özür meselesi...

1.4K 83 67
                                    

[ Bu çocuğun heycanı bütün dünyaya bedel gibiydi . Öbür çocuğun heycanı ise benim bütün dünyama bedeldi... ]

Bizim masaya doğrumu geliyor o?

Önüme dönüp gözlerimi birkaç saniye kapatıp tekrar arkama döndüğümde aynı kişi olduğunu görünce gergince ellerimi sıkıcaktım ki o anın etkisiyle hissetmediğim bileğim sızlamaya başlamıştı elimi havada sallayıp önüme dönerken sakince nefes alıp verdim.

Bu oydu . Beni kurtaran .

Şey işte çağan.

Kahretsin gerçekten bizim masaya oturdu .

Bu çocuk herşeyi öterse işte şimdi biterdim . Aileme ilk defa yalan söylemiştim . Ve bunu öğrenirlerse büyük ihtimal benim canıma okurlardı .

Yasemin: Çağancım ne kadar büyümüşsün sen ...

Karsıma oturmuş çatık kaşlarıyla bana bakan çağana ithafen . O bakışlarını anneme yöneltirken bu sefer ben onu incelemeye başladım .

Serbest stili sokak modasını andırıyorken özenle fön çekilmiş saçları dağılmış olmasına rağmen ona farklı bir hava katmıştı . Karanlıkta fazla bakamadığım yüzü ortamdaki naif ışıkta gün yüzüne çıkarken o kadar tipsiz olmadığının yeni yeni farkına varıyordum .

Kimi kandırıyorum çocuk baya iyiydi .

Çağan: Teşekkür ederim hala ... Bu sizin kızınız mı?

Dedi birden bire başıyla beni göstererek kaşlarım hızla havalanırken annem ve babamın gözleri bir bana bir çağana değip duruyordu .

Yasemin: Siz tanışıyor musunuz?

Dedi annem bordo ojeli işaret parmağını ben ve çağanın arasında götürüp getirirken .

Hızla anneme dönüp gülümsedim .

Tuana: Yok annecim... nerden tanışalım değil mi?

Dedim çağana dönerken. Eğleniyor muydu o?

Dudakları keyifle havalanırken elini okşadığı dudağından çektiğinde içine düşebileceğim derecede güzellikte olan gamzeleri ortaya çıkmıştı .

Eliyle beni gösterdi .

Çağan:Hı hı aynen ondan ...

Gerilen yüzüm aldığım olumlu cevapla rahatlamanın verdiği etkiyle düzelirken sahte bir gülümsemeyle elimi masanın üzerinden uzattım .

Tuana: Tuana , tuana naz tiryaki ben ...

Dedim beni ikinci kez kurtardığını bildiğim çocuğa biraz olsun yumuşak davranmaya çalışarak .

Kaldırdığı kaşlarını indirip elini uzatınca eli elime nazikçe kenetlenmişti .

İçime gelen ürperme hissiyle yutkundum .

Çağan: Çağan efe ak ...

Başımı olumlu anlamda sallayıp elimi yavaşça çekip masanın altına koydum ve avucumu sıkıca kapattım .

Daha yeni tokat attığım elimle az önce elini tutmuştum ben değil mi?

Ah hadi ama tesadüflere inanırım ama bu kadarı fazla değil mi?

Ege: Bende ege mert ak !

Tam olarak yanımda oturan çağanı fazlasıyla andıran henüz yeni düşmüş süt dişiyle bana gülümseyen egeye gülümseyerek minik elini tuttum .

"ʏᴏᴜ ᴀʀᴇ ᴇᴠᴇʀʏᴡʜᴇʀᴇ !"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin