123 8 2
                                    

Bütün hastane sessizliğe bürünmüştü. Renjun'la Sungchan kol kola uyuyordu. Kalkmaya yeltenmiştim ama canım acıyordu. Son kez denediğimde öncekilerden daha iyi hissettiğim için biraz yürümeye karar verdim. Kapının kapısını yavaşça kapattıktan sonra koridorda gezinmeye başladım. Diğer koridora geçerken bir kedi sesi geldi. Acı acı miyavlıyordu. Sesin geldiği yöne doğru giderken birinin gölgesi gözüme görünmüştü. Olduğum yerde kalarak eğer kimse gelmesini bekledim. Elinde süt şişesi ve mama kabı olan, benden muhtemlen birkaç santim uzun birisiydi. Belki de birkaç dakika süren bakışmamız sonucunda konuşmaya karar vermiştim.

"Çalışanlardan biri misin?"

"Şey, hayır. Sadece evsiz birisiyim."

"Nasıl?" Hala olduğumuz yerde duruyorduk. Kedi hala miyavlıyordu.

"Sen kimsin?" Sorumu cevaplamamıştı.

"Hastayım." Ardından hiçbir şey demeden kedinin miyavladığı yere girdi. Girip girmemek arasında kalmıştım, sanırım girmeliydim. Yardım etmek istiyordum ona. Kapıyı aralayıp içeriye girmeye kalkıştığımda girdikten sonra kapıyı kapatmamı söylemişti. Küçük bir odaydı, raflarda deterjanlar vardı. Burada kalmak zeki bir seçenekti. Ama onu nasıl fark etmemişlerdi şimdiye kadar?

"Burada seni fark etmezler mi?"

"Bir arkadaşım burada hemşire olarak çalışıyor, onun sayesinde kalabiliyorum."

"Ahh, anladım. Yardım ister mi-"

"Hayır, istemiyorum." Sözümü kesmesi gururlu olduğunu gösteriyordu.

"Ama Mellif'e bakamayacağım sanırım, eğer ona zarar vermeyeceksen sende kalabilir mi?" Kedisinden bahsediyordu. Çok seviyordu heralde.

"Bir şartla." Göz devirmişti.

"Ne istiyorsun?"

"Bende kal, burası güvenli değil ve üşüyebilirsin. Hastaneler soğuktur. Ayrıca da pistir, hasta olman da kötü olur."

"2-3 aydır burada kalıyorum fakat hiçbir kötülükle karşılaşmadım. Bundan sonra da bir şey olacağını düşünmüyorum."

"Pek rahat konuşuyorsun." Pes edercesine iç çektim.

"O halde adresimi yazayım, arada gelip görürsün belki kedini."

"Bekle vereyim." Oturduğu yerden kalkıp çantasına ilerledi. Bir not defteri çıkartıp bir sayfa kopardı, bir de kalem çıkardı. Adresi yazdığım kağıt, eskiz defterlerinde kullanılan dokuya sahipti. Ayrıca kalem 8B'ydi.

"Çizim mi yapıyorsun? Neler çizdin göstersene."

"Yok öyle bir şey, nereden çıkardın?" Elimdeki kağıdı havada salladım.

"Eskiz kağıdı da ondan. Ve, kalem de karakalem kalemi (yani inş)."

"Zeki misin, deli misin anlayamadım." Küçük bir kahkaha attım.

"Tab2 birinci seçenek."

"İkizler misin, Aslan mı?"

"Aslan. Sen de Kova olabilirsin o zaman?"

"Hakaret ediyorsun, o kadar burnum havada değil benim. Yay burcuyum."

"Hemşire arkadaşın kim?"

"Ne yapacaksın?"

"Çevrem geniştir, belki tanırım."

"Sanmıyorum." Bu sefer de ben göz devirmiştim. Elimde kağıdın olduğunu tamamen unutmuştum. Uzanıp verecekken karnım ağrımıştı. Her yerimi tekmelemişlerdi, şerefsizler...

"Ne hastasısın? Burada yattığına göre bir tık önemli olmalı."

"Kavga ederken iyi bir dövüldüm, o yüzden. Her yerim ağrıyor yeminle."

"Kesin sen başlatmışsındır kavgayı."

"Hayır, çok gaza gelen bir çocuk vardı, o başlattı."

"Upps!" Tepkisi hoşuma gitmişti.

"Adın neydi, sormayı unuttum."

"Osaki Shotaro."

"Woah, Japon musun?" Başıyla onayladı muzipçe.

"Ben de Na Jaemin."

"Neyse, sen dinlen. Hadi git artık odana."

"Uykum geldi demiyor da..."

"Çoğu kişiye göre Gururlu Bir Pislik'im ama bu kolay atlatabileceğim bir şey değil."

"Umarım bir gün yenersin, başa beladır çoğu zaman gurur. Mesela ben, gururum yüzünden sevdiğim çocuğu kaybettim. Onu sevmekte itiraz ettim ama sevdiğimi ben de biliyordum, bunu geç fark ettim. Ve şu an burada değil, olmaması üzücü... Onu her şeyden çok özledim. Keşke yanımda olsaydı; belki saçlarımı okşar, sarılırdı uzun uzun... Her neyse, ben gideyim. Kediyi- Mellif'i, iyileştikten sonra alırım. Şu an ona bakabileceğimi sanmıyorum." Beni güzelce dinlemişti. Hayran kalmıştım doğrusu, bu zamanda adam gibi insan bulmak zordu fakat imkansız değildi ve ben bulmuştum. Umarım beni dinlemeyi hiç bırakmaz.

"Senin adına üzüldüm. Hatanın sende olduğunu düşünüyorum, umarım düzeltebilirsin. Geri döner ve mutlu olursun, kim bilir." Açık sözlü olması da hoşuma gitmişti. Cidden Woaw yani.

"İyi geceler, Sho." Diyerek oturduğum yerden kalkarak kapıya yöneldim. Ani bir hatamı fark etmemle duraksadım. Eskiden Jeno ve diğerleriyle yaşadığım evin adresini yazmıştım. Ahh, neyse Mellif'i almaya geldiğimde Renjun'in adresini veririm.

↬noćnik

takane no hana, nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin