olayların ardından üç hafta geçti ve üzerimde adlandıramadığım bir yorgunluk vardı bunun yanı sıra uyumadan 2-3 kat fazladan düşünmeye başlamıştım. Önceden bunu pek dert etmezdim açıkcası fakat artık eski hayatımın hissettirdiğinden daha farklı bir his vardı üzerimde.
Eve geri döndüğüm bu günler boyu odamdan çıkmıyordum sadece resim yapıyordum, aynı Kaeya'nın dediği gibi resim yapmak duygularımı belli etmemin en iyi yoluydu. Bazenleri ise Klee yanıma geliyordu ve içimde biriktirdiğim şeyleri nasılsa anlamaz diyerekten ona anlatıyordum. Sucrose'a gelecek olursam, üzerinde bir sessizlik hâkimdi. Cümleleri kısa kısa ve netti aramıza soğukluğun girdiği aşikârdı.
Kaeya'ya kırılmıştım ama kafamda sürekli kendimce bahaneler üretiyordum çünkü olanlara inanmak gibi bir isteğim yoktu o güne dair şeyleri bile hatırlamakta o kadar zorlanıyordum ki kendime küfrediyordum, Sucrose ile aram soğuk olmasa belki olayları üstü kapalı şekilde anlatabilirdim fakat yine de benimle dalga geçebilir düşüncesi o kadar vücuduma işlemişti ki sadece korkuyordum ayrıca onu bırakıp gitmem de büyük bir saçmalıktı. Yeni tanıştığım birisine karşı Sucrose'u bırakıp gitmiştim oysa ki o hep yanımdaydı.
Yine odamda boş bir tuvale mavi renge batırdığım fırçamı gezdirirken Klee odaya girdi, bu sefer onu anlamlandıramadığım saçma duygularımla boğma fikri yoktu aklımda buna bir son vermeliyim diye düşündüm o küçücük bir çocuktu sonuçta. Klee'nin yüzü aşırı gergindi ve elleri titreyecek gibi olduğunu gördüm. Koşarak yanına gittim çünkü Klee'yi genellikle böyle aşırı nadir görüyordum. "Klee ne oldu, iyi misin?" Diye sorduğumda Klee kapının dışarısını işaret etti. Kapının ardını görebilmek için kapıyı açtığımda Sucrose'un oturduğu yerde sessizce ağladığını gördüm.
Açıkcası bu Sucrose'u ilk defa ağlarken görüşümdü çünkü genellikle Sucrose üzülse bile içine atan birisiydi ben rol yapmada hiç iyi değildim hemde hiçbir zaman, fakat Sucrose mutluluk harici duygularını gizlemekte o kadar iyiydi ki onu ağlarken görmek içimde büyük bir burukluğa sebep olmuştu. Yavaş adımlarla Sucrose'un yanına gidip bir elimi omzuna koydum ama utandığını farkettiğimde yüzünü yastığa gömüp gizlemeye çalıştı. Elimi geri çekip Sucrose'un kolundan tutarak kendime çevirdim ve yüzündeki göz yaşlarını baş parmağımla sildim, bu sefer bana karşı koyacak bir harekette bulunmamıştı.
"Sucrose, iyi misin?" Diye sordum çekingen bir ses tonuyla. Sucrose nefes alış-verişi yavaşlayınca konuşmaya başladı. "Bilmem farkında mısın ama hiçbirşey eskisi gibi değil, seni piknik yapmaya gönderdiğimden beri herşey çok farklılaştı sen bizden uzaklaştın hayatına bir anda yeni insanlar girdi ve bana hiçbirşey anlatmaz hâle geldin. Küçükken bir söz vermiştik hatırlıyor musun? Birbirimize herşeyi anlatma sözü, ama bu sözü tutan tek taraf ben oldum, sadece şunu merak ediyorum Albedo, neden bana güvenmiyorsun?" Sucrose sözlerini bitirdiğinde iç dünyasında çektiği acı sanki fiziksel bir acı yaşıyormuşcasına yüzüne vurmuştu, pişmanlık benimde tüm vücuduma vurduğu için sadece kafamı eğip bi süre zemini izlemiştim ne diyebilirim bilmiyordum çünkü.
Bunun yanı sıra kavga edip barışmaya çalışan küçük çocuklara benziyorduk dışarıdan. Klee bizi izliyordu aslında onu görmemiş gibi davranacaktım rahatsız olmasın diye fakat gözümün bir anlığına ona kayması ile yanımıza geldi ve ortamıza oturdu. Yüzüme dönerek şunları söyledi. "Bana anlattıklarını neden ona anlatmıyorsun?" Bunu demesinin ardından Sucrose ile aynı anda yüzümüzü Klee'ye çevirdik fakat Klee o kadar rahat gözüküyordu ki sadece bizi umursamayıp koltuktan inerek odasına gitti.
Klee gittiği sırada yine sessizliğe gömülmüştük. Sucrose sessizliği bozan kişi oldu. "Nedir bu bana anlatmadığın, gerçi seni zorlamayacağım hep yaptığın gibi es geçebilirsin." Dedi Sucrose. Yine korkularım ön planda olsa da artık anlatmaktan başka çarem kalmamıştı, umarım bu belirsiz duygularımı Sucrose kötü bir şekilde karşılamaz diyerek konuşmaya başladım. "Öncelikle herşey için özür dilerim seni birçok şey için önceden bilgilendirmem gerekirdi fakat yapamadım aptal gibi davrandım mantığımın ağır bastığı kişiligimi duygularımın ele geçirmesi beni çok korkutuyor sanki bu duygularım beni bambaşka bir insana dönüştürüyor kendimi tanıyamıyorum." Diyerek yüzümü kapattım ellerimle ve dizlerime doğru eğildim. Sucrose kafasını eğdi ve sordu. "Nedir bu tam olarak bahsettiğin yani böyle hissetmene sebep olan şey nedir Albedo?" Lütfen kötüye gitmesin hiçbirsey diye umaraktan cümlelerime devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
picture of him| Kaebedo
FanfictionFandom için adam akıllı hikaye yazmaya geldim. (Askiya alindi) İnsanlarla iletişimi pek iyi olmayıp kendini küçüklüğünden beri kendini resim çizmeye adamış Albedo'nun tanımadığı birisinin resmini çizmesi hayatının yeni bir dönemine giriş yapmasını s...