twenty one

867 103 64
                                    

arkadaşlarımla öğlen molasında yakın bulunan bir kafeye gelmeyi tercih etmiştik. bu yüzden ben, chifuyu ve yeni edindiğim arkadaşlarım olan emma ve takemichi ile birlikteydik.

"takemichi, hinata'yı sana bırakmam!" emma yanında bulunan takemichi'yi koluyla sandalyeden itmeye kalkışmıştı ama başarılı olamamıştı. biraz daha zorlasa düşüyordu aslında...

"lütfen, lütfen, lütfen emma. lütfen, lütfen, lütfen!!!!"

takemichi emma'ya daha çok yaklaştı fakat emma inatçılığından ödün vermiyordu.

"kardeşime ihanet edemem." dedi emma.

takemichi omuz silkti.

"gelip geçmiş bir şey, manjiro hem kendine çoktan sevgili buldu. ben neden biriyle sevgili olamıyorum?"

bu arada emma'nın kardeşi manjiro ile takemichi eskiden sevgiliymişler ama birbirlerini arkadaş olarak gördüklerini fark edip ayrılmışlar, takemichi şu an da emma'nın en yakın arkadaşına aşık ve emma'ya aralarını yapması için yalvarıyor fakat emma bu işe asla iyi yaklaşmıyor. kardes konusu falan yalan olsa gerek çünkü bana hiç mantıklı gelmiyordu yaptığı açıklamalar.

"olmaz takemichi, anla artık."

emma ne kadar onu başından savmaya çalışsa da takemichi pes etmiyordu, yemeklerimizi yerken bile takemichi yalvarıp durmuştu. chifuyu ise ikiliyi kahkaha atarak seyrediyordu.

bu arada chifuyu ile neden aynı evde kalmadık diye sorarsanız, chifuyu bir yıl önce evlenmişti. komik değil mi? kazutora ile ciddi ciddi evlenmişlerdi. biz de 2.5 yıl beraber yaşayıp böylece ayrılmıştık. bu erken evlilik biraz, çok az, beni mutlu etmemişti. ama mutlulardı, yani bana laf söylemek düşmezdi.

"chifuyu, seishu. ya siz şunu başımdan alın ya da ben bunu burada döveyim." emma kolunu sımsıkı kavrayan takemichi'ye sinirli bakışlar atarken sıktığı dişlerinin arasından konuşmuştu. kızaran yüzünden sinirlendiği belli oluyordu.

"aramızı yapmadığın sürece bırakmam seni."

"sen dayak yemeyi ne çok seviyorsun." chifuyu, elindeki pipet kabını küçük top haline getirip takemichi'nin yüzüne fırlattı.

"emma, hadi, hadi, hadi."

takemichi, chifuyu'yu da takmamıştı, ben de karışmadım. ben dedim diye bırakacak hali yoktu ya.

"takemichi kızın sevgilisi var abi, yeter artık."

"ne?" hepimiz bir ağızdan konuştuğumuzda emma başını elleri arasına aldı.

"hayır, hayır." diye mırıldanmaya başlamıştı.

"kim, kim peki?" takemichi'nin büyük hayal kırıklığına uğradığı yüzünden belli oluyordu.

emma saçlarını karıştırıp takemichi'nin yakalarına yapıştı. "diyeceğim kişiyi, sakın ama sakın, kimseye söylemeyin." biz ikimizi de eliyle gösterdi.

"bizden sır çıkmaz." chifuyu gülümseyerek konuştu.

"takemichi, hinata seni asla sevmezdi bu arada..." diye lafa başladı.

"ama benimle konuşuyordu?" takemichi kaşlarını çattı. gözleri dolmuştu hafiften.

"arkadaş olarak görüyordu seni çünkü. kaç yıldır bir kızla sevgili. hani senin ilkokul arkadaşın senju akashi var ya..."

"oha."

"cidden oha. nasıl olabilir bu?" takemichi soğuk suyuna uzandı ve bir yudum aldı. "benim aşk hayatım neden bok gibi ilerliyor?"

the hills, kokonuiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin