İlk öpücük

291 25 18
                                    

Tüm gün Ali'nin neden Mustafa'ya öyle bakıp durduğunu düşünüp durdum. Çıkarken akşam bize katılmasını istesem bile işi olduğunu söyleyip geçiştirdi. En tuhaf olanı ise , sadece beş dakika kahve almaya gidip gelmem sırasında yaşandı. O ara ne konuştular bilmiyorum. Odaya geri döndüğümde , Mustafa bana çantamı alıp buradan gitmemiz gerektiğini söyledi. İkisi de baya baya bir birlerine iki düşman gibi bakıyorlar dı. Ne olduğunu anlamadım. Sıkılmış olacağını düşünüp , dediğini sorgulamadan yaptım. Asıl olayı araba da yaşadık. Bu sabahtan beri süre gelen gerginlik patlak verdi. Bana Ali den uzak durmamı ve onun aslında kötü bir insan olduğunu söyledi. Nasıl bu kadar emin olarak bunu söylüyor.? Ali bu dünyada ki en sevecen insandır. Böcek bile öldüremez. Kaldı ki bir insana zarar versin. Kavga sonrası ikimiz de sessiz kaldık. Eve gelince de bir birimizin yüzüne bile bakmadık. Şuan meyhane de bile yüzüme bakmıyor. Umrumda değil. Saygısızlık yapan ben değilim. Özür dilemesi gereken biri varsa o. Sertçe rakı bardağını kafama diktim. Diğerleri keyfine bakıyor ve manzaranın tadını çıkarıyor du. O ise bana hâlâ bakmamaya diretiyor. Alttan alttan da ne yaptığımı arada kontrol ediyor du. Evet o Mustafa Kemal Atatürk olabilir. Ama henüz değil. Şuan sadece Mustafa Kemal ve 10'lu yıllarda değiliz. Osmanlı topraklarında değil , Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisindeyiz. Burası özgür bir ülke. Bana her istediğini söyleyemez. Bu hakkı kendisi verme di mi.?

"Yavaş iç. "

"Sanane. Sana mı soracağım."

Aramızda ki gerginliği sonunda biri fark etmişti. Ali Fuad  ikimize bakıp iç çekti ve ağzında ki baklayı çıkardı.

"Size ne oldu.? Evden çıkarken gayet iyi diniz.? Bir vukuat mı var.?"

Evet çok büyük bir sorun var. Senin bu , kendini beğenmiş arkadaşın. Çok büyük bir sorun. Hemde tahminimden daha büyük bir sorun. İnsanların içlerini bilmeden yargılıyor. Cevap vermedim. Bardağı tazeleyip su katmadan kafama diktim tekrar. Sonunda yerinden kalkıp , elimdeki bardağı sertçe çekti. Hah şimdide sarhoş olmama izin yok. Ne güzel hayat be.

"Sakin olun. Hala sen iyi misin.?"

Aleyna'ya çatık kaşlarım ile baktım. Kime ne anlatacağım. Şimdi anlatsam , hepsi onun tarafını tutar. Aleyna da Ali den haz etmediği için direk onu haklı bulur. En iyisi susmak.

***********

Mustafa Kemal...

Buraya geldim geleli iki şey öğrendim. Birincisi ülkenin durumu vahim. Hemde oldukça vahim. İkincisi bu kadın sanıldığı kadar akıllı değil. Gözü kör edilmiş durumda. Ali diye bildiği kişi , aslında tam bir İngiliz ajanı. Hain ve tam bir hasta. Hastalıklı bir beyne sahip. Kendisini sevmeyen bir kadını zehirle öldürecek kadar hasta bir beyini var. Ama bunları ona anlatamam. Hayatını tehlikeye atamam. Anlamıyor. Onun iyiliği için konuştuğumu ve aslında uyardığını anlamıyor. Keçi gibi inatçı. Bardağı elinden almak bile işe yaramadı. Şimdide şişeden içiyor. Ben hayatımda hiç bu kadar zor bir hatun görmedim. Kafasının dikine gitmek de tam bir usta.

"Bu kadar yeter. Ali benim arkadaşım. Sadece arkadaşım. Yoksa kıskandın mı.? "

Böyle olacağından emindim. Çoktan kendini kaybetti. Hoş olmayan lakırdılar ediyor. Ben ve onu kıskanmak.? Hayatımda hiç bir hatunu kıskanma dım. Kaldı ki ben hiç bir hatun dan böylesine bir muamele görmedim. Bu ilk oluyor.

"Neden seni kıskanayım.? Sadece yakın dostumun torunusun. Başka bir şey değil."

Öfke ile yerinden kalkıp elinde ki şişeyi masaya vurdu. İşaret parmağını bana doğrultup konuşmaya başladı. Ertesi gün bunları hatırlayınca asıl o zaman göreceğim halini.

2022 de Bir Osmanlı SubayıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin