Uzun bir aranın ardından hepinizi merhaba! Varlığım unutulsun istemezdim ama işte buradayım geri döndüm, bu fic'i bitireceğime dair de hepinize söz vermiştim ve biraz geç olsa da bu sözümü tutuyorum gitme ve uzun süre yazmamamın özel bir sebebi yok sadece derslerdi ama şuanda hazır tatildeyken sizleri merak içinde bırakmayayım dedim.
Atlattığımı sandığım korkular bir anda yeniden tüm vücudumu ve beynimi ele geçirmişti sanki üst kattaki odaya çıktığımda dizlerimi yavaşça kendime çekip terler akan alnımı dizlerimin üzerine koyarak ellerimle kulaklarımı kapattım çünkü sesler bir türlü susmak bilmiyordu. Binlerce ses iç içe geçip beni rahat bırakmamaya ant içmişlerdi sanki.
Hayatım boyunca asla karşıma büyük teklifler sunulmadı ben hep aynı bendim, hayatımı hep aynı yaşamıştım ama şu birkaç ay içerisinden ilk defa tattığım hisler olmuştu; birisini ilk defa bu kadar önemsemiştim, ilk defa bir insan beni bu kadar mutlu etmişti, ben ilk defa aşık olmuştum. Kaeya bana hislerimi anlamlandırmayı öğretti, ama neden şuan ne yapacağıma konusunda Sucrose'un yardıma gerek duyuyordum?
Bu belki de Kaeya'nın ilk defa bu yönünü görmem ve onu kaybetmekten korkmamdan dolayı olan bir dürtüydü. Şuanda burda durmak sadece vakit kaybıymış hissi yaratıyordu üzerimde o yüzden eşyalarımı topladım ve eve geri dönmek adına hazırlık yaptım eminim o sakin yerde daha mantıklı düşünebilirim diye geçirdim içimden.
Kapıyı açtığımda ise karşımda Kaeya yüzü endişeli ve şoka uğramış bir şekilde duruyordu eli havada kaldığına bakılırsa kapımı tıklatmak üzere olduğu belliydi, gözlerinin içi titriyordu. "Albedo hemen öylece gidemezsin birlikte oturup mantıklı bir karar verebiliriz." Açıkçaşı şimdi dedikleri ve önceden dedikleri hiç uyuşmadığı için sinirlenmiştim. "Yaptıkların ve dediklerinin ne kadar çeliştiğinin farkındasındır umarım." Diyerek aşağı indim ve Diluc'a gideceğimi haber verdiğimde Kaeya öylece beni izliyordu ama dediklerim karşısında ruh gibiydi.
Eve dönüş yolunun yarısını tamamlamıştım bile ama hava soğumuştu, bir an aklıma Kaeya'nın sıcak kolları gelmişti ama şuan mevzu bu değildi. Evin oraya yaklaştığımda Klee'yi camda görünce sıcak bir gülümsemeyle el salladım modum düşük gözükseydi Klee hemen anlardı çünkü.
Kapının oraya gelip ayakkabılarımı çıkaracağım zaman arkamda birisinin varlığını hissetmiştim iri cüsseli ve gölgesi ışığı tamamen kapatabilecek kapatsiyedeydi. Kaeya mıdır acaba diye düşünerekten arkamı dönmeye çalıştığımda karnımdan koca bi tekme yemiştim hatta ağzımdan çıkan kanlar çimenlerin üzerine gelmişti. Ben soluklanamadan bana tekme atan kişi Klee kapıyı açmadan hızlıca beni kucağına alıp siyah bir arabanın içine koymuştu.
Canım aşırı yanıyordu bilincimi kaybetmek üzereydim her yer bulanık gözüktüğü için beni arabaya koyan kişinin kim olduğunu bile anlayamadan ellerim ve ağzım bağlanmıştı. Bilincim gitmek üzereyken aklıma Kaeya'nın gözleri titreyerek arkamdan bana baktığı an geldi , gözlerim dolmuştu ama bu haldeyken hiçbir şey yapamıyordum sonrasında ise bilincimi tamamen kaybetmiştim.
...
Diluc bardakları özenle raflara yerleştiriyordu bir yandan da üvey kardeşinin 5. Bardağını bitirişini izliyordu. "Alkole dayanıklısın anladık ama yakında cidden bayılacaksın bırak içmeyi ve çok düşünmeyi, eminim ki Albedo doğru bir karara varacaktır." Kaeya bardağın dibini bitirdikten sonra bardağı sertçe tezgahın üstüne koydu. "Hayır aptallık ettim konu tabloyu satıp satmaması değil benim ben merkezci davranıp onun adına konuşup kafasının karışmasını sağlamam, bana sinirlenmekte çok haklı, ama Diluc, çok korkuyorum.. ya tabloyu satarsa ve yeni bir başlangıç yaparak yüzüme bakmazsa?"
Diluc eline aldığı toz bezi ile bardakların içini silerken bir anda Kaeya'nın kafasına vurdu. "Saçmalama, zaten satmak istemesinin asıl amacı ikinizin hayalini kurduğu Liyue'deki evi almak değil miydi?" Kaeya kafasını koyduğu elinin arasından hafifçe gülümsedi. "Doğru..." Diluc kardeşinin bu hallerini görünce göz devirip derin bir iç çektikten sonra eğilip Kaeya'nın gözlerine baktı. "İşte bu yüzden düşüncelerinin saçma sapan yerlere gitmesine izin verme." Diyerek arkasına geri döndü.
Aradan 5 dakika geçmişti Kaeya uyuklamak üzereydi Diluc ise içki ve şarapların şişelerinin tozunu alıyordu ki birisi terler içinde kapıyı aniden çarparak içeri girdiğinde hem Kaeya hemde Diluc gözlerini hemen yeşil saçlı kıza çevirdiler. "Albedo'yu gördünüz mü? Buradadır değil mi? Çimenlikteki kan Albedo'ya ait olamaz hayır lütfen olmasın..." Sucrose çok şiddetli bir şekilde titriyordu ve yanakları kıpkırmızı olmuştu neredeyse ağlayacaktı. Kaeya ve Diluc hemen Sucrose'un yanına koştular.
Kaeya Sucrose'un soluklanmasına yardım ederken Diluc'ta bir bardak su getirdi. "Sucrose şu olayı düzgün bir şekilde açıklayabilir misin?" Diye sordu Kaeya Sucrose'a suyu uzatırken. "Klee Albedoyu evin orda görmüş fakat sonra Albedo kaybolmuş dışarı çıkıp baktığımda ise yerde bir avuç kan vardı, çok korkuyorum." Kaeya duydukları karşısında büyümüş gözlerle sadece donakalmıştı kardeşinin durumunu farkeden Diluc Kaeya'nın sırtını okşayıp konuşmaya çalışacakken Kaeya aniden ayağa kalktı. "Siz burada kalın ben her şeyi halledeceğim." Diyerek ceketini aldı ve kimsenin bir şey demesine fırsat kalmadan Tavern'den çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
picture of him| Kaebedo
FanfictionFandom için adam akıllı hikaye yazmaya geldim. (Askiya alindi) İnsanlarla iletişimi pek iyi olmayıp kendini küçüklüğünden beri kendini resim çizmeye adamış Albedo'nun tanımadığı birisinin resmini çizmesi hayatının yeni bir dönemine giriş yapmasını s...