Birliktelik

4 1 0
                                    

Yeni bir güne yeniden başlamıştım. Artık yeni yaşamıma daha çok bağlı hissediyordum. Sanki en başından beri doğru olan tek şeymiş gibi...
Dünden beri taşlar yerine oturmaya başlamıştı. Benimde bir sihrim vardı tıpkı Olyy gibi, belkide bu bir tesadüf değildi ve yaşanması gereken yaşanıyordu .

Önceki hayatımda bir ailem yoktu . Yetiştirme yurdunda büyümüştüm. Ailem hakkinda hiç bir bilgim yoktu. Yaşıyorlar mı onuda bilmiyordum. Aslında düşününce o zamanlarda hiç kimsem yoktu. Sadece ben ve kedilerim vardık. Küçük bir hayatım vardı ve kendimi mutluyum diye teselli ediyordum ama hayır mutlu değildim sadece alışmıştım. Hayata dair bir beklentisi olmayınca insan dümdüz bildiğini yaparak yaşıyordu işte.

O zamanları düşününce kimse ile düzgün arkadaşlık bile kurmayı beceremiyordum. İnsanlar çok garipler çünkü onlara iyi davrandığımda beni ezik biri gibi görmeye başlayıp kendileri bile fark etmeden bana tasma bağlamaya, köpekleri gibi davranmaya başlıyorlardı. Ben yine de içlerinde ki iyiliği gördüğüm için susuyordum ama bir süre sonra patlıyordum ve tabii ki de suçlu olan her zaman bendim onlar açısından, halbuki en küçük bir kalp kırdığımda bile onlardan özür dilerdim. Geçmişe bakınca o zamanlar hep kaderi suçladım ama sorun kader degildi. İnsan ne hissederse çevresi de ona göre şekillenir. Çevrem kötüydü, iyi insanlar ile karşılaşmıyordum çünkü ben kendimi sevmiyordum ve sevgiyi hak ettiğimi düşünmüyordum. Bu yüzden iyi insanlarla karşılaşmıyordum. Sanki yıllardır erişemediğim olgunluğa bu zamana gelince erişmiş gibi hissediyorum. Geçmiş ve gelecek ikisi de umurumda değil artık sadece şimdiyi yaşamaya odaklanacağım.

Bugün Leydi rose ve kızı Leydi alish için düzenlenen bir piknik vardı. Leydi Alish yakın zamanda nişanlanmıştı ve 2 ay sonra düğünleri vardı. Onu hatırlamaya çalışınca eski painin o kıza yüz vermediği ve Alishin ise bana karşı hep bir yakınlığı olduğunu anımsadım. Pai eskiden soğuk ve alaycı davransa da Alish hep Paiye hayran gibiymiş. Eski Pai sanırım biraz şımarık bir kızdı. Herkes hazırlanmaya koyulmuşken bende pudra pembe ince kumaştan olan elbisemi giymeye koyuldum. Saçlarım çok uzun olduğu için dadima saçlarımı balık sırtı şeklinde ördürdüm. Son olarak küçük şapkamı da saçlarıma tel tokalar ile tutturup annemin yanına indim. Bana sıcak bir gülümseme bahşedip hemen koluma girdi.
" Bu piknikte senin nisanlanacağın adamdan da bahsedelim mi? Ne dersin ?" Dedi heyecanla annem.
" Saçmalama anne , seninde dediğin gibi daha nişan bile olmadı. Ya aksilik olursa bu sefer sosyete arkamdan sallayıp durur. Biliyorum heyecanlı olduğun için bunu istiyorsun ama beklemen gerekiyor." Dedim telaşla.
Annem beni onayladıktan sonra at arabasına bindik ve piknik yerine gittik.
Sevmediğim suratları görünce modum düşsede gözlerimi devirip yanlarına oturdum. Sanırım burada boş olmayan tek kişi Leydi Alishti. Bütün gün boş boş sosyete muhabbetleri yapılırken içim kıyıldı ve zaman değiştirip kendimi okyanusa fırlatmak istedim. Alish de sürekli gözü üstümde olduğundan fark etmiş olmalı ki yanıma gelip benimle yürümeyi teklif etti. Ona gülümseyerek teklifini kabul ettim ve yürümeye başladık. Etrafı incelemeye başladım. Burası bir şelale kenarı aileler için yapılmış piknik yeriydi. Yerdeki çiçekler renk renk , etraftaki her şey özenle tasarlanmıştı. Şelale de oldukça muazzam bir görüntü oluşturuyordu. Bu zamanlarda her şey mükemmeldi. Teknoloji ne kadar hayatımızın değişmez bir gerçeği olsa da ne kadar işimize yarasa da sanırım hiç bir şey bu temiz havayı solumaktan değerli değildi.
