Seninle İstanbul

331 27 9
                                    

Osman dedenin , söylediğine göre kapı iki ay sonra tekrar açılacak. Yani iki ay burada kalmak zorundalar. Bu durumda , köyde kalmak mantıklı değil di. Mustafa Kemal'in de isteği ile İstanbul'a dönmeye karar verdik. Şimdiki İstanbul'u merak ettiğini söyledi. Onunla İstanbul sokaklarında gezmek , kim bilir ne kadar hoş olacak.

"Hala. Mustafa Kemal ve Ali Fuad tamam da. Dedemi nasıl yediririz millete. Aynı ben."

Bu konuda benimde endişelerim vardı. Osman dedeyi nasıl tanıtacaktık insanlara. Kimseye bu geçmişten gelen dedemiz diyemeyiz. Deli diye dalga konusu oluruz. İnanan olsa dahi , bu durumu katiyen kimseye , anlatamayız. Ülkede büyük kaos olurdu. Seveni kadar , sevmeyeni de çoktu.

"Aleyna'ya haber ver. Benim evi hazırlasın."

"Ya ona da mı söyleyeceksin.? Off başımıza bela olacak."

Konuşana da bakın hele. Asıl bela sensin , velet. Kafasına okkalı bir tokat atıp , çıktım odadan. Ayrılmaz üçlü , masada oturmuş bir şeyler konuşuyor du. Mutfağa gidip onlar için atıştırmalık , bir şeyler hazırladım. Çay da koyup , tepsi ile birlikte , salona geçtim. Masaya hazırladıklarımı dizip , Osman dedenin yanında ki boş sandalyeye oturdum.

"Epey açıkmışım he."

Osman dedeye gülerek baktım. Cidden Bora'nın ikizi gibi. İkizi. Durun jeton düşüyor. Tabi ya. Neden olmasın. Doğum sırasında vefat eden bir ikizi vardı. İnsanlara , ôlmediğini aslında hasta olduğu için gizlediğimizi söyleye bilirim. Ah bu pek inandırıcı olmaz. Kafam çatlamak üzere. Bu akşam ilk uçak ile İstanbul'a gidiyoruz. Ben bu adamı nasıl gizleyeceğim.

"Hala. Çok kötü bir şey oldu."

Bora'nın acele ve telaşlı şekilde içeri girmesi ile , yerimden hızla kalktım. Sandalye yere düştüğünde tok bir ses yankılandı evde. Hepimiz birden , onun konuşmasını bekliyor duk. Ne bu kadar acil olabilir.?

"Ne oldu evladım.?"

Ali Fuad paşaya benim yerime konuştuğu için minnetle baktım. Ayaklarımda derman kalmamıştı resmen. Biri sırrımızı ôğrenmiş olamazdı değil mi.? Hayır üç gündür evden dışarı da çıkmadık. Kim nasıl öğrenecek.

"Ya Amerika da ki fabrika da sorun çıkmış. Amcam benim gitmemi istedi. Şimdi ne yapacağız."

Aptal bu çocuk. Yemin ediyorum aptal. Babasına çekmemiş. İşe yaramaz , dayısına benziyor. Boşuna dememişler , erkek dayı ya kız halaya çeker diye. Yemin ediyorum aynı dayısı İlhan. Hızla yanına gidip , bacağına sert bir tekme attım. İki büklüm olduğunda bir tane de sırtına geçirdim. Ödümü kopardı köpek.

"Daha iyi ya. Sen Amerika'da kalırsın. Osman dedem de senin yerine geçer. Abim ile ben konuşurum."

Rahat bir nefes alıp kendimi koltuğa attım. Bu korku beni bir gün kalpten götürecek. Bir an evvel iki ayın geçmesini istiyorum.  Sağ salim kendi zamanlarına dönsünler. Başka bir şey istemiyorum. Bu iki ayda bizi neler bekliyor çok merak ediyorum.

************

"Şuraya bak Mustafa. Nasıl süzüldük havada. Kuş gibi.''

Sekiz gibi indik uçaktan. Aleyna bizi hava limanında karşıladı. Tabi ilk gördüğünde kısa süreli bir baygınlık geçirdi. Hâlâ gerçek olduğuna inanamıyor ve kafasını uzatıp yanımda oturan Mustafa Kemal'e bakıyor. Aleyna şokta olduğu için , arabayı ben kullanıyorum. Yanımda Mustafa Kemal. Arkada Ali Fuad ve Osman Üzümcüzade. Şaka gibi resmen.  Karadeniz fıkrası gibi. Bir hafta önce , bana böyle bir olay yaşayacaksın deseler , dalga geçtiklerini düşünürdüm. Hayal gibi. Hatta hayal bile olamayacak bir olay. Camı açıp , denizin havasının içeri girmesine izin verdim. Yıllar önce , düşman tarafından işgal altında olan şehir , yanımda oturan adamın sayesinde tekrar eski güzel zamanına döndü. Bunun gururunu sonuna kadar yaşamalı.

2022 de Bir Osmanlı SubayıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin