1.blm

62.5K 290 2
                                    

"Bir tiyatro mu sanıyorsunuz bunu?"

Yüksek sesle bağırması bütün çalışanları susturmuştu. Yönetmen nihayet susan çalışanlarla gözlerini sıkıca yumdu. Tanrı'dan sabır diliyordu. O sıkı bir Hristiyan olmamasına rağmen şu an için bağışlanmak ve bu dünyadaki cezalarının yok olması için elinden geleni yapmak istiyordu.

Kumarı, içkiyi, erkekleri bırakıp bir sahil kasabasına giderek ruhunu güneşe bağışlama hayalleri vardı. Dakikalar önce oluşturduğu bu hayalleri tekrar gözlerini açmasıyla yokoluverdi.

Arkasındaki kuru kalabalığa döndü. Sahnedeki ikili her yakınlaştığında birbirine dönen bu grup, dedikoduyu yeniden icat etmişti sanki. Bayan Nadya, elbette çalışanlarının böyle insanlar olmadıklarına emindi. En azından bugüne kadar emindi.

Kadro onun kadrosuydu. Hepsini sıfırdan eğitip, en başarılı yerlere getiren kendisiydi. Saygılı insanlardan oluşan bu kitle, çoğu zaman işini harika yapardı ve Nadya onlarla gurur duyardı.

"Sizin derdiniz ne?!" diye bağırdı bozuk İngiliz aksanıyla. Sinirlenince bozulan tek şey aksanı olmuyordu. Kendini kontrol edemiyordu da.

Oturduğu sandalyeyi ayağa kalkar kalmaz yere düşürdü. Stajerlerin yanına ilerledi ve gözlerinin içine baktı her ikisininde. Nadya'dan herkes korkuyordu. İşini kusursuz yapan bu kadın kesinlikle kontrol manyağıydı. Ancak, dün gece bu ekiple alkol aldığından mı ne bilinmez bugün hiç ciddiye alınmıyordu.

"Bir derdimiz yok efendim..." dedi, mırıldanarak genç kız. Bu kadroya girebilmek için gecesini gündüzüne katmışken şu an saçma sapan bir konuşmaya eşlik etti diye atılmak istemiyordu.

Elindeki kağıtları sıkı sıkı tutmaya devam etti. Nadya o anda bu insanların yaptıklarından kaçmasıyla daha da sinirlendi ve kızın elindeki kağıtları alıp, ona doğru sallamaya başladı.

"Bir derdiniz yok öyle mi?!"

Bağrışı büyük salonda yankılandı. Lena bu bağırışla irkildi ve yanındaki arkadaşından uzaklaştı. Yeşil perdenin hemen önünde bulunan ikili oldukça yakınlaşmışken çıkmıştı bu kargaşa. Nadya'nın arzusu üzerine kucağına çıktığı adamın üstünden, Nadya çalışanlarla ilgilenmeye başlayınca kalkmıştı. Bu bağırışıyla ise iyice uzaklaşmıştı.

"Efendim," diye konuşmaya dahil olan bir kişiyle ona baktı herkes. Lena normal şartlarda böyle bir ortamda kenara geçip, tırnaklarını törpülemeye başlardı. Fakat şu an o kadar ani yakalanmıştı ki bu olaya ne yapması gerektiğini kestiremiyordu. Genelde bir şeyleri düşünürken dudaklarını ısırma huyu vardı, ancak şu an dudaklarında sim var diye bunu yapamadı.

Üzerindeki elbisesinin eteklerini düzeltti ve yere düzgünce oturdu. Olayları aksiyon temalı bir filmi perdeye yansıtmış gibi izlemeye başladı.

"Bakın bizim amacımız bu değildi, sizi kesinlikle rahatsız etmek istemedik. Biz sadece-"

Bu konuşan Nadya'nın asistanından başkası değildi. Nadya, asistanını sever, saygı duyardı. Gününün çoğu vakti onunla geçtiği için her şeyini kendisine anlatırdı. Patronunun düşüncelerini dahi bilen bu menajerin güvendiği şey ise tam olarak buydu.

Nadya Omer'i tanıyordu.

Kendisine bağırmayacağına emin olduğu için, adeta kontrol bende, sakin kalın der gibi ortaya atılıp, açıklama yapmaya başlamıştı.

Peki ya Bayan Omer'in tepkisi ne oldu?

Susmadı elbette. Bugüne kadar öfkesini hep ait olan kişiye yönelten bu kadın, asla menajerine bağırmamıştı. Şu an ise sinirden gülmeye başlamasından dahi bir şeylerin ters gittiği bariz ortadaydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 28, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dudak Mankeni +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin