⋄Geçmiş⋄
"Bana bak. Her şey yolunda, tamam mı?"
Kibar bir ses tonuyla insana huzur veren sözcüklerin sahibi, parmaklarını onunkilerin arasından geçirerek hardal ceketlinin ellerini tutmuştu.
Jungkook'un gözlerinden akan yaşlar yanağından yere doğru süzülüyordu. Onları silmek istese de ellerini çekmedi, kafasını yavaşça yukarı kaldırdı. Gözlerini ona tebessüm eden kadınınkilerle buluşturmuştu.
"Arkadaşın iyi olacak, merak etme."
Olanlara hâlâ inanamıyordu. Beyni ne sarı yelekli kadının dediklerini kabul ediyordu ne de Yoongi'nin düşüş anını ve acı içinde orada yatışını sürekli tekrarlamaktan vazgeçiyordu. Ağır bir duyguydu bu, Jungkook'un önceden karşılaştığı zamanlardan daha da ağırdı. Suçluluğu iliklerine kadar hissediyordu.
"Bundan sonra ne olacak?"
Çaresiz bir şekilde kadına sordu, onun gözlerinin içine bakıyordu. Kadının tebessümü biraz belirginleşmiş, ona yaklaşarak şimdi bir eliyle yaşlarını siliyordu.
"Kırığı var gibi gözüküyor. Onu hastaneye götüreceğiz ve yardım edeceğiz. Emin ellerde olacak."
Jungkook yavaşça kafasını aşağı yukarı sallayabilmişti. Ambulanstan çıkmış başka bir görevli yanında duran kadına işaret etti.
"Tamam, geliyorum."
Ellerini tutmayı bırakarak bedenini o tarafa yöneltmişti kadın. Ayağa kalkıp kendisinden uzaklaşmaya başladığında kumral saçlı onun gitme zamanı olduğunu anladı ve arkasından seslendi.
"Bekleyin! Ben de gelmek istiyorum!"
"Üzgünüm ama ambulansa seni alamayız."
Ona özür dileyen bakışlarını yönlendiren kadın hızlıca ambulansa hareket ederken kendisi orada öylece kalakalmıştı. Çok geçmeden herkes içeri girdi, ambulansın kırmızı mavi ışıkları yandı, sirenleri çalmaya başladı. Jungkook'un yapabileceği tek şey izlemekti, o da öyle yaptı.
Ambulansın sireni gittikçe uzaklaşmış ve sonunda duyulmamaya başlamıştı ancak kumral saçlı hala orada duruyordu. Araç uzaklaşırken arkasından baktığı pozisyonunu hiç bozmamıştı.
Hâlâ olanların etkisindeydi. Yoongi'nin düşüşü o kadar aniden gerçekleşmişti ki ona her şey bir rüya gibi geliyordu. Durumun gerçekliğini kavrayamıyor, yaşananlar kesit kesit aklından geçmeye devam ediyordu. Yoongi'nin havadaki duruşu, onu gururlu bir şekilde izlemesi, onu uyarması, yere düşüşü, bağırışları, telefonunu cebinden çıkarması, gelen ambulans, kendisini teselli eden kadın... Hepsine sanki bir sis perdesi ardından bakıyormuş gibiydi. Bunlar yaşanmış olamazdı. Bunlar yaşanmamalıydı.
Bir süre boyunca duruşunu sürdürdü. Kendine yavaş yavaş gelmeye başladığında gözlerindeki yaşların ne zaman akmayı bıraktığını bilmiyordu. Biraz sakinleşmişti, nefes alışverişi daha düzenliydi. Derin bir iç çekti, bir eliyle kafasını tutmaya başladı. Bir yandan da küçük daireler çizerek yürüyordu. Peki şimdi ne yapmalıydı?
Hiçbir şey düşünemiyordu. Kafasında dönen tek fikir bir şekilde hastaneye gitmekti. Bulundukları yerden biraz uzaktaydı ama kaykayına atlayıp arabaların arkasına takılarak halledebilirdi. Burada daha fazla durursa içinin içini yiyeceğinin farkındaydı.
Artık burada bulunmak, ölüm rampasını görmek ya da bir daha asla buraya gelmek istemiyordu. Eğer giderse ona sürekli o anı hatırlatan olumsuz düşünceler de kendisini takip eder mi bilmiyordu fakat bunun tersinin olmasını umuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asteria જ yoonkook
Fanfic"İlk parçanın adı Asteria." Siyah saçlının parmakları tellerde geziniyordu. Şarkı başlamıştı: Asteria.