Harry yattığı yerde sağ dirseğinin üzerine yükselip yanında yatan adama döndü. Kafasını yumruk yaptığı eline yasladı. Saat neredeyse öğlen olmuştu ama Louis hâlâ uyuyordu. Yorulması gereken Harry değil miydi? Sonuç olarak o tatlı acıyı çeken oydu?
"Louis? Eğer biraz daha uyanmazsan ambulans arayacağım sevgilim. Beni korkutuyorsun. Lou?" Louis ufak bir mırıldanmayla Harry'ye biraz yaklaştı. Kolunu sevdiği adamın beline sarıp üzerine doğru çekti.
"Louis!" Harry kıkırdayıp zorlamadan kendisini kocasının kolları arasına bıraktı. Louis bir eliyle Harry'nin belini tutup diğer elini sevdiği adamın saçlarına çıkardı.
"Biraz daha uyuyalım Hazz, sana sarılarak uyumayı özlemişim."
Harry uykulu uykulu mırıldanıp kollarını iyice kendisine saran Louis ile ufak bir kahkaha attı. Bugün biricik aşkının doğum günüydü, bugün ne isterse yapmaya hazırdı ama Hannah'nın onların gelmesini beklediğini biliyordu.
Harry konuşmak için dudaklarını araladığında Louis kollarını sıkılaştırıp konuşmasını engelledi. Harry de hiçbir şey söylemeden kafasını sevdiği adamın göğüsüne koyup kokusunu içine çekerek uyuyakaldı.
İlerleyen saatlerde ikili uzun süre çalan telefonun sesine uyanmıştı.
"Evde değiliz." Louis mırıldanıp sarıldığı bedene biraz daha sokuldu. Harry arkasındaki bedenden biraz uzaklaşıp komodinin üzerindeki telefona uzandı. Telefonu eline aldığında telefon susmuş birkaç saniye sonra tekrar çalmaya başlamıştı. Kimin aradığına bakmadan telefonu kulağına götürdü.
"Harry! Tanrım! Lütfen kaldığınız yerden çıkmayın!" Harry kafasını yastıktan kaldırıp Louis'ye döndü. Duyduğu cümleyi anladığında kaşlarını çattı. "Niye? Bir şey mi oldu Liam?"
"Kim nerden buldu bilmiyorum ama dün evden çıkarken fotoğraflarınız çekilmiş. Evinizi öğrenmişler. Şimdi bana konum at Zayn ile birlikte çocukları alıp yanınıza gelelim." Harry Louis'yi rahatsız etmemek için hızla ayaklanıp yerde bulduğu eşofmanı altına geçirdi. Bir eliyle telefonu tutup eşofmanı giymek zor olsa da giymiş ve aşağı inmişti.
"Ne demek evi bulmuşlar. Liam şunu düzgün anlatır mısın?" Liam öğrendiği her şeyi tek tek Harry'ye anlatırken Harry mutfağa girip kalçasını tezgaha yaslayıp dışarıya bakmaya başlamıştı. Liam stresle evinin salonunda oradan oraya yürürken göz ucuyla çocukları hazırlayan Zayn'i izliyordu.
"Pekala.. En azından Louis artık hediyesi için 'bu çok fazla Harry bunu kabul edemem' diyemez. Madem geliyorsunuz gelirken çikolatalı pasta da alabilir misiniz? Louis'nin pastasını burada keseriz. Hem Niall da gelir hm?" Harry sıkıntıyla cama doğru yaklaşıp telefonu tutmadığı elini camın pervazına yasladı.
Liam onaylayıp telefonu kapatınca Harry Liam'a konum atıp telefonu eşofmanın cebine koydu. Giydiği eşofmanın Louis'nin ona büyük gelen ama yine de sürekli giydiği eşofman olduğunu bile anlamamıştı.
Dışarıda yağan karı izlerken üzerini giymiş bir şekilde mutfağa giren sevdiği adamı bile farketmemişti. Arkasından beline sarılan kollarla ufak bir korku atlatıp kafasını arkasındaki adamın kafasına yasladı.
"Sorun ne Hazz? 'önemli değil' deme. Moralini bozan şeyi öğrenmek istiyorum." Harry sevdiği adamın kollarının arasından çıkıp ona döndü.
"Salona git Louis. Geliyorum bende." Louis Harry'nin otoriter sesiyle kaşlarını çatıp salona geçti. Louis salona girerken dünkü gibi Harry de yukarı çıktı. Dün gece kaldıkları odaya girdi. Büyük çantayı açıp üzerine bir kazak geçirdi. Odadan çıkıp karşıda çalışma odasına girdi ve çekmecede duran kağıt yığınını alıp aşağı indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Addiction // Larry Stylinson
FanfictionTanrım,kurtar beni, benim uyuşturucum benim bebeğim Hayatımın geri kalanında kullanacağım ~ Harry! 21! Louis! 23!