" Pai bayadır yanına gelemiyordum. Umarım bana kirilmamışsındır." Dedi Alish dudaklarını büzerek.  Alish 160 boylarında sevimli bir kızdı. Kocaman gözleri vardı ve bakışları çizmeli kediyi andırıyordu. Ona gülüp " Tabii ki de kızmadım o kadar telaşenin içinde bir de beni mi hatırlayacaksın tanrı yardımcın olsun , evlenmek zor olmalı. " dedim.
Alishin yüzü düşmüştü. Bunu fark edince " Bir sorun mu var? Yoksa istemediğin bir evlilik mi ?" Dedim gözlerinin içine ben yanındayım dercesine bakarak. " Ben istiyorum ama nişanlımın ne istediğinden emin değilim Pai. Sende biliyorsun ailelerimiz çoğu ailelerden varlıklı. Onun davranışları da sadece toprak birleştiriyormuşuz gibi hissettiriyor ama ben onu ilk gördüğüm andan beri çok seviyorum. " dedi . Bakışları yerdeydi sanki uzaklara dalmış ve yaşadıklarını düşünüyor gibiydi. " Olsun üzülme elbet ki bir gün sana hislerini açacaktır ama bu kadar üzülüyorsun madem onunla konuş bunları, en azından evlenmeden önce niyetini anla ki ona göre evlen." Dedim .
" Haklısın. " dedi ve sadece gülümsemekle yetindi. Ailelerimizin yanına döndük ve yarım saat sonra eve geldik. İçeri geçecekken annem beni durdurdu ve " Pai geçen bahsettiğim için herkesin peşinden koşturduğu dans hocanı ayarladım. Sana söylemeyi unuttum aman tanrım aklım nerelere kaçtı acaba . 1 saat sonra balo salonuna ders için gitmen gerekiyor . Rahat edebilmen için kıyafetlerini dadın hazırlamıştı . Git bir duş al sonra dadın seni hazırlasın. At arabasını da hazırda bekleteceğim ." Dedi nefes almadan. Hızlıca dediklerini yaptım ve maalesef biraz geciktim . Balo salonuna giderken tabii ki müzik kutusunu yanıma almayı ihmal etmedim. Geçen ki olaydan sonra daha dikkatli davranmaya başladım. Salona doğru ilerlerken uzaktan hocamı gördüm. Yanında ki uşak ile gülümseyerek sohbet ediyordu. 190 boylarında zayıf ama kaslı bir beyefendiydi. Uzun kahve saçları ve yeşil gözleri vardı. Neden herkesin bu hocanın peşinden kosturdugunu simdi anliyordum. Adam yunan mitolojisinden düşmüş gibiydi. Ben bununla nasıl dans edecektim acaba. Yanına vardığımda beni fark etmemisti .
" Merhabalar ben Leydi Pai bugün dersimiz vardı. Biraz geç kaldım bundan dolayı özür dilerim . Dersim olduğundan son anda haberim oldu." Dedim heyecanla.
Adam yavaşça bana doğru döndü ve elinde ki bardakta ki son içkisini yudumladıktan sonra bardağı sertçe uşağın tuttuğu tepsiye koydu. Uşak telaslanarak uzaklaşırken ne olduğunu anlayamadım.
" Leydi Pai bu yaptığınız çok ayıp bir davranış bildiğiniz üzere çok fazla dersim var ve sorumsuzluktan hic haz etmem." Dedi sert bir şekilde adam.
" Efendim hatamı maruz görün sizi anlıyorum haklısınız lakin bir Leydi ile konuşurken lütfen tavrınızı daha dikkatli seçin. " Dedim alayla gülümseyerek. Kaşlarını çattı ve " Karşımda ki kişiler asil birisi olduğunu hatırlatmak zorunda kalıyorsa çokta asil durmuyorlar demektir . Kendimi taktim edeyim Leydim ben Lord Luxor." Dedi alayla. Yaptığı aşağılama umurumda olmadi bile. " Lord Luxor mu? Bir lordun dans öğretmeni olması garip değil mi ?" Dedim saskinligin verdiği salaklık ile dilimi tutamadan.
Yine bakışlarında aynı alay belirmeye basladı ama bir şey demedi. Yarım saat boyunca dans duruşu için çalıştık. En sonunda isyan ederek " Leydi Pai bence sizin bana iki kat ödeme yapmanız gerekiyor. Bu işte hiç bu kadar kötüsünü görmemiştim." Dedi.  Aslında dansta kötü değildim. Sadece onu kızdırmak için bilmiyor ayağına yatıyordum. Sonrasında düzgün dans etmeye başladım. Ders saatimiz bitmişti.
" Teşekkürler Lord Luxor , Aslında dans konusunda gördüğünüz gibi yetenekliyim fakat bu kadar üstten bakmanız beni meraka düşürünce ben de ne kadar iyi bir öğretmen olduğunuzu görmek için ilk defa öğreniyormuş gibi yaptım. " Dedim gozlerimi kısıp ona meydan okuyarak. Sinirlendiğini dik bakışlarından anlamıştım.
" Önemli değil Leydi Pai fakat anneniz çok iyi bir Leydi onun hatrı için size ders vereceğim fakat bu ukala tavırlarınız devam ederse size ne kadar katlanırım orası belli olmaz." Dedi sakince.
Onunla kavga havamda değildim, çok yorulmuştum.  Bir şey demeden at arabasına doğru yürümeye başladım.
At arabasına bindim ve yolculuğum basladi. Dışarıya bakınca hava hala açıktı. Sanırım ilkbahar zamanı büyülü oluyordu.
Kafamı çevirince gördüğüm Olyy ile çığlık attım. Neyseki yüksek degildi sesim . Kimse duymamıştı. Olyy göz devirerek " Bugün beni hiç çağırmadın bende sıkıldım." Dedi. Tek kaşını kaldırmış bana hesap soruyor gibiydi. " Bilmem bugün aşırı dolu bir gündü kendime bile vakit bulamadım. " Dedim oflayarak.
" Nasildi eğlenceli miydi?" dedi bir şey ima ederek.
" Ne eğlenceli miydi?"  sorusuna soru ile cevap verdim.
" Tıpkı beyaz atlı prensini bulmuş kül kedisi gibiydinde ondan diyorum." dedi. Bakışlarını dışarı çevirerek dışarıyı izlemeye başladı. Onun bu hali bana sevimli gelmişti, tıpkı oyun arkadasi başkası ile oynayan mızmız küçük çocuklar gibi gözüktü gözüme. Ona uzandım ve koluna dokundum . Ona verdiğim sözü yerine getirmeliydim. Kafasını bana çevirdi ama ben onu göremeden zaman beni çekmişti. Karşıma baktığımda şelalenin kenarında oturan Olyyi gördüm. Benim zamanımda ki Olyy ile aynı gözüküyordu. Gözlerini şelaleye dikmiş masum masum bakıyordu. Gerçekten yıkım bu kadar masum durmamalıydı. Yanına oturunca kafasını bana çevirdi ve meraklı gözlerle bakmaya başladı.
" Gelmeyeceğini düşünmüştüm. " dedi fısıltı gibi sesiyle. O an hislerini hissetmiştim. Sesi ben yalnızım diyordu. Umudu kalmamış gibiydi . İçim burkulmuştu çünkü Olyy bana kendimi hatırlatıyordu. Biz ne olursa olsun bir kişi için bile bu dünyaya sığmayan insanlardık. Herkes ne yasadigimiza bakmadan bizi yargılıyordu. O surekli psikolojik şiddet ve sevgisizliğe maruz kalmıştı. Bir hayvana yardım ettiği için karşılığında yıkımı almıştı. İstemeden yaptığı yıkım yüzünden de kimse onun nasıl olduğunu umursamadan onu öldürmeye çalışıyorlardı. Ona bakarken oda bana sessizce bakıyordu.
" Neden bana beni okuyormuş gibi bakıyorsun. " dedi aynı ses tonu ile.
" Çünkü seni senden daha iyi anlıyorum." Dedim titreyen sesimle .
Beni incelemeye başladı.  Saçlarıma bakti uzun uzun . Aklıma onun marinattenin saçlarına hayranlıkla bakarken ki anısı gelmişti. Neden bilmiyorum ama içimi büyük bir hüzün kapladı. Ben onun yanındayken sadece mutsuzdu ama marinatte onun yanındayken hep neşe doluydu. Bunuda elinden almıştım.
Olyy elini uzattı ve saçımda ki tokayı düzeltmeye çalıştı. Saçlarıma dokunurken içim titremişti. Sadece bakıyordum sanki hipnoz olmuş gibiydim. Sanki felç olmuş gibi hareket edemiyordum. Saçımda ki tokayı duzelttikten sonra yine önüne dönüp selaleyi izlemeye başladı.
" Sana kızgınım. " dedi sitemli bir ses tonuyla.
Kaşlarımı çattım, ne demek istediğini anlamadım. Ben sormadan "  Kızgınım çünkü yanımda olacağını söyledin ama olmadın, bir yıldır gelmedin." Dedi.
Ben bana marinatte için kizacagini düşünürken o benim gelmediğim için bana kızınca şaşırmıştım. Sanırım haklıydı ama benim zamanımda sadece bir gün geçmişti, hem anıları seçemiyordum ki .
" Özür dilerim senin yanından gideli sadece bir gün geçirdim. " dedim dudaklarımı bükerek.
Gözleri ile tekrardan beni incelemeye başladı.  Çok sessizdi ve bu beni germeye başlamıştı. Neden bu kadar beni inceledigini bilmiyorum ama heyecanlanmıştım.
"Gitme o zaman." dedi.
" Nasıl gitmeyebilirim bilmiyorum ." dedim umutsuzca .
"Bana dokunarak geldiğini söylemiştin, sanirim istediğin için buradasın. İstersen gitmeyede bilirsin. " dedi . Masmavi gözleri bana bakarken söylediklerini zor anlıyordum. Gözleri gerçekten çok güzeldi. Fark etmeden sırıtmaya başlamıştım. Kaşlarını çattı ve " Komik mi geldi ?" Dedi.
" Hayır sadece geldiğim zamanda ki Olyy surekli bana ' BENDEN UZAK DUR ARAMIZA MESAFE KOY' diyip durdugu için bana böyle samimi davranman hoşuma gitti." dedim.
" Senden korkuyor olmalı. " dedi tekrar uzaklara dalarak.
" Neden benden korksun ki ona sadece yardım ediyorum." dedim.
" Bilmiyorum bağlanmaktan korkuyorumdur çünkü sürekli insanlardan tekme yedim. Şimdi ki zamanda acım bu kadarsa o zamanı düşünemiyorum muhtemelen duygularım biraz katılaşmıştır. " dedi. Bu kadar çok konuşması gerçekten garipti. Benim tanıdığım Olyy kısa cümleler kurardı. "Haklısın dediğin doğru olabilir." dedim.
Bakışlarını tekrar bana cevirdi ve gözlerinden kısa süreli bir parıltı geçti. " Yani o zaman benimle geliyorsun ." dedi.
" Elimden geldiğince yanındayım. " Dedim elimi eline uzattım ve yanında olduğumu hissettirmek istedim. Bana gülümsedi ve ayağa kalkıp elini bana uzatti. Beraber saraya doğru gitmeye başladık. Acaba beni ne sıfatla saraya soracaktı. Umarım bir aksilik çıkmaz ve uzun süre yanında kalirim , dedim içimden . Saraya girdiğimizde kimse sorgulamadı. Odasına girdik ve saatlerce bana yakın arkadaşmışız gibi içini döktü. Odanın kapısı tiklaninca ikimizde beklemediğimiz için irkildik ve kapıya baklamaya başladık. Olyy gel dedikten sonra içeri bir adam girdi.
"Prensimiz bizi unuttular bakiyorumda basit bir asker parçasıyım diye benimle takılmayı bıraktın mı yine yoksa?" dedi adam neşeyle.
Sonra bakışları bana dönünce " Oo bu güzel hanfendide kim ben Komutan parl memnun oldum. " diyerek kendini takdim etti.
Olyy durgun tavrından hemen kızgın bir tavır haline geçti. " Seni ilgilendirmez parl, hemen odamdan çık. " dedi .
" Hay hay prensim bağışlayın. " dedi ve odadan hızlı adımlarla çıktı. Sanırım Olyynin bir dostu vardı. Bu düşünce ile fark etmeden gülümsemiştim. Olyy bana dönünce kaşları yeniden çatıldı . " Neden gülüyorsun arkasından?" Dedi sinirle. Tepkisine şaşırmıştım, neden böyle davrandığına anlam veremesemde durumu açıkladım ve saatlerce astroloji , bilim , Olyynin isteyipte anlatamadığı ne varsa konuştuk. Ben genellikle bu yönünü bilmediğim için sustum ve onu izledim. Saatler nasıl geçti ikimizde anlamadık. Sanki büyülü gibiydi onun eski haliyle olmak . Tanıdığım Olyynin aksine bana değer verdiğini hissettiriyordu.
" Pai senden bir şey isteyebilir miyim?" Gözleri bana beklenti ile bakıyordu.
" Tabii ki." dedim. " Dizine yatsam saçlarım ile oynasan olur mu? Biri bunu yapınca geceleri rahat uyuyorum ." Dedi. Dediği şeyle birlikte donup kalmıştım . Uzun süre ben tepki vermeyince Olyy istemedigimi sanarak benden özür dilemişti. Yatağın baş kısmına geçip dizlerimi uzattım ve gelmesini işaret ettim. Olyy heyecanla yanıma geldi ve dizlerimi uzattı. Saçlarıyla oynamaya başladım ve o uyuyana kadar sohbet ettik. O uyuyunca yan tarafına geçtim ve onu izlemeye başladım. Keşke yıkımı alan kişi gerçekten kötü birisi olsaydı diye geçirdim içimden. O bunları hak etmiyordu. Elimi saçlarına götürdüm ve uykunun verdiği ağırlığa dayanamayarak gözlerimi kapattım.
" Pai uyanmalisin saat geç oldu , kalk artık hadi ." Dedi kafamın başında ki ses.
" Gitmezsen eğer çığlık atarim artık yeter." Dedim sitemle.
" Uyuyunca canavara felan dönüşüyorsun heralde zaten yemediğim laf, küfür kalmadı. "dedi Olyy kızgınlıkla. Olyynin yanımda olduğunu yeni idrak edince hemen kalktım ve kalkarken Olyynin bana bu kadar yakın olduğunu fark etmemiştim. Gözleri zaten kocaman değilmiş gibi iyice açıldı ve irkilerek geriye kaçtı. " Ne oldu sana böyle korkunç gözüküyorsun. " dedi korkuyla.
" Sabahları uyandirilinca tipim böyle oluyor napayim ." Dedim içten içe kırılarak. Kirilmis olduğumu anladığında hemen kendini düzeltti ve sofrayı işaret etti.
" Benim yarım saatlik bir işim var maalesef , erken kalksaydın birlikte kahvaltı ederdik ama ben kahvaltı yaptım. " dedi . Onu onayladım ve o gidince kahvaltıya oturdum. Yemek yedikten beş dakika sonra felan midem bulanmaya başladı. Olyynin banyosuna gittikten sonra lavaboya kustum . Gözlerimi yanık hissinden dolayı açamıyordum ama hiç bir zaman bu kadar acıtan bir kusma yaşadığımı hatirlamiyorum . Sanki midem iğneler batıyor gibiydi. Gözlerimi açtığımda yemekleri kan ile birlikte kustuğumu gördüm. Nefes almam zorlaşmaya başladı ve elim ile boğazımı tutup nefes almaya çalıştım. Aynadan kendime baktığımda kıpkırmızı olduğumu gördüm. En son gözlerim kararmaya başlayınca yere doğru düştüğümü hatırlıyorum.

Zaman beni içine çektiğinde baygın da olsam bunu hissetmiştim.
Gözlerimi ne kadar boşlukta olduğumu hatırlamazken birden açtım. Gördüğüm ilk şey kırmızı gözlerdi. Etrafıma baktığımda ormanda olduğumuzu görünce kaşlarımı çattım.
" Neden dibimdesin ne oldu ben anlamadım. " dedim. Olyy üzgün duruyordu ve ben onun kucağındaydım kafasını yüzüme doğru eğmiş vaziyette duruyordu. " Anlamadim geldiğinde gözlerin titriyordu kriz geçiriyor gibiydin, ellerin kanlar içindeydi. O zaman da seni odada gördüm gözlerin yarı açık bayılmış şekilde duruyordun ve bir anda yok oldun. Kimsenin göremeyeceği bir yere seni getirip iyileştirdim. Hani geçen seni aşk büyüsü yaptım diye kandırdığımda ki gibi." dedi. Gercekten endişeli duruyordu.

İliumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin