İtiraflar

4 1 0
                                    

Sabahın ilk ışıkları ile birlikte uyanıp ailemle kahvaltı etmek için aşağıya inmiştim. Annem ve babam derin bir sohbete dalmış gibi duruyorlardı. Ne olduğunu anlamasam da bir sıkıntı olduğunu hissedebiliyordum. Masaya oturdum.

"Günaydın anne ve baba." diyerek onları selamladım. Annemlerde bana günaydın dedikten sonra yemek yemeye başladık. Annem sürekli dalıyor, babamda yemeği ile oynayıp duruyordu.

"Bir sorun mu var?" dedim.

"Henüz büyük bir şey mi bilmiyoruz fakat büyük ablan bir kaç gündür hastaymış. Bizde yanına gitmemiz gerektiğini düşündük. Tabii büyük bir şey değilmiş ama yine de sağlık kontrolleri bitene kadar belli olmaz." dedi annem gerginliğini beden diline de yansıtarak.

Büyük ablam genelde en sağlıklı olanımızdı. Küçük ablam ve ben sürekli hastalıktan kırılırken büyük ablamın burnu bile hastalanmasında hep bu tepkiyi verirlerdi. Bir şey olmadığına adım gibi emin olduğum için annemi gülümseyerek teselli ettim.

Biraz ailem ile sohbet edip onlara dışarı çıkacağımı söyledikten sonra odama çıkıp hazırlandım. Babamın el saatine baktığımda saatin dokuzu biraz geçtiğini fark ettim. Hızlıca evden çıkıp lane wertaya doğru yol aldım. Beş dakika geçmeden varmıştım. Etrafa baktığımda Vale ve Olsen'in birlikte kahvaltı yaptığını gördüm. Gerçi kahvaltıdan daha çok Vale sürekli çene çalıyor, Olsen de ona öldürücü bakışlar atıyordu. İçimde bir his bunlar böyle gözükse de çok iyi dost olacaklar diyordu. Hallerine gülerek yanlarına gittim.

"Günaydınlar tilki kardeşlerim. İkiniz de halinizden çok memnun duruyorsunuz." dedim.

Olsen bana dik dik bakarken Vale " Günaydın Pai , dün gece olanların heyecanından dolayı uyuyamadık. O yüzden bir an önce karar alalım. " dedi .

" Yavaş ol Vale, ilk önce kahvaltınızı yapın. Sonrasını sonra düşünürüz." dedim.

Onlar kahvaltı yaparken ben de etrafı seyrediyordum. Sıkıcı şehir hayatı ve hep aynı yüzler, geldiğim yerde böyleydi fakat şimdi en azından sanayileşme çok olmadığı için temiz bir nefes alabiliyorduk.

"Şapkan çok yakışmış " dedi Olsen .

"Teşekkür ederim. Dadımı bilirsin, ondan kurtulamadım işte dediklerini giymek zorunda kaldım. " dedim beceriksizce sırıtarak. O kahvaltısını bitirmişti. İkimizde Valenin kahvaltısını bitirmesini bekliyorduk fakat Olsen sürekli gözlerini üstümden ayırmadığı için geriliyordum. Elim ayağım birbirine dolaşıyordu.

"Şu çaydanlığı uzatır mısın Olsen?" dedi Vale.

" Dur ben uzatırım!." dedim heyecanla. Bir anda ayağa kalkıp çaydanlığı tutunca elim yandı ve çaydanlığı hemen geri bıraktım.

Olsen telaşlanıp elimi tutup elime baktı.

" Bakar mısınız? Buz getirebilir misiniz rica etsem?" dedi garsona.
" Yanık gözükmüyor, elin acıyor mu?" diye sordu.
" Şuan bir şey hissedemiyorum ama sızlıyor. " dedim. Etrafına baktı. Döndükten sonra bana gülümseyip göz kırptı ve elimi iki elinin arasına alıp ağzının içinde bir şeyler mırıldandı. O anda sızlama geçmişti.

İkimizde birbirimize mal mal sırıtırken " Yanımda bir kahraman olduğunu unutuyorum bazen sanırım. Teşekkür ederim." dedim.

" Kahraman demek çok doğru olmaz bence, kahramanlar dünyayı kurtarır. Ben ise sadece seni önemsiyorum. Painin Olseni diyebiliriz mesela ." dedi göz kırparak.

Vale ise o sırada ağzını açmış bize bakıyordu.
" Siz sevgili misiniz? Bunu hiç anlamamıştım. ben sizi arkadaş sanıyordum ." dedi.

Ben dediği karşında şaşırıp Olsene baktım. O ise ifadesiz duruyordu. İkimizde nedense bu soruya cevap vermedik. Aramızda garip bir şeyin olduğunu hep biliyordum fakat Olsenden az bir şey çekindiğim için dile getirmiyordum. Ayrıca onu yanlışlıkla öptüğümde bana onu zorlamışım gibi davranmıştı. Bu aklıma gelince yeniden sinirlendim.

İliumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin