Belki yaş kemale ermeye başladığı için (geçenlerde 40 oldum) ya da artık 20 yıllık bir mesleki olgunluktan dolayı pek çok durum ya da ofisime yapılan başvuru beni şaşırtmıyor. Birazdan anlatacaklarım sizi belki şaşırtabilir ya da 'ne var buna bu kadar şaşıracak biz bunları zaten biliyoruz ve hatta bizzat yaşıyoruz' da diyebilirsiniz.
Son birkaç yıldır sayıları artan bir şekilde başvuran bir danışan grubu var ki cinsel yaşantılarını renklendirmek adına denedikleri bazı şeylerin hayatlarını ve ilişkilerini nasıl zor durumlara soktuğunu anlatıyorlar. Bazen de bu yaşadıklarının normal olup olmadığını sorguluyorlar.
Yaşadıkları şeylere gelince; bu insanların pek çoğu kadın ya da erkek üçüncü şahısları ya da başka çiftleri cinsel hayatlarına davet ediyorlar. Bunu ise cinsel hayatlarını daha renkli kılmak adına yaptıklarını iddia ediyorlar. Bunun için tercih ettikleri ise kimi zaman komşuları, kimi zaman iş arkadaşları, ya da sırf bu tarz ilişkiler için kurulmuş sitelere üye olan başka çift ya da tek kişiler oluyor, ya da duruma göre değişiyor. Hatta bunun için organize edilmiş ilişki grupları da var. Özellikle metropollerde odaklanmış bu gruplara eş değiştirme (swinger) grupları deniyormuş.
Yani anlayacağınız örgütlü ya da bireysel bir şekilde eş değiştirme ya da üç kişilik, dört kişilik belki de daha fazla kişiyle cinsel ilişkiye girmek; gittikçe sayısı artan insan için tabu olmaktan çıkmış durumda.
Bu ilişkiler; kötüdür, yanlıştır, iyidir ya da doğrudur diyemem. Deneyimli ve etik konularda hassas bir insan olarak ilk öğrendiğim şey insanları yargılamanın benim işim olmadığıdır. Ben bir hakim, savcı ya da ahlak bekçisi olmasam da bildiğim ve gördüğüm şey şu ki bu tarzda cinsel ilişkiler evliliklere ve diğer ikili ilişkilere ciddi zarar verme potansiyeline sahip olduğudur.
Örneğin bir danışan çiftim durumu şöyle anlatıyordu;
'kapı komşumuzun eşine aşık oldu. Nasıl oldu derseniz, biz üçümüz birlikte yatak arkadaşıydık ama kocam şimdi sadece onunla olmak istiyor. Çünkü o benden daha genç ve güzel bir kadın, güzel renkli gözleri var. Bence kocamın yaptığı haksızlık'... diyordu.
Yalnız başına başvuran bir erkek danışanım ise;
'eşimi çok seviyorum, o sürekli bazı filmler izliyordu ve bana cinselliğimin ona yetmediğini söyledi ve aramıza onun da beğendiği başka bir erkeği almamızı söyledi. Eşimi çok sevdiğimden ve kaybetmek istemediğimden kabul ettim. Hatta adama iş verdik, işi yoktu yanımızda yaşamaya ve bizle çalışmaya başladı. Sonra eşimin davranışları değişti ve benden ayrılmak istediğini, onunla yalnız yaşamak istediğini söyledi. Şimdi ben ne yapayım, çok çaresizim herşeyi berbat ettim' diyordu.
Başka bir danışan çiftim ise;
'Ben cinselliği çok seviyorum, eşimde bunu biliyor. Başka kadınlarla oluyorum, eşimi de bundan mahrum bırakmak istemiyorum, o da bize katılsın ama onu razı edemiyorum. Bunun normal olduğunu söylüyorum ama kabul etmiyor. Sizce biz ne yapmalıyız, bize bir fikir verin' diyordu.
