Gözünde ki inciler

213 20 35
                                    

Kaan Boşnak _ Bırakma Kendini ile dinlemeniz tavsiye edilir.

Mustafa Kemal....

Hilal beni takip etmeyin dedi. Ama ben onu tek bırakamazdım. O deli adamın ne yapacağını bilemezdik. Yanımda bıraktığı arkadaşı ona emanet edildiğim için beni takip etti. Hilal'in arkasından vapura bindiğimiz de yada o delinin evine gittiğin de bile bizi fark edemedi. Eve girdiği zamandan daha öfkeli bir halde çıkmıştı. Hilal uzaklaşınca Kenan bey ile içeri girdik. Gerçekler gün yüzüne çıktığına göre , amacını öğrenme vakti gelmişti çoktan.

"Sonunda geldin. Ama yanında gereksiz bir çöpü getirmeni beklemiyordum. Sürpriz oldu. Seninle işim bitti sanıyordum Kenan. Demek ölmeden peşimi bırakmaya niyetin yok."

"Ruh hastası şerefsiz. Piç herif. Amacın ne lan. Yetmedi mi Hilal'in canını yaktığın."

Kenan bey öfkesini kusuyor ama Ahmet bunu umursamıyor du. Yüzünde her zaman ki sinsi gülümsemesi vardı. İkisinin arasına girmeye niyetim yoktu. Buraya onu uyarmak için gelmiştim. Ama söyledikleri benimde öfkelenmeme sebep oldu.

"Amacım ne mi.? Amacım şu. Ya benim olacak. Yada tek tek sevdiklerini kaybedecek. Ne zaman ki bana kendi isteği ile gelir o zaman belki dururum."

Gerçekten hastalıklı bir beyni var. Onunla uğraşmak zor olacak. Onu durdurmanın bir yolunu bulmalıyım. Bu zamanda ölmesi bir işime yaramaz. Kendi zamanımız da ölmeli ve sonsuza dek yok olmalı.

"Bir ay sonra bizimle döneceksin.  Zorla yada isteyerek. Senin işini orada bitireceğim."

Sinir bozucu kahkahası kulaklarımı tırmalıyor. Onun sesini işitmek zorunda kalmaktan nefret ediyorum.

"Buna sen mi karar veriyorsun paşam. Yanında ki çöp kim olduğunu bilmiyor. İstersen daha fazla konuşup işleri zorlaştırma. Kendi kendini ifşa ediyorsun."

"Lan sikik. Saçma sapan konuşup sinirlerimi bozma daha fazla. Bu seni son uyarışım. Hilal'in peşinde dolanma daha fazla. Yoksa bu defa ebeni sikerim."

Kenan son laflarını söyleyip çıktı evden. Sonunda baş başa kalmıştık.

"Ah şu Kenan. Kendini çok önemli sanıyor. Aslında haklı da. Biliyor musun Mustafa. İlk defa seninle aynı kaderi paylaşıyoruz."

Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve önümde durdu. Omzuma kolunu atıp kulağıma yaklaştı. Sanki çok önemli bir sır verecekmiş gibi.

"Seninle asla bir olamam."

"Yanılıyorsun. Kenan , Hilal'in çocukluktan beri aşık olduğu tek adam. Onun için herkesten değerli. Sen benim tehlikeli biri olduğumu söyledin. Ama o inanmak istemedi. Şimdi anladın mı. Kenan söylediğin de ise hiç sorgulama gereği duymadı değil mi.? İşte bu Mustafa. Sen ve ben onun için önemli değiliz."

Söylediği saçmıklari daha fazla duymamak için onu kendinden hızla uzaklaştırdım ve evden çıktım. Kenan beni kapıda bekliyordu. Onun söyledikleri beni alakadar etmemeli idi. Ama bilmiyorum. Bu çok tuhaf. Kalbimde bir boşluk oluştu. Sanki biri kalbime bir şeyler batırıyor gibi. Hilal'in evine gidene kadar konuşmadık. Tek bir soru sormadan yola odaklandı. Aklımı kurcalayan sorular olsa da ilk defa bir insana karşı soru soracak cesareti kendimde bulamadım. Belki de bu sorunun muhatabı o olmadığı içindir. Bu soruların cevabını tek bir insan verebilir. Hilal den duymak istiyorum. Canımın yakacağını bile bile.

*************

Kenan beni binanın önünde bırakıp gitti. Merdivenlerden eve çıkıp , öylece bekledim. Şimdi kapıyı çaldığım da ona ne diyeceğim.? Yarım saate yakın bekledim ve nihayet çaldım kapıyı.  Çok geçmeden açıldı. Gözleri kızarmış. Gözlerinden tane tane inciler süzülüyor du. Ben daha ne olduğunu anlamadan bana sarıldı. Bekletmeden karşılık verdim ve kollarımı belinin etrafına sardım. Ağlaması hızlandı.

2022 de Bir Osmanlı SubayıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin