13; bana söz vermiştin

40.3K 4.8K 10.9K
                                    

Her şeyi berbat ettim.

Jungkook benimle konuşmadan önümden yavaşça yürüyor, ben de diyecek bir şey bulamıyordum. Yakalandığımdan beri özür de diliyordum ama bana cevap vermiyordu. Yüzünde ifade olmadığı için ne hissettiğini de anlayamıyordum.

Okula gidip izdiham çıkarmamın üzerinden yaklaşık iki saat geçmişti sanırım. Jungkook bu olayla alakalı hiçbir şey dememişti beni bulduğu zaman. Sadece soğuk bir şekilde "Beni takip et." demiş ve okuldan kaçma çalışmalarıma yardım etmişti fakat kötü haber, yakalanmıştık.

Gerçekten o an çok utandım. Tek başıma yakalansam sorun değildi ama benim yüzümden Jungkook da müdürün odasına gitmişti ve okula annesiyle babası bile gelmişti. Anlayacağınız o ki, her şeyi batırmıştım. Hem de her şeyi.

Yaklaşık bir saat daha okulda kalıp müdürle hiç istemesem de bir görüşme yaptık. Öğrenci olmadığım için disiplin cezası veremiyordu. Bu yüzden neredeyse karakolluk olacaktım ama neyse ki Jungkook'un babası buna engel olmuştu. Ne yazık ki Jungkook benim aksime öğrenciydi ve "Benim yüzümden geldi." diye bir söylemde bulunup tüm suçu üstüne almıştı. Her şeyi batırdım derken şaka yapmıyordum. Tek isteğim yardım etmekken her şeyi daha beter hale getirmiştim.

Okuldan çıkış izni aldığımızda yolda Jungkook ne yüzüme bakıyor, ne de bir şey diyordu. Onunla beraber okuldan çıktığımızda evine doğru gitmeye başlamıştı ve ben de onu takip ediyordum. Şu an bu durumdaydık. Boş sokakta çantası tek omzuna asılı, bir şey demeden yürüyordu ve ne hissettiğini hala anlayamıyordum.

Ama konuşmazsam daha kötü olurdu. Okul hayatını bir günlüğüne güzelleştirmek isterken daha kötü hale getirmiştim. Bu duruma çok üzülmüştüm çünkü benim yüzümden bu halde olmasını istemiyordum. Onun için yaptığım tek şey güldürmek olsun istiyordum. Üzmek değil.

Salak kafam...

Güneş yavaş yavaş batıyordu. Gökyüzü çok güzel görünüyordu ve bu güzel görüntüde onunla olmak benim için iyiydi fakat bu şekilde değil işte. Benimle konuşmalıydı, konuşmalıydık.

Derin bir nefes aldım ve önümden giden Jungkook'a seslendim. "Jungkook..." dedim. "Gerçekten çok üzgünüm." Beni takmamış görünüyordu. Hiçbir tepki vermeden yürümeye devam etti. Şu an duyduğum tek şey adım sesleriydi.

Cevap vermeyince soluksuz şekilde kendimi açıklamaya devam ettim. "Böyle olsun istemezdim. Her şey bir anda gelişti ve ben işlerin bu raddeye geleceğini tahmin edemedim. Tek isteğim yardım etmekti. O zorba çocuğun gününü mahvetmek istedim çünkü sana zarar-.." diye devam ediyordum ki birden yürümeyi bırakmış, bana doğru dönüp sözümü kesmişti. "Bana zarar veriyordu, değil mi?" dedi ve kollarını iki yana açıp gözlerini büyüttü. "Senden yardım istemedim, Taehyung." Pekala, şimdi duygularını gösterebiliyordum. Sinirlendiğini net bir şekilde mimiklerinden dolayı anlayabiliyordum.

"Evet istemedin ama sen o haldeyken hiçbir şey yapmadan bekleyemezdim."

"Sana bir şey yapma diyorsam yapma." diye net bir cevap verdiğinde ellerimi suçlu gibi yukarı kaldırdım. "Kollarını o halde gördükten sonra oturup bekleyeyim mi yani? Kafayı mı yedin sen?"

"Kollarımı hiç görmemen gerekiyordu!" diye bağırdığında şaşırdım. İlk defa onu bu kadar sinirli görüyordum sanırım. Ben bir şey demeden sözlerine devam etti.

"Hayatıma bu denli karışmayı kessene. Sence de hayat koçu olayını abartmıyor musun?"

Bunu duyduğumda cidden karnıma ağrı girdi. Normal bir ağrı değildi ama. Nasıl anlatsam bilemiyordum. Kollarım da uyuşmuştu ayrıca. Ondan beklemediğim bir cümleydi bu. Hayat koçluğu bir yana, her şeyi ona değer verdiğim için yapıyordum çünkü. İşimle alakası yoktu. Kaşlarımı şaşkınlıkla yukarı kaldırıp bir süre ona baktım. O ise bana bakmıyor, sinirle yere bakıyor ve benden cevap bekliyordu. "Sadece yardım etmek istedim." dediğimde kafasını kaldırdı ve benimle göz göze geldi.

17 again | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin