Taehyung ile rüya gibi geçen 2 günün ardından evin yolunu almıştık Taehyung'a ısrarlarım yüzüne bir daha böyle bir plan yapacaktık. Onun evinin önüne geldiğimizde arabadan inip bagajdan çantaları aldık.
Zile bastığımızda o özlediğim yüz açtı kapıyı. Hızla chiyoung teyzeye kocaman sarıldım.
"çok özledim seni chiyoung teyze"
"öldüreceksin oğlum beni yavaş"
ondan ayrılıp hemen koşar adım merdivenlere ilerledim. Fakat salonda tanıdık olmayan bir yüzle karşılaşınca o tarafa ilerledim. Omzuna düşen kumral saçları kahverengi gözleri ile karşımda duruyordu. Belki taehyung'un yakınlarından birisidir diye saygı ekiyle konuştum.
" Merhaba efendim"
beni cevaplamayıp arkama baktığında bende o tarafa döndüm. Taehyung kaşları çatılmış, delirmiş gibi karşısındaki kadına bakıyordu. Kendisini sıktığını çenesinden ve ellerinin titreyişinden anlamıştım.
"oğlum... beni özlemedin mi?"
Kadının dediği şey ile gözlerim kocaman açılmıştı. Taehyung'a bu kadar benzemesinin sebebini şimdi anlamıştım.
"ne işin var senin burda!"
Kadın Taehyung'a yaklaşıp ellerini tuttu.
"Oğlum seni özledim o yüzden geldim" kadın ağlar gibi konuşunca bakışlarım Taehyung'a döndü. Gözleri dolmuş yüzü kıpkırmızıydı. Kendisini birşeyler için zor tutuyordu.
"Taehyung oğlum bir şey demiycek misin. Bak senin için burdayım"
Taehyung'un bana dönüp bakması ile ne istediğini açıkça anlamıştım. Ona yardım etmemi, sarılıp teselli etmemi istiyordu.
"oğlunuzu bu kadar uzun süre özlemeyip şimdi özlemenizin sebebi nedir?"
Kadın benim konuşmamla sinirle bana döndü. Taehyung kafasını aşağı eğmiş hiçbir şey demiyordu.
"bu seni alakadar etmez!"
"Evet, etmez ama Taehyung ise konu istediğim her şeyi yaparım. Kendinizi bildiğiniz ona acındırıyorsunuz. Bu kadar süre boyunca ona nefret beslemiş biri olarak buraya gelip özledim diye yalan söylemeniz sizi sadece yüzsüz, gurursuz bir insan yapıyor"
kadın sinirle karşıma geçti.
"sen kimsin de benimle böyle konuşuyorsun!"
"Kim olduğum sizi ilgilendirmiyor asıl siz Taehyung için artık kim oluyorsunuzda onun böyle karşısına geçiyorsunuz!"
"Ben onun annesiyim!"
"Annesi mi? Güldürmeyin beni. Siz annelik nedir bilmiyorsunuz bile. Kendi sorunlarınızın sinirini, öfkesini küçücük bir çocuktan çıkaran bir insan anne olamaz. Sizin yüzünüzden olan herşeyi Taehyung üstüne yıkıp bir kenara çekilmişsiniz. Ne o kendinizi mükemmel bir anne olarak mı görüyorsunuz. Benim gözümde canavardan bir farkınız yok!"
Karşımdaki kadın sinirden köpürürken hiçbir şey diyememişti. Haddime değildi biliyordum ama Taehyung'un iç sesi olmaya çalışmıştım. Onun demek istediklerini ben söylemiştim.
"chiyoung teyze hanımefendiye kapıya kadar eşlik eder misin"
"sen..ahh"
konuşmak isteyipte konuşamamıştı. Kapıya doğru ilerleyip kapının kapanma sesinin gelmesiyle Taehyung'a dönmüştüm. Kafası hala aşağı eğik duruyordu. Ona ilerleyip parmaklarında çenesini kavradım. Bana bakmasını sağladığımda ağladığını görünce dayanamayıp onu göğsüme çektim.
Orda dakikalarca hıçkırarak ağlamıştı. Tek yaptığım sırtını sıvazlayıp saçını öpmek oldu. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı.
"teşekkür ederim...benim söylemeye korktuğum herşeyi ona söylediğin için"
"bundan sonra endişelenme, korktuğun herşeyi birlikte cesaret edip yok edeceğiz"
elinden tutup onu yatak odasına çekiştirdim. Yatağa girip onu göğsüme yatırdım. Güzel bir uykuyu hakediyorduk.
"Seni seviyorum"
fısıltısını duymam ile onu büyük bedenini iyice kendime çektim.
"ben de seni seviyorum sevgilim"
_____
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prince of darkness -taekook-
FanficKaranlıklar prensi, evine gelen bakıcının onun içinde ki ışığı ortaya çıkarıcağından habersizdi.