İnsan dibe batmadan yukarı çıkamazmış. En dipteyim. En diptesin.
Ve sen, sen benim bu dipteki tek kurtuluşumsun. Yakında görüşmek dileğiyle...İ G.M
Kimsin sen? Neden bana ihtiyacın var? Beni nereden tanıyorsun? Bana nasıl olur da bu kadar yaklaşabiliyorsun? Sınırlarımı bu kadar kolay ihlal edip kurtuluşun olduğunu iddia edebiliyorsun?
İşte aklımda olan sorular bunlardı. Bu böyle nereye kadar devam edecekti bilmesem de son gönderdiği notlara bakılırsa karşıma çıkması an meselesiydi.
Dışarıya karşı hiçbir şey yansıtmadan düz bir ifadeyle cebime sakladım ve keskin bakışlarla etrafımı süzdüm. Herkes kendi halindeydi. Absürt hiçbir şey yoktu. Kimse şüpheli durmuyordu. Kimseye de bir şey soramıyordum. Bu da elimi kolumu bağlayan bir başka şeydi işte. Hiç arkadaşım yoktu. Görünmez gibiydim. Bunu ben istemiştim zamanında ve birkaç gün öncesine kadar da gayet memnundum bu durumdan. Çünkü insanların yetimhanede yaşayan çocuklara karşı hissettiklerini biliyordum. Ya korkup uzak duruyorlar ya da acıdıkları için yanlarında tutuyorlardı. Benim başıma gelen ikincisiydi. Insanların bana ilk baktıklarında gördüğü şey yakışıklı bir çehreden ibaretti çünkü. Sakin ve soğuk yapım kızların ilgisini çekerken şu son birkaç aydır bu da umrumda değildi. Zira hayatımda bütün kızları unutturacak biri zaten vardı. Yasak ve bir o kadar da çekici biri..
Aklıma gelen yüzle cebimden telefonumu çıkarıp ondan gelen bildirimlere baktım. Zaten başka birinden bildirim beklemiyordum. Hızla mesajına tıkladım. Mesaj değil bir fotoğraftı. Dudağımın kenarını ısırırken telefonu biraz daha sakladım ve attığı nudeyi ekranı büyüterek incelemeye başladım. Siktir, beni nasıl delirteceğini iyi biliyordu.
Selim: bunu atarken aklından ne geçiyordu?
Bir dakika geçmeden bildirim geldiğinde sırıttım. Telefonunun başında bekliyordu demek..
C: azgın bir Selim tabiki sevgilim.
C: seni çok özledim...
Selim: öyle olsun.
Selim: bu gece benimsin.
Son dersin hocası gelince telefonu bırakmak zorunda kaldım ama aklım hâlâ o fotoğraftaydı. Siktir, bu gece çok eğlenceli olacaktı..
🖇🖇
Hava mayıs aylarının sonlarında olduğumuza bakmaksızın geceleri buz gibiydi. Hele yurt.. yazın bile dışarısı yanarken içeride kar yağardı sanki. Öyle soğuktu burası. Yere çıplak ayak basamazdık. Ama bu şuan benim zerre kadar umrumda değildi. Bir an önce onu görmek istiyordum bu yüzden hareketlerimi soğuktan değil sabırsızlığımdan hızlandırıp üstümü başımı giydim ve ayakkabım elimde sessiz adımlarla odadan çıktım. Bakıcılar koridorlarda dolaşıyordu. Onlara yakalanmamak için kolonun arkasına gizlendim. Adam koridorda gözden kaybolunca merdivenlerden inmeye başladım. Cebimdeki telefon art arda titriyordu. Dikkatimi dağılmasına izin vermedim yine de.
Kapıdan çıkmamla ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Soğuk havaya aldırmadan bahçe içinde sigara içen güvenlik görevlisine başımla selam verdim. Rüşvetçi pislik, dudaklarındaki iğrenç sırıtışla selamımı aldı, kenara geçip gitmeme izin verdi. Arkamdan bakacağını biliyordum.
Uzun bacaklarım sayesinde büyük adımlarla yurdun arka sokağına girdim. Beni bekleyen tanıdık beyaz arabanın plakasına üstünkörü bir bakış atıp yolcu koltuğunun camını tıklattım. Kilit sesi kulaklarıma ulaşırken anında soğuktan buz tutmuş bedenimi arabaya soktum. Ani sıcaklıktan ürperip titrerken dudağıma yapışan rujlu dudaklara tepki veremedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille (GAY)
Mystery / ThrillerÖldüm ve yepyeni bir hayata, aynı beden içinde yeniden yaşamaya başladım. Mezarımda benim adım var. Ama ceset, hayatını yaşadığım çocuğa ait. O çocuk artık benim.