①⑥

112 8 0
                                    

Sonunda kavusturdum nomini 👽

----

"Eee, ne yaptınız dün gece? Sabah uyandırmaya geldiğimde ikinizin de üstü yoktu." Jaehyun hyung sinsi bir bakış attı.

"Bir şey yapmadık hyung, Jaemin hemen uyuduğu için yapamadık."

"Uykum vardı."

"Bu arada fotoğrafınızı çektim, haberiniz olsun. Şantaj olarak kullanacağım."

"Jaehyun hyung, bence bu işe yaramayacak." Dedi Jisung ve haklıydı da.

"Herkes görsün sevgili olduğumuzu işte. Yayabildiğin kadar yay hyung, fighthing!" Deyip zafer gülümsemesi yaptım. Göz devirmişti.

_

Neyse ki Renjun çok sorun etmemişti, yani bağırıp çağıracak kadar.

"Eve bir temizlikçi çağırırsınız artık, aksi halde bir hafta boyunca evi temizlemek zorunda kalırsınız." Şeytan gülümsemesini yine yaptı.

"Sen iste ben temizlik şirketini buraya toplarım, miniğim benim." Demesiyle herkes gözlerini devirdi.

"Lucas, seviyorum seni biliyorsun değil mi?"

"Tab2 hayatım." Deyip Renjun'in yanağından öptü.

"Jeno, biz böyle olmayız değil mi? Bu kadar cıvık davranmak iğrenç." Kıkırdadı.

"Buna aşkımız karar verebilir Jaemin." Deyip göz kırptı. Ardından kızarmış ekmeğe çilek reçeli sürüp ağzıma uzattı. Gülümseyip büyük bir ısırık aldım. Ağzımın kenarlarına bulaşmış olsa gerek peçete yardımıyla bulaşmış yerlerimi siliyordu Jeno.

"Pasaklı." Dediğinde elini tutup öptüm. Etkiden çıktığında mızmızlandı.

"Jaemin-ah! Elime de bulaştırdın." Diyerek sinirle gülümsedi. En ufak şeye sinirlenen Jeno, bana kızamıyordu :)

_

Kahvaltımızı yapmış temizlik şirketlerini araştırıyorduk. En sonunda birisini seçmiş oturup beklemeye başlamıştık. Az sonra gelen görevliler dışarı çıkmamızı söylediğinde herkes farklı farklı yerlere dağılmıştı. Ben de Jeno'yu alıp Pluvia Cafe'ye götürmüştüm.

"Jeno?" Kapalı olan gözlerini açıp bana baktı.

"Dün Kanada'ya gidelim gibisinden bir şeyler söylemiştin. Yanlış hatırlamıyorum değil mi?"

"Hayır, doğru hatırlıyorsun."

"Neden? Sen burada kalsan olmaz mı?"

"Okulum orada Jaemin, bu işi istiyorum. Ne kadar istediğimi biliyorsun, sen gelsen olmaz mı?"

(Universiteye dair hicbir fikrim yok, caliskan biri olmadigim icin lisenin bile nasil yurudugunu bilmiyorum. Tembelligime verin sacmaligimi...)

"Benim de okulum burada Jeno." Kafamı arkaya yasladım. Tatil bitince gidecek miydi yani? "3 ay sonra gideceksin o zaman? Hiçbir zaman mutlu olamayacak mıyız seninle?"

"Öyle deme, okulum bitince gelirim buraya."

"Ya o zamana kadar ölürsem?"

"Saçmalama." Cidden can sıkıcıydı bu iş.

"En baştan git demeseydim bu tür sorunlarım olmazdı. Üzgünüm Jeno-ah..." Masamıza doğru gelen Merve unnie ile oturuşumu düzelttim. Jeno da beni fark edip arkasına döndüğü anda toparlandı.

"Ne yapıyorsunuz çocuklar?"

"Ne yapalım unnie, konuşuyorduk havadan sudan."

"Pek öyle durmuyor, suratınızdan belli. Dökülün bakalım." Bir sorunumuz olduğunda hemen anlardı unniem, ona çok şey borçluyuz.

"Jeno'nun okulu Kanada'da, 3 ay sonra gidiyor. Elbette onu beklerim ama... benim de sınav senem, bu psikolojiyle ne yapacağımı bilmiyorum.

" Durumu kavradıktan sonra biraz düşündü.

"Kanada'ya gelmesini teklif ettim ama okulu var dediği gibi." Unnie aydınlanmış bir şekilde baktı.

"Sen de puanına göre bir üniversite bulup gidersin işte."

"Düzenim buraya kurulu unnie. Nasıl olacak bilmiyorum..."

"O zaman beklersiniz birbirinizi bana ne?" Kollarını birleştirip arkasına yaslandı.

"Ben bir araştırayım o zaman. Puanım çok düşük olduğu için bulamam muhtemelen ama neyse." Elime telefonu aldım. Umarım bulurdum...

↬noćnik

takane no hana, nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin