Namera

3 1 0
                                    

BİR HAFTA SONRA

"Gerçekten acaba vazgeçmek daha mı mantıklı ne?"

Bir elini yüzüne siper etmiş Vale sabahtan beri geçen zamanımızı bize zehir etmeye kararlıydı. Hoş zaten zaman bizim için pek keyifli geçmiyordu.

" Yanilmadığımıza eminim. Mutlaka oraya gitmeliyiz. Eğer arazi taraflarındaysa tehlikeli işler yapabilir."

Olsen kendinden emin gibi duruyordu. Solumdan gelen hışırtı sesleri uzun sürünce dikkatimi çekti. Dönüp baktığımda üstümüze doğru bir karar yığınının (çığ gibi ama daha zararsız hali ) geldiğini görünce küçük dilimi yuttum.

Konuşmayı unutunca " Hih ih hi" gibi sesler çıktı ağzımdan.

Olsende bu garip nidalarımı duyup baktığım yere baktı. Vale ile ben annesinden dayak yemeyi bekleyen çocuklar gibi kar yığınının üstümüze gelmesini bekliyorduk.

Olsen ikimize doğru hızlıca geldikten sonra daha önce hiç görmediğim şeyi yaptı.

Aslinda bir nevi görmüştüm ama çok daha korkunç hallerini görmüştüm.

Ellerini birleştirip yıkımın gücünden faydalanıp kar yığınına doğru oluşturduğu güç bileşenini fırlattı. Fırlattığı güç ile kar aniden tozlara dönerek havada yok oldu.

Vale ağzı açık şekilde Olsen'e bakarken Olsen onun bakışını yakalamış ve ona küçümseyici bir yüz ifadesi ile bakmıştı.

Olsenin yanına gidip hemen koluna girdim. Olsen bakışını bana çevirdiğinde gülümsedi ve yürümeye devam ettik.

5 SAAT SONRA

" Son kez uyarıyorum. Benden en az bir metre uzakta dur."

Olsen gerçekten son yarım saatte fazlasıyla sinirlenmişti.

" Hani bir gruptuk. Nerede adalet? O canını böyle koruyorsa ben de korumalıyım. "

Vale Olsen'in öldürücü bakışlarını umursamadan aynı şekilde yürümeye devam etti. Kavga ettikleri kısma gelirsek son saatlerde bir kaç kar yığını daha üstümüze gelince Vale benim yaptığım gibi Olsenin diğer koluna girmişti. Yarım saattir üç kişi kol kola yürüyorduk ama Olsen bu durumdan hiç memnun değildi.

" Vale, yıkımı senin üstünde kullanmami istiyorsan hiç çekinmem."

Olsenin sakince söylediği bu sözler gerçekten insanın kanını donduruyordu.

Vale'de korkmuş olacak ki Olsen'in kolunu rahat bıraktı ama bir yandan da ikimize söylenmeye devam ediyordu.

İkisi birbirini yerken önümüzde görünen civar köyünü fark ettim. Heyecanla "Hey, didişmeyi bırakın. Bakın sanırım geldik. "dedim.

Hepimiz köye doğru ilermeye başladık. Tepeden gördüğümüz kadarıyla köy bomboş duruyordu. Gerçekten de köye vardığımızda in cin top oynuyordu.

Sıralı evleri gezerken her şey hem çok düzgün hemde anormal duruyordu. Köyün yarısı karlar altında kalmıştı. Önümde ki ikinci eve baktığımda penceresinden süzülen mum ışığı dikkatimi çekti. En azından o evde birisi olmalıydı.

Evin kapısına geldiğimde kapıyı açmaya çalıştım ama açılmadı. Pencere kısmına gitmenin daha mantıklı olduğunu düşünerek ilerledim.

"Laila, saat yönü ile tam 11, şimdi hemen!"

Bir kadın aynen böyle bağırırken bir anda Olsen  önüme geçti. Üstümüze doğru keskin sarmaşıklar geliyordu. Olsen elini kaldırdığı anda sarmaşıkları yok etti.

İliumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin