Sabah gene bay kim'in evine gelmiştim. Bay Chunho'nun kahvaltısını verdikten sonra, oturup birlikte bir yarışma programı izlemeye başladık.
Program bittikten sonra aşağı indim ve yemek için chiyoung teyzeye yardım etmeye başladım. Kapı zili çalınca oraya ilerledim. Kapıyı açtığımda gelen kişi bay kim'in sekreteriydi. Geçen yaptığı gibi saçlarımı karıştırıp.
" Nasılsın guukie" demişti.
" İyiyim efendim siz" dediğimde gülerek suratıma baktı. Yanlış birşey mi demiştim.
"çok tatlısın, ama bana hajun demen yeterli"
ona karşı bende gülümseyip "Peki hajun" demiştim.
Mutfağa tekrardan geçmek için döndüğümde, merdivenlerin başında bay kim'in kaşlarını çatmış bizi izlediğini gördüm. Yanımda hajun'da onu gördüğünde hızlı adımlarla yanına gitti. Birlikte yukarı çıktıkları zaman bende mutfağa ilerledim.
-
Bay kim ve hajun bahçedeki oturma köşesinde çalışıyorlardı. Chiyoung teyze onlara atıştırmalık götürmem için elime tepsiyi vermişti. Bahçe kapısından çıkıp yanlarına ilerlediğimde, ikisinin gözüde beni bulmuştu.
"afiyet olsun" diyerek tepsiyi masaya bıraktım. Hajun ben gitmeden bileğimi tutunca, ona döndü bakışlarım. Ayağı kalkıp yanağımda birşeyi siler gibi okşadı.
" Yemek mi yapıyordun sos bulaşmış"
"aa.. evet, teşekkürler" diyerek uzaklaştım. Bay kim'in kalemi masaya sert bir şekilde bırakmasıyla ikimizde ona döndük.
"hajun işine odaklan!"
"hemen efendim" bay kim'in niye bu kadar sinirli olduğunu anlamamıştım. İçeriye mutfağa tekrardan ilerledim. Aradan 2 saat sonra bitmiş tepsiyi mutfağa getiren hajun'u gördüm.
"sen neden zahmet ettin ben alırdım"
" ne zahmeti canım, ben artık gideyim" onu geçirmek için arkasından kapıya ilerledim. Kapıyı açtıktan sonra bana dönüp eğildi
" görüşürüz guukie" diyerek tekrardan saçlarımı karıştırdı.
"görüşürüz hajun" samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle onu gönderdim. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğüm an bay kim'in dibimde olduğunu ve bir kolunu kapıya yasladığını gördüm.
"bay kim bir sorun mu var?" Bana sinirli bir şekilde bakmaya devam ediyordu. Elini kaldırıp saçlarımda gezdirdi.
"saçların bozulmuş"
" oh teşekkür ederim" hala dibimdeydi gözlerimin içine bakıyordu. Gene o bakışı atıyordu. Bişey anlatmak istiyormuşda susması gerekiyormuş gibi.
" Birşey mi söylemek istiyorsunuz?" Kafasını hafifçe salladı.
" Sizi dinliyorum" derin nefes alıp.
"benden korkuyor musun?" Neden birden böyle soru sormuştu anlamamıştım.
"hayır efendim sizden korkmam gereken bir durum yok"
" ama herkes korkuyor hatta karanlıklar prensi bile diyorlar" böyle konuşması çok masumca gelmişti.
"Kimsenin içini bilemezsiniz efendim, belki sizi böyle olmaya iten bir durum vardır. Kimseyi dış görünüşüne bakarak yargılamamak lazım"
işaret parmağımla ona dokunmadan kalbini gösterdim
"önce içini bilmemiz gerekli ki, o kişi hakkında bir şeyler düşünebilelim"
bu dediğim hoşuna gitmiş olmalı ki, çalıştığım süre boyunca görmediğim gülümsemesini hafifte olsa görmüştüm. Ben gülüşüne odaklı iken o gözlerime bakıyordu.
"peki ya insanlara zarar veriyorsam" bay kim'in çok sert bir adam olduğunu biliyordum, ama bu zamana kadar bana hiçbir zararda bulunmamıştı üstelik onun evinde çalışmama rağmen.
"siz mi? Sizin bile isteye birine zarar vericeğinizi düşünmüyorum."
" Beni sadece bir buçuk aydır tanıyorsun"
" bir buçuk ayda bana zarar vermek isteseniz çoktan verirdiniz değil mi?" Kafasını aşağı eğdi hala birbirimize çok yakın olmamız gerginliğimi artırıyordu. Bian da kafasını kaldırıp bana baktı
" o zaman artık düşünmeyi bırakacağım" anlamasam da kafamı sallamıştı. Gene o gülümsemesi dudağına yerleşti. Mutfaktan chiyoung teyzenin sesi geldi
" jeongguk yavrum yemek hazır hadi gel"
" tamam geliyorum" diyerek bağırdıktan sonra tekrardan dibimdeki bay kim'e bakmıştım kenara çekilip geçmeme izin verdi
"gidebilirsin"
mutfağa doğru ilerlerken, sessizce
" şimdilik " dediğini duymuştum.
____Nasıl gidiyo lan fic??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prince of darkness -taekook-
FanfictionKaranlıklar prensi, evine gelen bakıcının onun içinde ki ışığı ortaya çıkarıcağından habersizdi.