'Aşk tam olarak neydi? Onun için ölmek mi? Onun için yaşamak mı?'
Yavaşça üzerinden çekildim. Hala uyanmamıştı. Gözlerim hala yanıyordu. Eğilip dudağına bir öpücük bıraktım. ''Chanyeol'' adı, dudaklarımdan bir fısıltı gibi çıkmıştı. ''Çok güzel görünüyorsun'' gülümsedim. ''S-sen daha güzelsin'' duyduğum sesle gözlerimi kocaman açtım. ''C-chanyeol? S-sen uyandın!! Aman t-tanrım'' uyanmıştı dudaklarını, kurumuş ve soğuk olan dudaklarını büyük bir iştahla öpmeye başladım. ''Gitmeyeceksin. Burada kalacaksın değil mi?'' geri çekilip hızla konuşmuştum. Hafifçe gülümsedi. O kadar parlak bir gülümseme vermişti ki. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
Ellerimi kafasının altına koydum ve saçlarını okşadım. ''Çok aptal gözüküyorsun yeol'' dedim. Aptaldı o benim aptal dev'im.
''A-ağğhh'' yavaşça mırıltılar çıkardı. ''Y-yeol ne o-oldu?'' ona baktığımda, gözlerini sıkıca kapattı. Hareket edemiyordu. Kısık kısık nefes alamaya devam ettiğinde ''bekle h-hemen Suho hyung'a haber verip geleceğim'' koşarak odadan çıktığımda vampir yerleşkesindeki gardiyan kapıda belirmişti. Aniden kolumdan biri tutup çekince kendimi Suho'nun odasında buldum. ''Sen ne yaptığını sanıyorsun hyung?'' Jongin tıslayarak bana baktı ''C-chanyeol uyandı Jongin'' diyip gülümsedim.
Az sonra Suzy de ağlayarak içeri geldi. ''Oppam uyandı. Chan oppam uyandı. J-jongin buraya gel'' kolundan çekiştirdiğin de Jongin beni odaya ışınladı. ''Chanyeol hyung'' Jongin koşarak onun yanına ilerledi ve sarıldı. Suho kolumdan tutup beni kenara çekti. ''S-suho ne yaptığını sanıyorsun?!''
Suha sinirle baktı ''Baekhyun seni çok seviyorum ama kutsal kitabınız Kuba Chanyeol'e zarar veriyor. Güçlerini aşırı derecede kontrol edemiyor. Ve üzerinde bulduğum sıvı sadece kutsal kitap ölüm sıvısı!'' diye tıslamıştı.
+
Canım o kadar acımıştı ki. Şuan aptal gibi ağlayarak ormanda bir taşın üzerine oturmuştum. Chanyeol benim yüzümden zarar görüyordu. Onun acı çektiği hali görmüştüm. Acıyla yüzünü buruşturuyordu. Onu nasıl kötülüklerden uzak tutmalıydım ki? Ne diyebilirdim ki? Suho haklıydı.
'Onu bırakmalısın Baekhyun. Kuba ona zarar veriyor. Eğer böyle devam ederse, Chanyeol'u kaybedebiliriz. O güçleri ile yok olabilir''
Ne kadar da haklıydı. Yerleşkemiz de şuna inanılırdı. Kurtlar sevdikleri kişi ile Kuba sayesinde karşılaşırlardı. Ve eğer ayrılırlarsa bu da Kuba'nın kaderimize yazdığı bir şeydir. Peki Kuba beni neden saymıyordu. Tanrı benim mutsuz olmam için mi Kuba'yı yerleşkemize yollamıştı?
+
Yerleşkeye gittiğimde kimseye cevap vermeden Kuba'yı da alıp odama geçtim. ''K-kuba ben Chanyeol'u çok s-seviyorum. Madem bizi ayıracaktın neden bizi karşılaştırdın? Aşık ettin? Neden kalbimin tamamen o, hayatımın o olmasına izin verdin?'' gözlerimden yaşlar durmaksızın akmaya başlamıştı.
''Neden onu kendimden vazgeçecek kadar sevmeme izin verdin? Eğer böyle olacağını, kaderimi söyleseydin. Hayatımdan vazgeçerdim ve onu kurtarırdım. Lütfen bize yardım et. Ona zarar verme'' diyip kitabın içini açtım.
Ondan vaz mı geçmeliydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK
Teen Fiction''Seni seviyorum Baekkie'' demişti. Yavaşça yaklaşıp alnımı öptü. 'bende seni seviyorum aptal dev ama söyleyemem artık vazgeçme zamanı *KUBA* bize izin vermiyor. Eğer senden vazgeçmezsem *KUBA* seni yok eder. Sadece ruh olarak yaşarsın ve bu bizim ı...