Bölüm 7

49 6 1
                                    

Uyandığımda gözlerimi açmadım. Yavaşça etrafımda döndüm. Sanki biri vardı. Kokusu ciğerlerimi yakan bir koku. Biraz daha yaklaştım o uzun ve hafif kaslı bedene. Ama biliyordum ki benden daha güçlüydü bu devasa beden. Yüzümü o bedenin boynunda konumlandırdım. O çok, çok güzeldi.


Ellerimi onun beline doladım. Kendime sıkıca çektim. İçimdeki hücreler sanki birbirlerini yok ediyorlardı. Kıpırdanmaya başladığında durdum.


''Baekkie geri çekil'' sinirle homurdandı. Geri çekilip yatağımdan çıktım. Aklıma yeni gelen soru muhteşemdi. Burada ne arıyordu? Nasıl girmişti?.


''Chanyeol buraya nasıl girdin? Yoksa Jongin mi? Seni buraya ışınlamış olmalı'' kıkırdadım. Ama tepkisi sadece büyük bir soru işareti oluşturuyordu. ''Bilmiyorsun değil mi fare hanım?'' dedi. Kıkırdadım. Ama neyi bilmiyordum. Yerleşkede bensiz neler gerçekleşiyordu?


''Neyi bilmiyorum aptal dev?'' dedim. Bana baktı ''bu aralar vampir lideri ve kurt lideri birlikte bazı görüşmeler yapıyorlar ve yarım saat önce ben de babamla geldim tabii ki de buraya girdiğimi kimse görmedi. En son 15 den fazla gardiyan beni arıyordu. Tabi sizinkileri saymazsak'' kahkaha attı. Ona baktım ve ağzım açık gelecek cümleleri bekledim.


''Bugün buraya gelmişken seninle konuşmak istedim hadi toplantıya gidelim'' dedi. Kafamı salladım. Çok resmi giyinmişti ama saçları dağılmıştı. Kıkırdayıp düzelttim.

+

''Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz Prens Chanyeol?'' vampirlikten bir danışman Chan'a soruyu yönelttiğinde Chan çok resmiydi. ''Bence Bay Jung. Kesinlikle, topraklarda istila düşüncesi fazla rahatsız edici. Kendi topluluğum hakkında konuşursam. Bir korkuları yok ama sürekli sınır ve sınır arasındaki ormanda iki topluluğun da eşkiyaları savaş içinde. Böyle devam ederse iki toplulukta, önceki yıllardaki gibi karşılıksız ve sonuçsuz bir savaşa girer. Sonuçta büyük atalarımız da bu eşkiyalar sayesinde bir savaşa girdi. Ve bu iki toplumunda hem bölge hem can hem mal hem de askeri yönden çok zarar görmesine neden oldu. Farklı topluluklar da biliyorsunuz ki kurtları ve vampirleri bu konu yüzünden dışladı. En güçlü bize göre vampirlerken. Sizlere göre de kurtlar. Sizce ileride farklı toplulukların savaşları üzerine birlik beraberlik içinde olmamız ,o insanların bizi yok etmesi yada ellerindeki silahlarla alanlarımızı yok etmesini önlememiz mantıklı olmaz mı Kral Park?'' dedikleri karşısında, topluluk tarihi hakkında siyasi hiçbir şey bilmediğimi aksine Chanyeol'un çok iyi olduğunu fark ettim.


''Kesinlikle Prens'im bu konuda bence Prens Baekhyun'un da fikirlerini almalıyız'' Chan'a baktığımda sırıttığını gördüm. Ama aniden ciddileşti. Dersine çalışmıştı beyefendi!!


''Ben bir şey düşünmüyorum. Kesinlikle Prens Chan....ımmm Chanyeol haklı'' dediğimde güldü. Lanet!! Rezil olmuştum. Konuşma devam ederken Bay Jung tekrar konuşmaya başlamıştı. ''Biz iki topluluğun birbirinden ne kadar nefret etse de birlikte saygı, sevgi çerçevesinde bulunmasını istiyoruz. Sonuçta dünya kocaman ve sadece kurtlar yada vampirlerden ibaret değil. Sonuç olarak ben birlik beraberlik çerçevesinde antlaşma yapılmasını talep ediyorum'' dediğinde gülümsedim. Chanyeol neden ciddiydi? Hah! Ben mi fazla gevşektim.


''Kesinlikle bu ne bizim ne de sizin için bir eksikliktir Kral Byun'' bizim danışmanlardan biri konuştuğunda gülümsedim ve babama baktım.''4 elementin yaratıcısı olarak onların gücü de bizim ilerlememizde büyük rol oynayacak babacığım'' Bana dikkatlice baktığında sırıtmayı kestim. 


''Evet Kralım. Ben de böyle düşünüyorum. Sonuçta önceki zamanlarda da böyle bir konuşma geçti ve ben hala bunun doğru olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz ki kurtların askeri gücü vampirlerle eşit olsa da 4 elementin başta da Anka Kuşu'nun yaratıcısı benim. Bu yüzden birlik beraberlik talep ediyorum. Eğer ileride bir savaş çıkarsa kutsal kitabımızı ve halkımı koruyacak kadar güçlüyüm. Evet 4 elementi kullanan başka insanlar da var ama ben yöneticisi olarak bunu başarabileceğimi düşünüyorum'' ne yani Chanyeol babası ile Kralım diye mi konuşuyordu?


''Siz ne düşünüyorsunuz Kral Park?'' danışmanlarımız bizim adımıza konuşup fikir yürütüyorlardı. Ama Chanyeol da bu konuyu çok iyi bildiğinden araya girip karışıyordu. Sanırım ben fazla cahilim ...

+

İki saattir toplantıdaydık ve hala Chanyeol mantıklı konuşuyordu. Babam hayran kalmış gibiydi. Bense, sadece bana yönelten sorulara 'evet, pek bir düşüncem yok, olabilir, aynen' vb. kelimeler kullanıyordum. Merakıma yenik düşüp savaş konusunu yıkıp sorumu yönelttim ''Ihım. Prens Chanyeol, neden babanıza Kral Park diyorsunuz?'' sorduğumda bana dikkatini verip tekrar babasına ve benim babama güldü.


Babası bir şekilde kafasını salladığında ''Açıklayabilirsin Prens Yeol'' dedi. Bana bakıp ''çünkü Prens Baekhyun, bizim yerleşkemizde bir saygı çerçevesi vardır. Tanısak da tanımasak da büyüklerimize saygılıyızdır. Yani bunu yanlış anlamayın sizse saygısız demiyorum ama bizde toplantılarda yada devlet adamlarının yanında babamız da olsa, ona Kral olarak hitap etmemiz uygun yani baba demememin sebebi budur'' babasına baktığında babası memnun olmuş gibi kafasını gülümseyerek salladı. Birbirlerine çok benziyorlardı.


''Ama bu çok saçma sonuçta babanız ve siz ona böyle uzak davranmış oluyorsunuz'' dediğimde bana baktı. ''Ayrıca sizin böyle baba-oğul çerçevesine uzak olduğunuzu söylemek isterim'' diye devam ettim. ''Aslında babama böyle hitap etmeyi çok seviyorum Prens Byun. Sonuçta bizim normal saatlerde nasıl olduğumuzu bilemezsiniz'' yanındaki çocuk elini tutup sıkınca Chanyeol gülümsedi.

Kıskançlıktan onu öldürmeli miydim? ''Peki siz kimsiz?'' bana tanıdık geliyordu. Kris diğer tarafta oturuken o neden yakındı?

DARKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin