"Em... Em hadi kalk,geç kalmak istemezsin herhalde! "
Valentine her sabahki tartışmadan bezmiş bir şekilde genç kızın kolunu deşercesine dürtüyordu. Her sabah üç genç kızda Emily'nin çok zor kalkıp, aynı zamanda da randevularına zamanında nasıl yetişebildiğini anlamış değillerdi. Emily, zorla gözlerini araladığında perdesi çekilmiş ve havalandırılmak üzere açılmış pencereden sızan güneş ışınlarıyla gözlerini kısarak ağzının içinden homurdandı. Derin bir nefes alıp gözlerini tamamen açtı ve ona gözlerinden lavlar fışkırarak bakan iki çift gözü görünce şebeklik yaparak Valentine'ni kolundan tutup yatağa çekti. Yüzüne ard arda sulu öpücük kondurarak sinirlerini yatıştırmaya çalıştı ve başardı da, iki genç kız kıkırdamalarına engel olamadılar. Valentine, Emily'nin her sabah ki sinir bozucu uyandırma seansından sonra,onu böyle eğlendirmesine alışmıştı artık.
"Emily kalk artık bak beni sen bırakacaksın ve geç kalmak istemiyorum." Emily gözlerini kısarak acıtasyon yapmaya devam etti. Valentine'nin kalkık burnuna işaret parmağıyla hafifçe vurarak tekrardan kıkırdamasına sebep oldu.
Genç kızın banyodaki günlük rutinleri bitince hazırlanmak üzere dolabının karşına geçti. Elleri belinde ne giyebileceğine karar vermeye çalışıyordu. Nihayetinde yeni bir iş, yeni bir ortam ve arkadaşları olacak olan insanların ilk iznelimini önemsiyordu. En sonunda tercihini mavi mini bir etek ve salaş beyaz bir gömlekten yana kullandı. Gömleğin göğüs dekoltesi iri ve dolgun göğüslerini benimsemiş, sımsıkı sarmıştı. Göğüs arasına denk gelecek şekilde taktığı kalın zincirle ve topuklu ayakkabılarıyla tamamlanmış oldu. Son olarakta makyajını ve saçını yaparak odadan çıktı.
Valentine ve Emily hariç diğer kızlar evden erkenden çıkmışlardı. Bu nedenle ikisi de kahvaltılarını yol üzerindeki bir kafede yapmaya karar verdiler ve evden çıktılar. Emily'nin babasının hediyesi olan siyah spor arabasına yaklaştıklarında Emily çantasını ve beyaz hastane önlüğünü almayı unutmuş olduğunu farketti ve tekrar eve döndü.
Açık havada mükemmel bir kahvaltı yaptılar. Herkes staj yerlerinden çok memnundu özellikle de Valentine... Anlata anlata, ballandıra ballandıra bitirememişti Bay Black'i. Valentine, Emily'e Bay Black'i anlatırken bile gözleri koyulaşarak heyecandan kekeleyerek konuşmaya başlamıştı. Henüz yeni tanımaya çalıştığı adamdan nasıl bu kadar etkilendiğini anlamış değildi.
Anlattığına göre adamın gözündeki şehvetli pırıltılar bile onu etkilemek için büyük bir etkendi. Genç kadın o kadar heyecanlı anlatıyor ve daha içinden geçenleri dile getiremiyordu bile. Bay Black ve staj denilince kalbi deli gibi atıyordu. Heyecandan yanakları ve burnu kıpkırmızı olmuyordu. Valentine, çok utangaçtı ama bu huyu onu çekici kılıyordu. Emily hiç utanmaz ve kızarmazdı. Lise dönemlerinde, geçemeyeceklerini anladıkları ders için kopya kağıdı hazırlarlardı fakat Daphne ve Valentine hiç çekemez,üstelik Daphne hemen kızarır ve hocaların akbaba bakışlarını üzerine toplardı.
Emily,Valentine'in staj yaptığı yere gelince arabasını park alanının tam girişine park etti ve ellerini direksiyondan çekmeden kafasını camdan dışarı uzattı. Islık çala çala gökdeleni boydan boya süzdü ve kafasını içeri sokup sırıtmaya başladı.
"Anlattığım kadar varmıymış?"
"Varmış varmış" Kıkırdayarak cevap verdi Emily.Valentine ona hiç şirketin devasalığından bahsetmemişti ki. O Kevin'den başkasını anlatamamıştı bile. Halbuki Emily şu anda şirketten değil de meşhur Kevin'den bahsediyordu.Valentine ise arkadaşının çalıştığı yeri beğenmesinden ayrı bir mutluluk hissetmişti.
"Kaç metre bu şey?" Emily muzip bir şekilde sorusunu sormaya devam ederken Valentine gözlerini devirdi.
"Ne bileyim kızım ben kaç metre!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ PARÇASI
RomanceEmily dokumatik kısımda elini kaydırarak mesajı açtı. İki kız ilk defa gördükleri, ne olduğunu ayırt edemediği cisimle gözleri kocaman açılarak kala kaldı. Nicolas eliyle kavradığı erkekliğini çekerek genç kızlara atmıştı. Şaşkınca birbirlerine bakt...