IX

294 22 5
                                    




Bölüm IX:

I'm done crying myself away.

"Jaemin-ah."

Jaemin üzerindeki bakışlarla sevdiğine döndü. Kilitlenmiş gibi uzun zamandır önündeki yemekle bakışıyordu Jeno ona seslenene kadar.

"İyi misin? Seni eve bırakabilirim."

Jeno'nun endişe kokan sesi Jaemin'i kötü hissettirmeye yetmişti.
'Ne kadar iyi olduğuma inansam da değilim.' Düşüncesi yakasına yapışmış, bırakmıyordu peşini.

Jeno'nun sorduğu soruyu sonradan hatırlamış gibi kafasını sallamış, yemeğini yemeye geri dönmüştü.

Jeno sessizliğin ikisini de gerdiğini hissetmiş, uzun zamandır kafasını kurcalayan soruyu sormaya karar vermişti.

"İşe girmek istiyor musun tekrardan?"  Merak dolu ve sahiden bir an önce cevap almak istediği bir soruydu. İki sebebi vardı bu soruyu sormasının. Biri aldığı cevaba göre Jaemin'in ruh halini anlamaktı. Eğer evet derse bu Jaemin'in eski Jaemin olma yolunda ilerlediğini, en azından istediğini gösterirdi. Her ne kadar çalıştığı dönemde görüşemeseler de işkolik Jaemin Jeno'ya ayrı bir çekici geliyordu elbette. Elindeki dosyalarla evin içinde dolaştığını görmeyi özlemişti. Jaemin çalışırken gerçekten de kendi kimliğine bürünüyordu sanki.
Hayır demesi durumunu ise düşünmek istemiyordu Jeno.

Soruyu sormasının bir diğer sebebi de evliliklerindeki ekonomik düzendi. Hem tek kişinin aldığı maaşla geçinmeleri zorlaşmışken üzerine Jaemin gurur yapıp eşinden para isteyemeyecek bir karakterdeydi. Ne olursa olsun evlilerdi ancak Jaemin için iş, bir güç göstergesiyken şimdi çalışmıyor olması Jeno'ya yük olduğu fikrini getiriyordu Jaemin'in aklına, Jeno eşinin böyle düşündüğünden emindi

"Bunu şu an düşünmek istemiyorum."
Belirsizlik.
Jeno'nun sevmediği şeylerden biri belirsizlikti ancak Jaemin'i de anlamaya çalışıyordu.

İkili bitmek üzere olan tabaklarına döndüler.
Ancak masalarına gelen garsonla ikisinin de bakışları kadına dönmüştü.

"Merhaba efendim. Umarım yemeklerimizi beğenmişsinizdir. İzninizle size kahve ikram etmek isterim."

Jaemin sevecen bie şekilde konuşan kadına göz ucuyla bakmış, fazla üzerinde durmadan yemeğine dönmüştü. Anlaşılan konuşma işi Jeno'ya kalmıştı.

"Her şey çok güzel, teşekkürler. İkramınızı da geri çevirmek istemem."

Jeno da kadının sahip olduğu aynı sevecen tonda cevap vermiş ve meşhur gülümsemesini kondurmuştu suratına. Kadın da gülümseyip önlerinde eğilmiş, kahveleri getirmek üzere mutfağa ilerlemişti ancak Jeno'nun dikkatini bir şey çekmişe benziyordu, Jaemin sevdiği adamın bakışlarının gözden kaybolan kadında kaldığını görmüştü.

Çalışan elindeki iki fincan kahveyle geri döndüğünde Jaemin Jeno'nun bakışlarını takip etmiş, sevdiğinin gözlerinin kadınının karnında durduğunu fark ettiğinde kaşlarını çatmıştı.
Kadın hamileydi.

"Çok teşekkür ederiz. Bu arada hamilesiniz sanırım." Jeno'nun sesinin duyulmasıyla Jaemin tahminlerinin doğru çıktığını anlamıştı. Jeno gerçekten de kadının hamile olmasına takılmıştı.

"Evet efendim. 6 aylık hamileyim."
Kadın minik bir gülümsemeyle boş tabakları toplamış ve tekrardan tezgahın arkasına kaybolmuştu.

Jaemin hala çatılı olan kaşlarıyla önündeki kahveden bir yudum aldı. O an aklından geçenlere hakim olamıyordu.

Kadının güzelliği ya da Jeno'nun nazik davranışları umurunda bile değildi. Eşinin kendisini sevdiğine adı kadar eminken başkalarına o gözle bakacağına asla inanmıyordu ancak kadında bir şey vardı.
Jaemin'in hiçbir zaman sahip olamayacağı, hiçbir zaman Jeno'ya istediğini vermeyeceği şey.

Jaemin kendini yetersiz hissediyordu. Üzerine çöken hüzünle birlikte Jeno'nun kadının karnına olan bakışları aklına düştükçe karamsar düşüncelerini kat ve kat arttırıyordu. Jeno'ya bir kadının verdiği sevgiyi veremiyordu, ona değerli hissettiremiyordu, ona düzenli bir sex hayatı da sağlayamıyordu... ona bir bebek veremiyordu. Düşündüğü her şey bu çıkarımlarda sonlanıyordu.

Kadın olmak değildi sorun. Erkek olmaktan gayet memnundu ancak bazen Jeno'nun bu evlilikten istediğini alamadığını hissediyordu, kendini yetersiz görüyordu.

Ne düşündüğünün bile farkında değildi artık.

Karşısında oturan bedenin ayaklanmasıyla kendisi de kalktı.

"Kahveni bitirdiysen kalkalım. İşe geç kalacağım yoksa."

Jaemin kahvesini ne ara bitirdiğini de anlamamıştı ki.

Kafeden ayrıldıklarında arabalarına doğru yürümüşlerdi. İkili sessiz bir yolculuğun ardından evin önünde durmuşken Jeno, Jaemin'in arabadan inmesini bekliyordu. Direkt işe geçmek ve bir an önce eve dönmek dışında başka bir şey geçmiyordu aklından.

Birden dudaklarının üzerinde hissettiği yumuşak dudaklarla gözlerini kapattı ve bu ani öpücüğün tadını çıkarttı. Çok da kısa olmayan öpücüğün ardından Jaemin arabanın kapısını aralamış ve kendisini dışarı atmıştı.

"Kafede sormuştun ya... iş konusunu."

Jeno kafasıyla onayladı hatırladığını belirtircesine.

"Bu hafta düzeleceğim Jeno. Kendime geleceğim, merak etme."

Jeno gülümsemiş ve apartmana doğru ilerleyen bedenin uzaklaşışını izlemişti bir süre.

Bu sorudaki amacını Jaemin'in tahmin ettiğini biliyordu. Jaemin Jeno'yu çok iyi tanıyordu.

Artık düzelecekti. Eski Jaemin geri geliyordu.

How Do You Sleep? | NoMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin