İyi okumalar!
''Haber yok hâlâ.''
''Ailesini kaçıralım.'' Diye fikir yürüttüm ama ''Yuh!" Diye tepkisini koydu Emre.
''Görmemiştir belki de. Yani abi kusura bakma da adam korkudan sıçmıştır altına. Gidip de maillerini kontrol edeceğini sanmıyorum.''
Emre'yle okulun içindeki boş banklardan birinde oturuyorduk. Dersin başlamasına daha vardı. Ben içeri girmediğim için Emre de girmemişti. Gündemimizde ise Hakan denen pezevenk vardı. Hâlâ o sapıktan haber gelmediği için tedirgindim. Hangi fare deliğine saklanmışsa bulamıyorduk bir türlü.
''Belki ailesini umursamıyordur.'' Eşcinseldi ne de olsa. Ailesi kovmuş olabilirdi.
''Sanmam. Annesini babasını takmasa kardeşleri var oğlum. Hepsi küçük çocuk. İnsan kardeşlerini önemsemez mi?"
Bakışlarım lise bir'lerin kanadına kaydı. Önemserdi tabi. İnsan olan önemserdi.
''Bilemeyiz.'' Dedim. O tipten her şeyi beklerdim.
Etrafı gezen bakışlarım otoparkın olduğu yerden çıkan ikiliye kaydığında sırıtmadan edemedim. Mert, kolunun altına aldığı 'biricik' sevgilisiyle gülüşerek okul binasına gidiyorlardı. Defneye döndüm. Gördüğüm en güzel kızdı gerçekten. Güzelliği bütün kötü özelliklerini örtebilirdi. Bu yüzden, ona bakarken onu görememiştim. Tedirgin tavırlarını, Mert'e ilgisizliğini, Adil'i görünce parlayan gözlerini...
İkisi göz göze gelince Adil çatık kaşlarla arkasını dönüp hızlı hızlı okula yürüdü. Kızın kendisine nasıl baktığının bile farkında değildi. Mert ona bir şey söyleyince sahte bir tebessümle başını salladı. Onun bu hâline acıdım. ''Ah Defne, güzel Defne.'' Diye mırıldandım kendi kendime. ''Görünüşün bile yetmiyor mutlu olmana, değil mi?"
Sanki ona söylediklerimi duymuş gibi aniden bana baktı. O sırada Emre ''Ne dedin?" Diye sordu. Başımı iki yana salladım.
''Yok bir şey.''
Onların ardından bizde okula girdik. Ders boyunca Defne Adil'i izledi durdu. Adil beni. İkide bir durmadan başını çevirip bana bakıyor, huzursuzca kıpırdanıp duruyordu. Onu bu kadar korkutabildiğime şaşırıyordum. Biri beni Canan ile yakalayıp böyle tehdit etse bu kadar sakin kalamazdım. Gerekirse bütün gemileri yakardım ama kimsenin boyunduruğu altına girmezdim. Kaybedecek bir şeyim de yoktu.
Telefonumu çıkarıp mesaj yazdım.
Baksana bana bi
Cebinden telefonu çıkardıktan birkaç saniye sonra sırtı gerildi. Arkasını dönüp bana baktı. Başını ne var der gibi sallarken bir yandan da etrafına bakıyordu gören var mı diye.
Yanıma gel
Kaşları çatıldı. Onun bu bana beni öldürecekmiş gibi bakmasına alışmıştım sanki. Artık o kadar sinirlendirmiyordu beni.
Telefonuna eğildi, birkaç saniye sonra mesajı geldi.
Saçmalama
Hiçbir şey söylemeden ona bakmayı sürdürdüğümde tereddütle dudaklarını ısırdı ama sonunda pes ederek omuzları çöktü. Tam yerinden kalkacaktı ki onları gördüm. Görkemin eski tayfası Adil'in sırasına toplandığında Mert bir elini omzuna atmış gülerek bir şey söyledi. Defne ikisinin arasında biraz daha geride kalmıştı. Başı eğikti ama kirpiklerinin ardından Adil'e bakıyordu. Onun bu çaresiz görünüşüne dikkatim Esin'le kesildi.
Esin denen çocuk bir hamleyle sıraya zıplayıp ayaklarını sallamaya başladığında kaşlarım çatıldı. Formasının üstünde yeşil, her tarafında yırtıkları olan saçma sapan bir kazak vardı. Oturunca kazak iyice sünüp dizine kadar uzadı. Bakışlarım yüzüne çıktığında ağzındaki lolipopla beni izlediğini gördüm. Ne tesadüf ki o da beni izliyordu. Göz göze geldiğimizde ağzındaki lolipopu bir tur çevirip ağır ağır, emerek çıkardı, göz kırptı bir de üstüne. Yüzümü buruşturdum. Ne garip çocuktu amına koyayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille (GAY)
Gizem / GerilimÖldüm ve yepyeni bir hayata, aynı beden içinde yeniden yaşamaya başladım. Mezarımda benim adım var. Ama ceset, hayatını yaşadığım çocuğa ait. O çocuk artık benim.