Bambaşka bir danışan çiftim ise;
'Ben materyalist bir erkek değilim, eşimi köle yapamam, o da ben de cinsel açıdan özgürüz. Birlikte olmak istiyoruz ve başkaları da bize katılıyor ama eşim birlikte olduğumuz kadınlara benim çok samimi davrandığımı ve onlarla flört ettiğimi söylüyor. Siz söyleyin ona, hiç flörtsüz cinsellik olur mu?' diye soruyordu.
Bu anlatılanlar veya sorular karşısında ben mi ne yaptım? ya da ben ne mi yaptım? Başta da dediğim gibi benim işim insanları yargılamak değil. Onların yaşantılarını doğru ya da yanlış diyerek tasnif etmek hiç değil. Tabii ki mesleğim gereği gerekli yüzleştirmelerde hatta bazen en net şekillerde bulundum ki bazen netlik sertlikle de karıştırılabiliyor. Özetle durumlarıyla yüzleşenler de oldu yüzleşmeyenler de, ancak bildiğim şey şu ki bu tarz ilişkiler hali hazırda aile bütünlüklerini ve insanların ruh sağlıklarını ciddi bir şekilde tehdit edebiliyor.
Doyurulmamış ya da doymak bilmeyen egoları, haz alma hırsları, kendilerinin diğerlerinden farklı olduğunu gösterme çabaları ya da artık zıvanadan çıkmış özgürlük arayışları kişileri bu tarz ilişkilere itiyor. Söz konusu abartılı egoları besleyen bir parça fazladan elde edilmiş kariyer, biraz ünvan, yetki vesaire ya da para da işin içine eklenmişse zaten bu kişileri ve bu uğurda yapacaklarını durdurabilene aşk olsun.
Durumu endişe ile karşılıyor muyum? yok hayır... Bu bir ahlaki çöküş mü? bu satırları okuyup anlayabilen herkes, buna kendisi karar verebilir. Önceki paragraf onlara bir eleştiri mi? kesinlikle değil; sadece bir kaç saptama ve bu saptamalardan rahatsız olanlar varsa da onlara diyecek bi sözüm yok. Nasıl ben onlardan rahatsız olmuyorsam, onlar da bu saptamalardan rahatsız olmamayı öyle ya da böyle öğrenmeliler. Büyüklerin dediği gibi, 'hamama giren terler...'
Bu tarz ilişkilere girecek olanların kesinlikle ruhsal çatılarının bu tarz ilişikilerin beraberinde getireceği ailevi, toplumsal ve de bireysel sorunları taşıyabilecek güçte olması gerekiyor ; bunu da yapabilmek bana kalırsa herkesin harcı değil. En az yüz kez düşünülmesi gereken bir ilişki tarzına balıklama atlayanların durumlarını maalesef üzülerek izliyorum. Sorun yaşandığında ve ilişkileri veya ruhsal durumları zora girdiğinde; ben elimden gelen yardımı yapmaya hazırım ama yine de yardımın işe yaramadığı durumların olması da kaçınılmazmış gibi görünüyor. Bu tarz ilişkilerle hayatını renklendirmeyi düşünenlere tavsiyem şu ki; altından kalkamayacakları yüklerin altına girmesinler, eşleri ya da kendileri, hatta çocukları ve hatta kariyerleri bu ilişki yumaklarından ciddi zarar görebilir. Yapın ya da yapmayın demek benim ya da diğer meslektaşlarımın işi değil ama siz siz olun; eğer sonuçlarını taşıyamacaksanız bu tarz ilişkilerden uzak durun...
Sonsuz saygı ve sevgilerimle...
Psikolog Dr. Murat SARISOY
www.muratsarisoy.com
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Psikoloğun Seyir Defteri
RandomBiz insanlar toplumsal bir varlık olduğumuza göre; nasılsa, bu toplumun ürettiği sorunlarla eninde sonunda mutlaka karşılaşacağız. Yaşayacağımız sorunlar aşağı-yukarı aynı gibi... İşte, Dr. Psikolog Murat Sarısoyun kaleminden, bazı toplumsal sorunla...