Tesadüfler sadece kaderin belirlenmişleridir.

27 6 8
                                    

Planladığımız şeyler genellikle rayında gitmeyebilir ya yapmak istediklerimizi erteler ya da yapmaktan vazgeçebiliriz. Bunların dışında bir de bizim seçemediğimiz müdahale edemediğimiz bir kader vardır. Bazen bir şeyi istemesek bile olaylar zinciri ve döngüsü şeklinde eninde sonunda o şey bizi bulur. Bazı kaderler sıcak bir renge bazı kaderler ise soluk bir renge sahiptir . Fakat asla hangi kaderin daha güzel olacağını bilemeyiz...

Hayata gözlerimi açtığımdan bu zamana kadar oldukça sıradan bir hayatım olmuştu. Tabi ailem olmaması dışında. Çocukluğumdan bu zamana kadar yetimhanede büyümüştüm. Ailemi araştırmaya gururum el vermemiş aslinda umursamıyor gibi gözüksem de yıllarca umutlu gözlerle birinin beni oradan çekip almasını bana aile olmasını istemiştim.

Küçükken hatırlıyorum da bir kaç çocuğu aileler sahiplenmişti. Hatta nerdeyse beni de evlat edinecek bir aile vardı fakat o zamanlar aynı şeyi düşünmüyordum.

Yıllar boyu süren yalnızlığım sonrasında yeni yetim kalmış bir çocuk ile kısa bir süre içerisinde kardeş gibi olmuştuk. Bu arkadaşlığımızın bozulmasını istememiştim. Bu yüzden beni evlatlık almamaları için gelen kadının kolunu meyve bıçağı ile çizmiştim. Eğer sorunlu çocuk olduğumu düşünürlerse beni almazlar diye hareket etmiştim.

Nitekim öyle olmuştu. Bana tavırları  sanki şeytanmışım gibiydi. Kendilerine aslında vicdan rahatlaması yapması için bir çoğu çocuk evlat ediniyordu. Ya da çocukları olmuyor diye evlat ediniyorlardı. Bu yüzden hiç birisi bana samimi gelmiyordu.

Bir yıl sonra arkadaşımın uzaktan bir akrabası arkadaşımı almaya gelmişti. O gidince onun da beni terk edişi tam anlamı ile benim felaketim olmuştu. Uzun süre boyunca insanlardan kendimi soyutlamış ve içime kapanmıştım.

Derken ergenlik yıllarıma kadar böyle yaşadım ama bilirsiniz ki ergenlik zamanlarında arkadaş grubu edinmek içgüdüsel bir istektir. O zamanın verdiği polyanna hislerimle tekrardan insanlara kendimi açmıştım.

Okuduğum lise de benim gibi yetimler yoktu. Hepsinin normal bir ailesi ve güzel hayatları vardı. İlk başta bana herkes iyi davransa da bir süre sonra hissetmiştim. Herkes söylemeye ya da göstermeye cesaret edemese de hepsi beni kendinden üstün görüyordu. İçimde ki iyiliği bir çoğu nankörce kullanmıştı.

İstesem ben de kurnazlık yapıp canlarını yakabilirdim. Sadece iyi niyetliydim ama onlar beni salak sanmıştı. Bir kaç tekrarlanan saçma arkadaşlık dongusunden sonra artık pes edip herkesten uzaklaşmıştım.

Erkek arkadaş konusunda da gözüme güzel gelse de bir çok erkek ilgimi cekmemişti. Doğru kişi doğru zaman kavramına inanan biriydim. Gelene kadar da uslu durmazsanız muhtemelen salak saçma insanlar yüzünden psikolojiniz bozulurdu.

Birinden çok hoşlansam bile bu yüzden belli etmemiş içime gömmüştüm .

Lisenin son zamanlarında da öğretmenlik bölümü ilgimi çektiği için sınıf öğretmenliği yazmıştım. Benim gibi yetim çocuklara devlet destek verdiği için de çalışmama gerek olmadan eve çıkabilmiştim. Akranlarım dışarı da gününü gün ederken bense en güzel zamanlarımı daha çok bilgi için vermek zorunda hissediyordum.

Sabahın erken saatlerinde sokaktaki sahipsiz hayvanları beslemek için dışarı çıkmam lazım fakat güneş panjurdan bana sıcak bir şekilde gülümserken ben gözümü dahi açamıyorum.

Çocukluğumdan bu zamana kadar hayvanlara karşı zaafım vardı. Küçükken nerede kedi görsem oraya koşardım. Hatta bu ayrımcılık olsa bile kedilerin diğer hayvanlardan daha üstün olduğunu düşünürüm. Onlara karşı bitmek bilmeyen bir zaafım var maalesef.

İliumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin