three

1.1K 120 16
                                    

"neredesin sen ya?" sınıfa girmemle chifuyu'nun üstüme atlaması bir olmuştu.

cevap vermeden onu üstümden atmış ve sırama geçmiştim. kafamı sıraya koymuştum ve bir an önce zilin çalmasını beklemiştim. öğle arasındaydık son üç dersimiz kalmıştı, bu süreyi uyuyarak geçirmek istiyordum.

"seishu, neyin var?" chifuyu yanıma gelmiş kafasını kafamın dibine sokmuştu. endişelendiğini sesinden anlayabiliyordum.

"iyiyim." yüzüm kapalı olduğundan sesim boğuk çıkmıştı. o sırada sınıfa büyük bir gürültüyle girenlerin, bakmadan bile malum grup olduğunu anlamıştım.

"kazutora'ya diyeyim de yanına oturayım son dersler." demişti chifuyu. bir şey dememiştim o da benim bir şey dememi beklemeden anladığım kadarıyla onların yanına gitmişti.

"mal ya." birkaç dakika sonra chifuyu'nun sinirli sesini yanımda işitmiştim. sıraya birkaç şeyi sertçe koymuş ve yine dibime girmişti.

"sana ne oldu bilmiyorum ama bunu şimdi konuşmayacağız." kafasını koluma koymuştu. dediği şeyi hiç bozuntuya vermemiş, uyuyor numarası yapmıştım.


"seishuu!!!" chifuyu'nun beni sarsmasıyla uyanmıştım.

"sonunda uyandın, okul bitti sen hâlâ uyanamadın." gözlerimi kırpıştırdım ve boş boş chifuyu'nun yüzüne baktım. yeni uyandığımda kafam çalışmıyordu.

"yüzüme aval aval bakma da kalk montunu giyin, gidelim." kafamı salladım ama hâlâ daha yerimden kalkmamıştım.

"kalk artık ya." chifuyu kolumdan sertçe beni çekti ve elime montumu tutuşturdu. montumu üstüme yarım yamalak geçirerek çoktan toplanmış çantamı taktım. chifuyu zaten çoktan hazırlanmış beni bekliyordu.

"nasıl uyumuşum ben?" mırıldandığımda, chifuyu kahkaha atmıştı.

"kimyacı iki ders boyunca geldi gitti seni dürttü ama sen hâlâ uyanmadın, bütün sınıf bize bakıyordu."bir kahkaha daha patlatmış ve devam etmişti. "rezilsin, beni de rezil ediyorsun seishu."

güldüm ve yarı uykulu bir şekilde chifuyu ile okuldan çıktık. evlerimiz okula oldukça yakındı bu yüzden en fazla 8 dakikaya evde oluyorduk. 

"ben aslında sana bir şey anlatacaktım."

"neymiş o?" kafamı yerden kaldırmadan söylendim.

"baji vardı ya."

"sevgilin olan?" bana kol attığında sendelemiştim. aptal, beni düşürüyordu.

"sevgilim asla olmadı, olmayacakta. bu, kazutorayla kavga etti bugün."

aniden durdum ve yol ortasında kahkaha atmaya başladım. bu aşk üçgeni ciddi beni bitiriyordu. bir avuç aptaldan başka bir şey değillerdi.

"gülmesene, burada çok önemli bir şey dedim sana. şimdi kazutora'nın niye böyle davrandığını söyle bana. bana takılmaya bayılıyor tamam ama baji'ye de karışması sinirlerimi bozdu." chifuyu'nun sinirli sesi beni daha da gülmeye iterken kendimi zar zor tutmuştum. eğer bir kez daha gülersem chifuyu'dan sağlam bir yumruk yiyebilirdim.

"aslında sana defalarca neden olduğunu söyledim. yine aynısını söyleyeceği-" chifuyu sözümü yarıda kesip beni dürtükledi.

"seishu evinin önüne bak hemen." arkama döndüğümde kapının önünde hajime'yi görmüştüm. daha akşam bile olmamışken ne diye kapıma gelmişti ki?

"ne işi var bunun burada?"

ne işi yoktu ki?

"bilmiyorum. ben gidip bakayım, hadi görüşürüz." el salladım ve koşarak yan binaya ilerledim.

"sonunda uyanmışsın, uyuyan güzel."

the hills, kokonuiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin