İyi okumalar!
''Selam gençler.'' Sağlam elimi Sıla'nın karşısında oturan gencin omzuna koyup sertçe sıkmamla bana dönen gençlere sırıttım. Hepsi hayalet görmüşe dönmüştü. Gülen yüzleri bembeyaz kesilmiş, gülüşleri yerini tedirginliğe bırakmıştı.
''Görkem?" Sıla şaşkınlıkla adımı mırıldanırken omzunu sıktığım çocuk inledi. Sırıtışımı silmediğim gibi bakışlarımı kız kardeşimden ayırmadım. Diğerleri zaten sikimde değillerdi.
''Bugün kardeşimle yemek istedi canım. Boş yerde var hem.'' Dedim rahat rahat.
''Bo-boş yer yok ki.'' Kızlardan biri kısık bir sesle konuştuğunda göz ucuyla ona baktım. Başını anında tabağına indirdi. Benimle göz göze gelmekten bile çekiniyordu ama laf atmaktan da geri kalmıyordu.
Önümde omzunu sıktığım çocuğun ensesinden tuttuğum gibi yere fırlattığımda yeri boyladı. Yemekhanede bir uğultu oluşurken boşalan yere oturup daha yenmemiş yemeğini önüme çektim. Masadaki çocuklar korkudan titrerken etraftakilerin bakışları ve fısıldayışlarını duyuyordum. Kaşığı elime alıp çorbaya daldırdım fakat o çocuğun dokunduğu düşüncesi bile midemi bulundurmaya yetmişti. Tepsiyi de çocuğun üstüne fırlattım ve bir çığlık koparken yanımda korkuyla arkadaşına bakan çocuğa işaret verdim.
''Git bana bir tepsi yemek getir.''
''B-ben mi?" Korkuyordu. Korkudan göz bebekleri titriyordu ama belli etmemek için yaşının verdiğinden fazla çabaya giriyordu. Üstüne doğru eğildiğimde geriye kaçtı. Tek kaşım usulca kalkarken sahte bir tehditkârlıkla sordum.
''Benim mi almamı istersin koçum?"
Elebaşları buydu herhalde ki sorumla arkadaşlarına döndü. Onlardan cesaret almaya çalışır gibiydi ama diğerleri bakışlarını kaçırdı. Onlardan hayır gelmeyeceğini anladığında ise tereddütle yerinden kalktı. Arkamı dönüp hâlâ eski yerinde duran Emre'yi çağırdım.
''Emre! Gelsene.'' Emre sırıtarak sırtını duvardan ayırıp masaya doğru gelirken yanımda ayaktaki çocuğa baktım. ''Tepsi iki olsun.''
O giderken Emre yanıma geldi. Çenemin ucuyla masayı yanımı gösterdiğinde bacaklarını genişce açarak, beni taklit ederek oturdu. Kolumu Emre'nin arkasından sandalyenin üstüne attım. Fazla gevşektim. Bu bebelerin karşısında nasıl ciddi durabilirdim ki zaten?
''Hallettim abi.'' Emre kulağıma fısıldadı. Onayla başımı salladım. Kameralar kapanmış, öğretmenlerin yemekhaneye girmesini engellemişti Emre. Ona bugün 'Görkem usulü' bir işim olduğunu söylediğimde benim için her şeyi halledeceğini söylemişti. Kimsenin kaArkamaacağını bilerek rahattım. Küçük yılanların kulağını çekecektim sadece. Onlara Sıla ile uğraşamayacaklarını uygulamalı gösterecektim.
Arkama şöyle bir baktığımda fırlattığım çocuk gitmişti. Yerde yemek artıkları aynı attığım gibi duruyordu. Yüzümü ekşittim.
''Giderken pisliğini temizlemeyi unutmuş sizin arkadaş.'' Diye söylendim memnuniyetsizce. Sonra değerledirircesine çıtı çıkmayan bebelere baktım.
''Hmm.'' Kızlar arasında gidip gelen bakışlarım Sıla'nın yanında oturan kızda durdu. Bu kahakalarıyla yanımdan geçerken Sıla'nın yanına ilk giden kızdı. Gözüme ilk batan da o olmuştu. ''Sen.'' Dedim parmağımın ucuyla onu gösterirken. ''Arkadaşının pisliğini temizle.''
''Ama... görevli kadınlar birazdan gelir zaten.'' Gülmemi tutamadım. Ne kadar özgüvenli bir kızdı bu böyle. Neredeyse fısıldıyordu ama karşılık veriyordu da.
''Ben senin temizlemeni istiyorum ama?" Dedim onun kadar kısık, alaycı bir sesle.
Fakat kız inatçıydı. Yardım ister gibi kardeşime baktığında şimdiye kadar suskun kalmış Sıla bir cesaretle bana döndü. Ne diyeceğini bilmiyormuş gibi ağzını açıp kapadı ama sonunda ''Görkem.'' Demeyi başardı. Anında ona dönmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille (GAY)
Misteri / ThrillerÖldüm ve yepyeni bir hayata, aynı beden içinde yeniden yaşamaya başladım. Mezarımda benim adım var. Ama ceset, hayatını yaşadığım çocuğa ait. O çocuk artık benim.