Öncelikle hepinize merhaba bölüm yazmayalı baya oldu fakat şuan boş vakit bulduğum için yazıyorum, hikayeyi birkaç bölüm sonra bitireceğim çünkü kafamda bir sürü konu birikmiş durumda ve bu yüzden onlara odaklanmak istiyorum bu kitapta benim ilk kitabım olduğu için fazla acemice ama sevilmesi hoşuma gitti destekleriniz içinde sağolun.
-makiGüzel geçen gecenin ardından Kaeya ile trene bindiğimizde camdan bakıldığında gözüken çok güzel bir manzara vardı, sanki özellikle hafızama kazımam için oluşturulmuş gibiydi bu yüzden bunu fırsat bilip her yeri detaylıca incelemeye koyulmuşken Kaeya'nın kafasını omzumda hissedebiliyordum, açıkcası Kaeya kesinlikle uzun yol insanı değildi sürekli yolun yarısında uyuyakalıp sonlarına doğru geldiğimizi sezip aniden uyanan tiplerdendi.
Kaeya'nın üstünü bir örtü ile güzelce örttükten sonra lacivert ve upuzun olan saçlarını okşamaya başlamıştım bile, dün gece birbirimize herşeyi itiraf ettikten sonra daha rahat hissediyordum ama sanki yeni bir çift değildik, ikimizin arasındaki bağ çok farklıydı, belki de uzun zamandır sürekli vakit geçirdiğimizden kaynaklıydı ama sanki 20 senelik çiftmişiz gibi hissediyordum. Tek değişen şey Kaeya sayesinde kendime ördüğüm duvarları yıkmış olmamdı.
Kaeya uyurken hem manzarayı izliyor, hem saçlarını okşuyor hemde uyurken bile muazzam gözüken yüzüne ve saçları gibi lacivert olan uzun kirpiklerine bakıyordum ara sıra. İlk tanışma anımız ve şimdi kurduğumuz hayaller herşeyiyle güzel hissettiriyordu.
Gelmemize çok az kaldığında Kaeya birden yattığı yerden fırlayıp uyanmıştı, bazen cidden bir alarm gibi davranıyordu. Kaeya'nın yeni uyanmış şaşkın yüzüne baktığımda hafifçe gülümsedim. "Gelmemize az kaldı, toparlansak iyi olur." Dediğim sırada Kaeya'da gözlerini ovuşturup yanağımdan bir kere öptükten sonra eşyaları toplamama yardım etti.
İndiğimizde Kaeya bir eliyle elimi diğer eliyle de bavulu tutmuştu Tavern'e vardığımızda bizi el ele tutuşurken gören Diluc Kaeya'ya direkt bir bakış attı, ardından bavullarımızı yerleştirmemize yardım ettikten sonra ikimize de birer elma suyu koyarak başımıza geçti. "Görüyorum ki aranızdaki ilişki ilerlemiş, tahmin edileceği üzere... fakat birgün babam geri dönerse ne yapacağınızı hiç düşündünüz mü?" Kaeya bu soru karşısında pek etkilenmiş gibi gözükmüyordu. "Babamla bizzat ciddi olduğum hakkında ben konuşacağım zaten şuanda yok ve babam gitti mi birkaç sene boyu gelmiyor o zamana kadar ben ve Albedo'da kendimize bir düzen oturturuz. Sucrose birlikte olduğumuzu öğrense birşey demez değil mi?" Diye sorarak arkasına yaslandı ve elma suyundan bir yudum aldı. "Hayır aksine o olmasaydı sana karşı olan hislerimi daha net şekilde adlandıramazdım." Dediğimde ikimizde birbirimize gülümseyerek baktık.
Diluc hâlâ ciddi bir şekilde bizi izliyordu fakat babasının nasıl biri olduğunu bildiği için kardeşi adına korktuğu yüzünden okunuyordu. Kaeya konuyu dağıtmak adına ağzını açtığı sırada kapı açıldı ve içeriye iyi görünüşlü ve bakımlı bir adam girdi, zengin olduğu giyindiği markalar ve camdan gözüken durumu iyi olan insanların kullandığı at arabasından belliydi.
Adam şapkasını çıkarıp oturduğunda etrafa bir göz attı, Diluc bunu farkedince hafifçe bize yaklaştı. "Bunları sonra konuşuruz." Diyerek yanımızdan ayrıldı. Diluc adama istediği şarabı büyük bir özenle doldurduktan sonra adam birden ayağa fırladı. Herkesin bakışları da otomatik olarak adamın üzerine kaymıştı. Adam Kaeya'yı çizdiğim tabloyu göstererek konuşmaya başladı. "Bu tabloyu inceleyebilir miyim? Muhteşem gözüküyor." Diluc tabloyu indirip adamın eline verdiğinde Kaeya bir elini omzuma attı ve kulağıma fısıldadı. "Yeteneğin herkesin ilgisini çekiyor." Duyduklarım karşısında kızaran yanaklarımı gizleyemesem de bu beni cidden mutlu etmişti.
Adam tabloyu inceledikten sonra bir Diluc'un yanına gitti. "Tablonun fiyatını öğrenebilir miyim? Gerçekten usta birisinin elinden çıkmış gibi gözüküyor." Diluc ne diyeceğini bilemezcesine bir bahane düşünürken adam ellerini tablonun üzerinde gezdirip kendinden geçermişcesine Diluc'tan bir cevap bekliyordu. Kaeya ise bunları gördüğünde ayağa kalktı ve adamın elinden tabloyu aldığında
"Bu tablo satılık değil." Diyerek
sinirli bir ifadeyle adamı yanıtladı. Adamın yüzü hiç bozulmamıştı aksine gülümsüyordu. "Bunu tablodaki kişi değil çizen kişi karar vermez mi?" Diye sordu özgüvenli bir edâyla.Bakışlar bu sefer bana dönmüştü. Diluc "tablonun çizeri orada oturan sarışın beyfendi." Diyerek beni gösterince Kaeya'nın yüzü daha da sinirli ve aynı zamanda üzgün bir hâl almıştı. Adam bana doğru yaklaşıp tipimi süzerekten yanıma oturdu. "Gerçekten çok yetenekli gözüküyorsunuz, sizin gibi yetenekli insanların daha da fazla keşfedilmesi lazım ve size yardımcı olmak adına bu tabloyu satın almak istiyorum 1 milyon mora ve isterseniz daha da üstü bir fiyata anlaşabiliriz karar sizin. 3 gün sonra buradan gideceğim size sunduğum fırsatı güzelce değerlendirin derim." Diyerek yanımdan kalktı ve şapkasını alarak hesabı ödeyerek gitti.
Kaeya tabloyu yerine geri astı ve yanıma oturdu. "Ne aptal bir adam, tabloyu satmamızı istiyor, orda bizim tanışma hikayemizin başlangıcı var." Diyerek gülümsedi ve saçlarımla oynamaya başladı. Ben ise düşünceliydim 1 milyon mora ile birkaç yıllık geçimimizi en iyi şekilde sağlayabilirdik hatta Liyue'den bir ev bile alabilirdik bu Kaeya ile hayalini kurduğumuz yaşantıydı.
Düşüncelerimi Kaeya ile paylaşmam lazımdı ama Kaeya'nın da haklılık payı vardı o tablo bizim başlangıcımız olmuştu. Ben bunları düşündüğüm sırada Diluc yanımıza geldi ve tahmin edilebilir bir şekilde beklediğim soruyu sordu. "Ne yapacaksınız adam gayet iyi bir fiyat teklif etti." Kaeya hemen cevapladı. "Gerekirse en berbat işte çalışır ama yine de paramı kendim kazanırım aniden ortaya çıkmış herifin teki yüzünden anılarımın en önemli parçasını çöpe atacak değilim." Dedi. "Ama tabloyu satarsak istediğimiz hayat adına daha hızlı bir adım atmış olmaz mıyız? Liyue'de istediğimiz evde yaşar ve tablodan elde ettiğimiz gelirle birkaç yıl boyu karnımızı doyurabiliriz." Dedim bu sefer.
Kaeya şaşırmış bir ifadeyle yüzüme bakıyordu ben ise fikrimi belirttiğim için anlık bir şekilde pişmanlık duymuştum ama Diluc'ta benimle aynı fikirdeydi yanlış birşey dediğimi düşünmüyordum bu Kaeya ile ilk zıtlaştığımız seferdi. "Para eninde sonunda bitecek birşey peki sonrasında ne yapacağız o adamın güvenilir olup olmadığını dahi bilmeden kendini böyle bir riske mi sokacaksın Albedo?"
Burda Kaeya'nında haklılık payı büyük olsa da adam gayet zengin birisine benziyordu söylediği miktarı rahatlıkla karşılayabilecek türde hemde ama kafam bu ikilem karşısında çok karışmıştı.Bir an yanımda Sucrose'un olmasını umdum o hep bi kahraman gibiydi ne zaman yanlış kararlar versem ya da bir konuda kararsız kalsam beni nazikçe düzeltiyordu ama burda adamın da dediği gibi karar vermesi gereken bendim ve bunun için sadece 3 gün sürem vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
picture of him| Kaebedo
FanfictionFandom için adam akıllı hikaye yazmaya geldim. (Askiya alindi) İnsanlarla iletişimi pek iyi olmayıp kendini küçüklüğünden beri kendini resim çizmeye adamış Albedo'nun tanımadığı birisinin resmini çizmesi hayatının yeni bir dönemine giriş yapmasını s...