Anahtarın sırrı

5 0 0
                                    

Hepimiz görünmeyen bir akım tarafından birden havaya kaldırıldık ve çat diye yere çakıldık.

" Yardım edin!kimse yok mu, hemen şifacıyı çağırın. Burada beş kişi var, dördü yaralı birisi ölü. "

BİR HAFTA SONRA

Rüzgar acımasızca kavak ağacının dallarına vuruyor, dallarla kalmayıp toprağa da işliyordu. Rüzgarın etkisiyle toprak nereye gideceğini bilmeden sağa sola dağılıyor, göz yaşartıyordu.

Sarı sarı yaprakları olan bu sevimli ağaç bile adeta karanlığa kendini teslim etmişti. Papazın kliseden çıkması ile birlikte cenaze töreni başlamıştı. Ağlamaktan şişmiş gözlerim yüzünden önümü zor görüyordum.

Ben yedi gün önce bir insanın ölümüne sebeb olmuştum. Ben artık bir katildim. Diğerleri bile yüzüme bakamıyor, benimle konuşmuyordu.

" Sizlerin huzurunda, Allen kızı Laila'yı kendi gerçekliğine ve huzuruna yolluyoruz. Tanrı onu bağışlasın, günahlarını affetsin."

Papaz uzunca konuşmasına devam ederken dikkatimi ona veremiyor, boş boş tabuta bakıyordum.

Laila'nın kardeşi tabuta sarılmış ağlıyor, elinden hiç bir şey gelmediği için ancak bunu yapabiliyordu.

Cenaze çok uzun sürmedi ve biz yardım sever köy halkının bize ayırdığı yere doğru yol aldık.

Herkes sessizleşmiş ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Yol boyuncada bu sessizlik bizimle birlikteydi.

Kulübemsi küçük eve geldiğimizde hepimiz mutfağa girdik. Vale, elindeki mataraya su bidonundan su doldururken Olsen masada ki gazete parçalarını karıştırıyordu.

Laila'nın kız kardeşi ise odasına çekilmiş, günlerdir yaptığını yapıp sadece ağlıyordu.

Olsen gazete kağıtlarını karıştırırken " buldum!" dedi.

Vale ve ben anlamadığımız için boş boş bakmakla yetiniyorduk. Olsen ise gazete parçasını kesip bize gösterdi.

"Dave Hastanesinin Açılışı 23 Aralık 1898"

"Hasiktir, sen ciddi olamazsın."

Vale gördükleri karşısında şok geçirmişti.

"Neler olduğunu uzun uzun anlamaya çalıştım ve cenazenin en azından kalkmasını beklemeyi doğru buldum. Anlamadığım bir şey var. Bu nasıl oldu Pai?"

Okların bana yönetilmesi ile kendimi göstererek " Ben mi?" dedim.

" Evet, biz buraya neden geldik. Ne oldu? Neden Laila buraya geldiğinde ölüydü. "

Vale kendi kendine aynı cümleler tekrarlıyor, bir deli gibi davranıyordu.

" Benim ailem orada. Ben burada kalamam. Beni geri göndermelisiniz. Bana ihtiyaçları var. "

Telaşa düşen Vale bir sağa bir sola gidip aynı şeyleri tekrarlıyordu.

Bir anda dönüp yakamı çekiştirmeye başladı.

" Sen ne yaptın bize! O kızı nasıl öldürdün, doğruyu söyle! Siktiğimin yerine nasıl geldik?"

Vale yakamı çok fazla çekiştirmiş ve buda nefes alamamama neden olmuştu. Olsen ise bir kaç saniye tepkisiz kalıp gözlerimin içine bakmıştı. Neden bilmiyorum ama bu iki saniyelik dilimde gözlerinde hiç tanımadığım birini görmüştüm.

Sonrasında ise hemen gelip beni Vale'den kurtardı.

" Vale, Pai'ye kızmakta haksızsın. Henüz hepimiz gibi oda güçlerini nasıl kontrol edeceğini bilmiyor ve açıkçası Laila'nın ölümü ile bariz bir şekilde alakası yok . Zamanda yolculuk yapmak birini öldürmez. Bu işin arkasında başka bir şey var ve bende geldiğimizden beri bu konuyu çözmeye çalışıyorum."

İliumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin