⋄5⋄

57 8 2
                                    

⋄Geçmiş⋄

"Peki bugün ne yapacağız?"

Merakla kafasını hafifçe yana yatırdı siyah saçlı. Jungkook kendisini her zaman çalıştıkları parkın dışında bir yere çağırmış, bu da Yoongi'yi oldukça tedirgin etmişti. Bugün yapacakları çalışmanın normale kıyasla daha zor olma ihtimali zaten kaymaya mesafeli yaklaşan Yoongi'de ağır bir korkuya sebep oluyordu.

"İşte bugün Yoongi, bugün gerçek bir kaykaycı mısın değil misin onu ölçeceğiz."

Korkularının doğrulandığını hisseden siyah saçlı yutkundu. Jungkook'un kaşlarını çatmış ama gülümseyen ifadesinin iyiye bir işaret olmadığının farkındaydı.

"Neden bu bana... Biraz korkutucu geldi?"

Jungkook omuzlarını silkmişti.

"Belki gerçekten de öyledir."

Bu cümleyi duyduğunda istemsizce dudağını ısırmıştı Yoongi. Endişeleri vardı zaten, şimdi bunlara bir ton dahası eklenmişti.

"Ama sadece bir hafta çalıştık yani değil mi, sence gerçek bir kaykaycı oldum mu ki?"

Dalgalı saçlı çaresizce onu vazgeçirmeye çalıştı. Belki de şu anda olduğu gibi yeterince üzgün gözükürse kumral saçlı ona acıyıp kafasında hangi tuhaf fikir varsa bundan vazgeçerdi.

"Daha ne olduğunu duymadın bile! Görmek istediğim ruh bu değil. Hadi ama!"

Jungkook onu yüreklendirmek istemişti ancak karşısındakinin dudaklarını daha da aşağı kıvırmaktan başka bir işe yaramadı sözleri. Yoongi böyle giderse çalışmayı asla tamamlayamayacaktı. Ne yapıp ne edip karşısındaki bu ürkek çocuğu bir şekilde cesaretlendirmeliydi.

"Gözlerimin içine bak."

Jungkook onu omuzlarından tutup kendisine göre nazikçe sarstığında Yoongi'nin de bunu yapmaktan başka bir şansı kalmamıştı. Şimdi dalgalı saçlı, korku dolu kahverengi gözleriyle onunkilere bakıyordu.

"Tüm çalışmalarda çok iyiydin, seninle iyi bir noktaya geldik. Eğer bugünü tamamlayamazsan her şey yalan olur. Anladın mı?"

Cümlesinin sonunda siyah saçlıyı tekrar sallamayı da ihmal etmedi. Yoongi neye uğradığını anlayamamıştı, sadece gözleri açılmış bir şekilde Jungkook'a bakabiliyordu.

"Şimdi evet mi hayır mı? Yapacak mısın yoksa vaz mı geçeceksin? Karar senin."

"Ben, yani..."

En azından Jungkook kendisini bırakmıştı, yine de oldukça şaşırmış olan Yoongi kaşlarını hafifçe çatarak karşısındakinden gözlerini kaçırdı. Fazlasıyla endişeliydi, etrafını incelemeye başladı. Kaldırım boyunca dizilen büyük ağaçların neredeyse gökyüzünü kapladığı küçük apartmanlarla dolu bir sokakta buluşmuşlardı. Çok bilinen bir yer olmasa gerekti, arada iki üç araba ya geçiyordu ya da geçmiyordu. Ama bunların hiçbiri bu yerin Yoongi'ye tuhaf gelmesinin açıklaması değildi. Asıl sebep, etrafta ne bir kaykay parkı ne de kaymakla alakalı en ufak bir şeyin bulunmasıydı.

"Evet ya da hayır!"

Jungkook ona fazla şiddetli bir ses tonu ile olmasa da bağırdığında hafifçe zıpladı. Zamanı daralmış ve en sonunda bitmişti, artık gerçekten de bir cevap vermesi gerekiyordu. Endişeden göz kapakları tir tir titrerken şimdi ise yere gözlerini sabitlemişti.

Hazır olmadığından çok hızlıca içinde bulunduğu durumu tarttı. Jungkook'un sinirli tavırları, kaykayı ne kadar öğrenip öğrenemediği, bugün yapacağı numaranın acaba ne olacağı ve bunun gibi birçok şey üzerinde düşündü. Kafasını yavaşça kaldırıp tekrar Jungkook ile göz teması kurabildiğinde kararını net olarak vermişti.

Asteria જ yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin